Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4550 E. 2025/808 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosuna itiraz davasında, davacının taşınmaz üzerinde fiili kullanımının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kullanım kadastrosu tespit tarihinde davacı tarafından sadece arı yatağı olarak kullanılmasının, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-4 üncü maddesinde öngörülen fiili kullanım olarak nitelendirilemeyeceği ve davacının mülkiyet kazanımı için gerekli yasal koşulları sağlayamadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2487 E., 2024/872 K.

KARAR : İstinaf talebinin esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/453 E., 2022/143 K.

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında Muğla ili Seydikemer ilçesi ... mahallesi 304 ada 2 parsel sayılı ve 1831,90 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle ve beyanlar hanesinde ''6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sayılmayan alanda kaldığı'' belirtilmek suretiyle, kullanıcısız olarak davalı Hazine adına tespit edilmiştir

Davacı vekili; kadastro tutanağının edinme sebebinde taşınmazın ... 'in kullanımında olduğunun belirtilmesine rağmen kullanım kadastro çalışmaları sırasında kullanıcısız olarak tespit edildiğini, önceki kullanıcı ... in taşınmazın kullanım hakkını davacıya yazılı belge ile devrettiğini ve taşınmazın halen davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını belirterek, dava konusu taşınmazın davacının kullanımında olduğunun tespiti ile tutanağın beyanlar hanesine şerh verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadastro tutanağının edinme sebebinde; taşınmazın ... in işgalinde olduğu, bu durumun tanık beyanlarıyla örtüştüğü, ziraat bilirkişi raporuna göre, taşınmazda imar ihya çalışmalarının yapıldığı, kısmen toprak işlemesinin bulunduğu, kayalık alanda bulunan terasların arı yatağı olarak kullanıldığı, her ne kadar taşınmazda yoğun bir tarımsal kullanım yoksa da arı yatağı olarak kullanılmasının da ekonomik amaca uygun bir kullanım olarak kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın tespit tarihinden önce de tarım arazisi olarak kullanıldığı gerekçesiyle, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hükme karşı, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.

Şöyle ki; dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi, "6831 sayılı Kanun'un 20.06.1973 tarihli Kanun'la değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü içermektedir.

Kullanım kadastrosu olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceğine yöneliktir. Bu maddeye dayanılarak açılacak davaların kabul edilebilmesi için, davacı tarafın taşınmazda fiili kullanımının olduğunu kanıtlaması zorunludur.

Ayrıca belirtmek gerekir ki; taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik yoluyla edinilmelerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü ve 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddelerinde mülkiyet kazanımı için aranan davasız ve aralıksız, yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma koşulu 3402 sayılı Kanun’un Ek 4 üncü maddesine göre yapılan kullanım kadastrosunda taşınmazı kullanan kişinin tespitinde aranmamaktadır. Zira kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinimde Kanun zilyet olunmasını ararken kullanım kadastrosunda fiilî kullanımı esas almaktadır.

Şu halde; yukarıda açıklandığı üzere, kullanım kadastrosunun, taşınmazların tespit tarihindeki fiili kullanım durumlarını belirlemeye ve bu fiili durumun hukuki zemine kavuşturulmasını sağlamaya yönelik bir çalışma olduğu dikkate alındığında, dosya kapsamındaki ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde taş setlerin, 3 adet 5-14 arasında değişen yaşlara sahip zeytin ağacının bulunduğu, taşınmazın kuzeyinin ise arı yatağı olarak kullanıldığı belirtilmiş olup,kullanım kadastrosu tespit tarihi ile keşif tarihi arasında 9 yıllık zaman diliminin bulunduğu da gözetildiğinde, taşınmazın yalnızca arı yatağı olarak kullanılması kanun koyucunun aradığı anlamda fiili kullanım olarak kabul edilemez.

Hal böyleyken, İlk Derece Mahkemesince taşınmaz üzerinde tespit tarihi itibariyle davacının fiili kullanımının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan sebeplerle;

1. Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.