Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4450 E. 2025/1366 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosuna itiraz davasında, taşınmazın davacı tarafından fiilen kullanılıp kullanılmadığı ve mülkiyet hakkının kime ait olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından sunulan satış senedi, bilirkişi raporları ve tanık beyanları ile taşınmazın davalı tarafından satın alındığı ve fiilen kullanıldığı, davacının ise fiili kullanımını ispatlayamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/986 E., 2024/842 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2021/5 E., 2022/11 K.

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi 219 ada 37 parsel sayılı 803,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun (3303 sayılı Kanun) Ek-1 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında beyanlar hanesine, ''3303 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi gereğince İdarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketlerince iktisap ve sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği'' ve "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere ... oğlu ...'ın kullanımındadır" şerhi verilmek suretiyle arsa niteliği ile Hazine adına tespit edilmişitir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi 219 ada 37 parsel sayılı taşınmazın kök muris ... 'a ait olduğunu, üzerinde bulunan 3 katlı kargir bina ve deponun davalı adına yapılan tespitinin iptali ile davacı ve kardeşleri davalı ..., davalı ... adına hisseleri oranında kayıt tesciline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesinde ise; davaya konu taşınmazın ziyletliğinin kök muris ... 'tan miras ve intikalen gelmeyip, kök murisin çocukları olan davacının babası ... ile davalı ... ve diğer kardeş dava dışı ... tarafından arsanın zilyetliğinin 1/3'er pay oranında satın alındığını ve üzerindeki binanın bu üç mirasçı tarafından yine 1/3'er hisse düşecek şekilde müştereken yapıldığını, sunulan nedenlerle davalarının tam ıslahı olup kadastro tespitine itirazlarının kabulü ile, Zonguldak ili Merkez ilçesi .... Mahallesi Sırt Sokak 219 ada 37 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaz ile üzerinde bulunan üç katlı kargir bina ve kargir deponun davalı adına yapılan tespitinin iptali ile taşınmazın davacının babası ... mirasçıları olan davacı ve kardeşleri ile davalı ... ve dava dışı ... adına hisseleri oranında tespiti ve tapuya tescil edilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazda yıllarca davacının murisi, davalı ve dava dışı kardeş ... 'ın oturduğu, bu kullanımın karşılıksız olması, kardeşlerin birbirine ücret ödemeden taşınmazda yaşamaları, binadaki çatlamaların başlamasıyla birlikte binadan ayrılmaları, taraf tanıklarının neredeyse üç kardeşin de taşınmazda oturduklarını beyan etmeleri ve senette taşınmazın her ne kadar ... tarafından alındığı düzenlenmişse de, yıllarca dava konusu taşınmazda diğer kardeşlerin karşılıksız oturduklarının anlaşılması karşısında, açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahalli bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre taşınmazın inşaatı sırasında davacının babası olan ... ile kardeşleri davalı ... ile dava dışı ...'ın taşınmazı birlikte inşa ettiği, taşınmazın altından maden ocağı geçince taşınmazın eğildiği ve kardeşlerin bir müddet daha burada yaşadığı ve taşınmazdan çıkmak zorunda kaldıkları, birlikte ticaret yaptıkları, daha sonra ortaklıktan ayrıldıkları, taşınmazı kullanmaya devam eden ...'ın sürdüğü zilyetliğin tüm kardeşler adına sürdürülen zilyetlik olduğunun kabulü gerektiği, duruşmada beyanı alınan dava dışı ... 'ın dava konusu taşınmazda hakkının olmadığını beyan ettiği, bu minvalde dava konusu taşınmaz üzerinde davacının murisi ...'tan gelen miras hakkı olduğu, dava dışı ... tarafından açılmış bir dava olmadığı gibi talebinin de olmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de, istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.

Şöyle ki; dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi, "6831 sayılı Kanun'un 20.06.1973 tarihli Kanun'la değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun'un 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü içermektedir.

Kullanım kadastrosu olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanun'a eklenen Ek-4 üncü maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. Bu maddeye dayanılarak açılacak davaların kabul edilebilmesi için, davacı tarafın taşınmazda fiili kullanımının olduğunu kanıtlaması zorunludur.

Ayrıca belirtmek gerekir ki; taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik yoluyla edinilmelerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü ve 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddelerinde mülkiyet kazanımı için aranan davasız ve aralıksız yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma koşulu 3402 sayılı Kanun’un Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kullanım kadastrosunda taşınmazı kullanan kişinin tespitinde aranmamaktadır. Zira kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinimde Kanun tarafından zilyet olunması aranırken kullanım kadastrosunda fiili kullanım esas alınmaktadır.

Şu halde; yukarıda açıklandığı üzere, kullanım kadastrosunun, taşınmazların tespit tarihindeki fiili kullanım durumlarını belirlemeye ve bu fiili durumun hukuki zemine kavuşturulmasını sağlamaya yönelik bir çalışma olduğu dikkate alındığında, 18.06.1975 tarihli satış senedi uyarınca dava dışı Naime Kara'dan davalı ...'a ... olup, satın alınan taşınmazın dava konusu yer olduğu ve ... tarafından satın alınarak kullanıldığına dair yaşı yeterli mahalli bilirkişi, davalı tanıkları ve tespit bilirkişisi beyanları karşısında, davacı tanıklarının davacı lehine beyanda bulunması, taşınmazın üç kardeşe ait olduğunun kabulü için yeterli değildir. Bununla birlikte kardeşlerden dava dışı ... 'ın 17.05.2019 tarihli celsede taşınmazın ...'a ait olduğuna dair beyanı ve taşınmaz üzerinde pay talebinde bulunmamış olması da davalı ...'in taşınmazda tek başına satın alarak kullandığı hususunu doğrulamaktadır. Kaldı ki dosya kapsamında taşınmaz üzerinde bulunan evi kardeşlerin birlikte yaptıkları ve birlikte para ödeyerek satın aldıklarına ilişkin dosya kapsamında delil bulunmamaktadır.Tanık beyanlarında belirtilen ... ve ...'un taşınmazda ...'in rızasıyla oturuyor olmaları da birlikte kullandıklarının kabulü için yeterli değildir.

Hal böyleyken, tüm deliller karşısında İlk Derece Mahkemesince taşınmazın ... tarafından kullanıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığından, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.