Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4933 E. 2025/1480 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, taşınmazının uygulama kadastrosu sonucu yüzölçümünün eksik tespit edildiğini iddia ederek kadastro çalışmalarının iptali ve taşınmazının gerçek yüzölçümüne göre tescilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazı satın aldığı tarihteki tapu kaydı ve kadastro çalışmalarının usulüne uygun olduğu, davacının daha önceki malikin tevhit işlemine dayanarak daha büyük bir yüzölçümü talep edemeyeceği ve kadastro itiraz süresinin geçmiş olması gözetilerek yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2030 E., 2024/1033 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/69 E., 2021/156 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Hatay ili Defne ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2-(a) maddesi uyarınca 2013 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 572 parsel sayılı 549 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 168 ada 144 parsel numarasıyla 722,31 m2 yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde özetle; kendisine ait Hatay ili Defne ilçesi ... Mahallesinde bulunan taşınmazın önce 572 parsel numarasıyla 549 m² yüzölçümlü olarak, daha sonra ise 168 ada 144 parsel numarasıyla 722,31 m² yüzölçümlü olarak tapuya tesil edildiğini, bu taşınmazı önceki maliki olan ... 'den resmi satış seneti ile satın aldığını, satın aldığı sırada önceki malik tarafıdan yapılan tevhit işlemleri sonucu taşınmazın 2192 m² yüzölçümlü olarak kendisine devredildiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan çalışmalar sırasında taşınmazının büyük bir kısmının komşu 168 ada 145 nolu parsel içerisinde bırakıldığını ileri sürerek, 3402 sayılı Kanun' un 22/a maddesi uyarınca yapılan çalışmaların iptaline, zemindeki kullanım durumuna göre taşınmazların sınırının tespit edilerek yapılan tevhidin nazara alınmaı suretiyle taşınmazın 2192 m² yüzölçümlü olarak tapuya tescilini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... her ne kadar davacı tarafça dava konusu 144 nolu parselin ilk alındığı tarihte 2192 m² olduğu, tapu memurlarınca yanlışlık yapılarak 549 m² olarak kaydın düzeltildiği ve daha sonra yapılan kadastro çalışmalarında 722,31 m² olarak belirlendiği iddiasıyla kadastro çalışmalarının iptaline ve 168 ada 144 sayılı parselin 2192 m² olarak tapuda kayıt ve tesciline karar verilmesi talep edilmiş ise de, tapulama tutanaklarına göre taşınmazın davacıya satışına ilişkin tapu senedinde taşınmazın 549 m² olduğu, kadastro çalışmaları sonucu taşınmazın 722,31 m² olarak tespit edildiği, tapu kayıtlarında taşınmazın 2192 m² olduğuna ilişkin herhangi bir bilginin bulunmadığı, bilirkişi raporunda da, tesis kadastrosu ve sonrasında yapılan 3402 sayılı Kanun' un 22-a maddesi çalışmalarında tespit edilen sınırın aynı sınır olduğu ve bu sınırın hava fotoğraflarında da net olarak görüldüğü, 1968 yılından bu yana hiç değişmediği, davacının iddia ettiği ve (A) harfi ile gösterilen kısmının 1956 yılında görülen hava fotoğrafında davalı tarafa ait 168 ada 145 nolu parsel içinde olduğu, fakat sonraki yıllarda 1968 ve 1973 yıllarına ait hava fotoğraflarında davalı ve davacıların kullanmadığı, boş olarak bırakıldığı, (A) harfi ile gösterilen kısmın kullanıcısının tespit edilemediği, söz konusu dere yatağının değiştiği hususunun ise, 1956, 1968 ve 1973 yıllarında aynı şekilde kaldığı, büyük çaplı yani sınırları değiştirecek şekilde herhangi bir tahribatın veya taşkının olmadığı, buna göre ilk tesis kadastrosu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesine göre yapılmış olan yenileme çalışmalarının doğru olduğunun tespit edildiği ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "... dosya kapsamında bulunan davacı dayanağı 14.03.1996 tarihli ve 1485 yevmiye numaralı resmi satış senedine göre dava konusu eski 572 (yeni 168 ada 144 ) parsel nolu taşınmazı 549 m² yüzölçümlü olarak satın aldığı, çapa dayalı olarak satın alınan taşınmazın tapuda kayıtlı olan 549 m²'lik yüzölçümü ile geçerli olduğu, bu nedenle bu miktarın üzerindeki kısmın talep edilemeyeceğinin açık olduğu, 572 nolu taşınmazın tapulama tutanağı incelendiğinde, 1983 yılında yapılan tesis kadastro çalışmalarının 23.05.1983 tarihinde kesinleşerek taşınmazın 549 m² yüzölçümlü şekilde tapuya tescil edildiğinin görülmekte olduğu, Kadastro Kanunu'nun 12/son madde hükmünde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildikten sonra eldeki davanın açılmış olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle eski tapu kayıtlarının hukuki geçerliliği kalmadığı gibi davacıya taşınmazı satan ... İğde'nin 1969 yılında yaptırmış olduğu hisse tevhidi işleminin davacıya herhangi bir hak bahşetmeyeceği, Kadastro Kanunu' nun 22/a maddesine göre yapılan çalışmalara ait tüm bilgi ve belgeler dosyaya getirtilmiş olup davacıya ait 572 nolu parselin uygulama tutanağı incelendiğinde, taşınmazın 168 ada 144 parsel numarasını aldığı, 549 m² olan yüzölçümünün de 722,31 m² olarak tespit edilip tapuya tescillendiği, taşınmazın yüzölçümünün eksilmediği, aksine artmış olduğu, bu çalışmaların 30 günlük askı ilan süresi içinde itiraz edilmediğinden 09.05.2013 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği, yapılan keşif ve alınan fen bilirkişisi heyet raporuna göre 3402 sayılı Kanun' un 22/a maddesi çalışmalarının usul ve kanuna uygun olduğunun tespit edilmesi karşısında kanıtlanamayan davanın reddine dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği ve kararın usul ve yasaya uygun olouğu ..." gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.