"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/294 E., 2022/272 K.
KARAR : Davanın açılmamış sayılmasına
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddelerinden kaynaklı davanın yapılan yargılaması sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı müteveffa davacının bir kısım mirasçılarının vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Kadastro sonucu, Muğla ili ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 137 ada 320 parsel sayılı 21.999,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek davalı Hazine adına çalılık vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir.
2. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... ilçesi ... köyü 137 ada, 320 parsel ile 144 ada, 34 parselin tamamını üçüncü şahıslardan 30 yıl önce alarak zeytinlik ve tarla olarak kullanmakta olduğunu, eklemeli zilyetliğinin 70-80 yılı aştığını, davalı idarenin dava konusu taşınmazlarla hiç bir ilgisinin olmadığını, kadastro sırasında sehven davalı idare adına tescil olduğunu beyan ederek ... ilçesi ... köyü 137 ada 320 parsel ile 144 ada 34 parsel tapularının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; ... ilçesi ... köyü 137 ada 320 parsel ve 144 ada 34 parsel kadastro çalışmaları esnasında Hazine adına kayıt ve tescil olunduğunu ve aslı ilanına itiraz olmadığından kesinleştiğini, yapılan bu tespitin doğru ve yerinde olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde uzun süreli bir zilyetliğin söz konusu olmadığını, taşınmazın nitelikleri gereği şahıslar adına tescil edilemeyen, Hazine adına tescili gereken yerlerden olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.05.2013 tarihli ve 2002/380 Esas, 2013/250 Karar sayılı kararı ile; dosyanın 04.02.2013 tarihinde işlemden kaldırıldığı, işlemden kaldırıldığı tarihinden itibaren 3 ay geçtiği halde taraflarca yenilenmediği gerekçesiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.10.2014 tarihli ve 2014/12432 Esas, 2014/11290 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin 07.08.2012 havale tarihli dilekçe ile davacı vekilliğinden istifa ettiği, Mahkemenin 28.06.2012 tarihli oturumunda istifa dilekçesinin davacı asile tebliğ edilmesini talep ettiği, tebligat masrafını da verdiği halde istifa dilekçesinin davacı asile tebliğ edilmediği, mahkemece davacı asilin vekilinin istifasından haberdar edilmeden karar verildiği, mahkemece işin esasına girilerek bir hüküm kurulması gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 16.11.2016 tarihli ve 2015/60 Esas, 2016/587 Karar sayılı kararı ile; davaya konu edilen 137 ada 320 parsel sayılı taşınmazın yörede yapılan kadastro çalışmaları esnasında senetsizden çalılık vasfıyla davalı idare adına tespiti yapılıp 23.07.1992 tarihinde bu tespitin kesinleşmesi ile davalı adına tapuya kaydının yapıldığı, bu taşınmazın ve komşu taşınmazların senetsizden tespit ve tescil olunduğundan kayıt uygulamasının yapılamadığı, taşınmaz başında dinlenen tarafsız mahalli bilirkişiler ve tanık ifadelerinden bu yerin tespit tarihinden geriye doğru 20 yılı aşkın süredir eklemeli zilyetlik yoluyla önceleri davacının babası, sonrasında da davacı tarafından malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak kullanıldığı, son yapılan keşif tarihi itibariyle zeytinlik olduğu görülen taşınmazda önceleri tarım yapıldığı, taşınmazın sınırlarında herhangi bir değişiklik meydana gelmediği, yine teknik bilirkişi raporuyla da tespit edildiği gibi bu yerin ormanla bir ilgisinin bulunmadığı, bu haliyle davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın bu parsel yönünden kabulüne, davaya konu 144 ada 34 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.11.2020 tarihli ve 2017/1540 Esas, 2020/5693 Karar sayılı kararıyla; mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, hava fotoğrafı incelemesinin yöntemine uygun şekilde yaptırılmadığı, hava fotoğrafı incelemesi jeodezi fotogrametri mühendisi yerine bu konuda uzman olup olmadığı anlaşılamayan orman mühendisi bilirkişi tarafından yapıldığı ve hava fotoğraflarının incelenmesi sonrası sunulan raporda taşınmazın orman içi ziraat parseli olduğu belirtildikten sonra taşınmazın imar-ihyasının ve saha temizliğinin son yıllarda yapıldığı şeklinde belirleme yapılmak suretiyle raporun kendi içinde çelişki oluşturulduğu halde bu çelişki üzerinde durulmadığı ve taşınmazın imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ve üzerinde ekonomik amacına uygun olarak sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığı hususlarında somut verilere dayalı açıklama içermeyen yetersiz ziraatçi bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu, mahkemece tespit tarihinden 20-25 yıl öncesine ait farklı tarihlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik çift hava fotoğrafı ile aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilip dosya arasına konularak dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile bir fen, bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi, üç orman mühendisi ve üç ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 23.05.2022 tarihli celsede davacı mirasçılarının duruşma tarihi ve saatinden haberdar olduğu ancak yapılan yoklamada hazır olmadıkları, duruşmaya gelmedikleri, geçerli bir mazeret de bildirmedikleri, davalı Hazinece davanın takip edilmediği, açılan dava dosyasının davacı tarafça takip edilmemesi nedeniyle, 08.09.2015 tarihinde ve 25.12.2015 tarihinde işlemden kaldırılmış olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, 23.05.2022 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı müteveffa davacının bir kısım mirasçılarının vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Müteveffa davacının bir kısım mirasçılarının vekili, 20.10.2021 tarihli duruşma zaptı, 14.06.2021 tarihli tensip zaptı ve yargıtay ilamının müvekkillerinden ... ve ...'a muhtara teslim şeklinde tebliğ edildiğini, bilinen en son adrese tebligat gönderilmeden doğrudan ilgili kişinin mernis adresine gönderilen ve muhtara bırakılan tebligatın geçersiz olduğunu, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkillerine yapılan son tebligatta 23.02.2022 tarihli duruşmanın yapılacağına ilişkin bilgilendirme yer aldığını ancak 23.02.2022 tarihli duruşma zaptının müvekkilleri ... ve ...'a tebliğ edilmediğini, müvekkillerinden ... ve ...'a yapılan tebligatta ''Belirlenen gün ve saatte duruşmaya gelmediğiniz veya gelip de davayı takip etmediğiniz takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağı'' hususunun ihtar edilmediğini, diğer mirasçılar ... ve ... (...) adına çıkartılan ilk tebligatın muhtara teslim şeklinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin son bilinen adresine tebligat yapılıp iade dönmesi ve daha sonra muhtara tebligat çıkarılması gerekirken müvekkilinin bilinen son adresine tebligat yapılmaksızın muhtara yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkillerinin duruşma gün ve saatinden bihaber olmamalarından ve duruşmaya katılamamaları dolayısıyla bozma ilamına uyulup uyulmayacağının değerlendirilemediğini, bozma ilamı değerlendirilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin müvekkillerinin hukuki menfaatlerini zedelemekle birlikte hukuka aykırı olduğunu açıklayarak hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 713 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddelerinden kaynaklı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 55, 147, 150 nci ve geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun, 3402 sayılı Kanun, 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun)
3. Değerlendirme
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu 150 nci maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş, karar müteveffa davacının bir kısım mirasçılarının vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un 55 inci maddesine göre, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da 4721 sayılı Kanun'un 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile davaya devam edilir.
6100 sayılı Kanun'un 147 nci maddesi; "(1) Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir. (2) Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen tarih ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir." hükmünü düzenlemiştir.
6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesinin 6 ncı fıkrası; "İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır." hükmünü düzenlemiştir.
Dosyanın işlemden kaldırılabilmesi için tarafların 7201 sayılı Kanun'un hükümlerine uygun şekilde duruşmaya davet edilmiş olmalarına rağmen gelmemeleri veya gelen tarafın davayı takip etmeyeceğini bildirmesi gerekir.
İlk Derece Mahkemesince 16.11.2016 tarihli hüküm ile davanın 137 ada 320 parsel yönünden kabulüne, 144 ada 34 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.11.2020 tarihli ve 2017/1540 Esas, 2020/5693 Karar sayılı bozma ilamı öncesinde davacı ...'ın 06.01.2019 tarihinde vefat etmiş olduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı sonrası mirasçılardan ... ve ...'a duruşma davetini içerir tebligat çıkarılmış ancak yukarıda bahsedilen 6100 sayılı Kanun'un 147 nci maddesinde belirtilen ihtarın tebligatlara şerh edilmediği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince her ne kadar mirasçılara tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya katılmadıkları ve davanın 3. kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de 6100 sayılı Kanun’un 147 nci maddesinde yazılı hususların mirasçılardan ... ve ...'a çıkarılan tebliğ zarflarına şerh edilmediğinden duruşma gününün bu şekilde bildirilmesi usulsüz olup, "davacı tarafın duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edildiği halde gelmemesi" koşulunun somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, dosyanın işlemden kaldırılmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Müteveffa davacının bir kısım mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı mirasçılarına iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.