Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5362 E. 2024/6349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir kadastro tespitine itiraz davası hükmünün tavzihinde, mahkemenin bozma kararına uymaması ve hükmün infazını sağlayacak şekilde tavzih yapmaması.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamında belirtilen hususlara uygun tavzih yapmaması ve hükmün hangi ölçümlere göre infaz edileceği konusunda tereddütlere yol açması, ayrıca bozma kapsamı dışında kalan diğer parseller hakkında da tavzih kararı vererek yeni tereddütler yaratması gözetilerek, yerel mahkemenin tavzih kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 1992/139 E., 1994/224 K.

KARAR : Tavzih talebinin kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasında verilen ve kesinleşen hükmün davacı vekilince tavzih edilmesinin istenilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2023 tarihli ek kararıyla, tavzih talebinin reddine karar verilmiş, verilen ek karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 16.01.2024 tarihli 2023/5545 Esas, 2024/193 Karar sayılı ilamıyla tavzih kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak 11.06.2024 tarihli ek karar ile tavzih talebin kabulüne karar verilmiştir.

11.06.2024 tarihli tavzih kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Muğla ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 105 ada 21 parsel sayılı 355,19 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılar ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen davacı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, arkeolojik sit alanında kaldığını öne sürerek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 06.12.1994 tarihli karar ile; davanın kısmen kabulüne, 105 ada 21 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon kararının iptaline, krokide (A) harfi ile gösterilen 108,58 m2 yüzölçümündeki kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapulama harici bırakılmasına, (B) harfi ile gösterilen 166,61 m2 yüzölçümündeki kısmının tarla niteliğiyle komisyon kararında olduğu gibi ... ve müşterekleri adına elbirliği mülkiyeti hükümlerine dayalı olarak tapuya tesciline karar verilmiş ve bu karar, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 121.02.2000 tarihli ve 1999/3996 Esas, 2000/727 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmakla 13.02.2002 tarihi itibariyle kesinleşmiştir.

Davalı Hazine vekili hükmün infaz edilemediği gerekçesiyle 105 ada 21 parsel sayılı taşınmaz ve hükümde geçen diğer bir kısım taşınmazlar yönüyle tavzih talebinde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2023 tarihli tavzih kararı ile hükme esas fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokinin ölçü ve koordinatlı çizelgesinin bulunmadığı, Kadastro Müdürlüğünce bu eksiklikleri tamamlanmış koordinatlı alan hesabına göre infaz yapılabileceği gerekçesiyle tavzih talebinin kabulü ile; 06.12.1994 tarihli mahkeme hükmünün 105 ada 21 parsel sayılı taşınmaz için (A) harfleri ile gösterilen kısmının 189,14 m2, (B) harfleri ile gösterilen kısmının 166,05 m2 olarak tavzihen düzeltilmesine, 28.12.2022 tarihli krokinin kararın eki sayılmasına karar verilmiştir.

Davacı Hazine vekili bu kez 07.08.2023 havale tarihli dilekçeyle; asıl mahkeme kararında 105 ada 21 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm yazılırken (A) ve (B) harflerinin ters yazıldığını, diğer bir anlatımla kıyıya terk edilecek alanın deniz tarafından kalan ve (B) harfi ile gösterilen bölüm olduğu halde hükümde kara tarafında kalan ve (A) harfi ile gösterilen bölümün tescil harici bırakıldığını ve bu yanlışlığın devamı olarak da asıl kıyı kenar çizgisi içinde kalan (B) harfi ile gösterilen alanın da kişiler adına tesciline karar verildiğini öne sürerek hükmün infaz edilebilmesi için (A) ve (B) harfleri ile gösterilen alanların yer değiştirmesi suretiyle tavzih kararının verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince 11.10.2023 tarihli karar ile; hükme esas bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu, hükmün icrasında tereddüte mahal verir bir durumun olmadığı gerekçesiyle tavzih talebinin reddine karar verilmiş, davacı Hazine vekili tarafından 11.10.2023 tarihli karar temyiz edilmiştir.

Dairemizin 16.01.2024 tarihli 2024/5362 Esas 2024/6349 karar sayılı ilamıyla; "Asıl hükme esas fen bilirkişi raporu incelendiğinde; kıyı kenar çizgisinin taşınmazın kuzey doğusundan gelip güneybatısına doğru ilerleyerek taşınmazı ikiye böldüğü ve deniz tarafının da taşınmazın güneyinde kaldığı, taşınmazın kuzeyinde de kadastrosu yapılmış başkaca taşınmazların bulunduğu kıyı kenar çizgisi içinde kalan tarafın (B) bölümü olduğu sabit olmasına rağmen hükümde maddi hataya dayalı olarak kişiler adına tesciline karar verildiği, kara tarafında kalan (A) bölümünün ise hükümde kıyı kenar çizgisi içinde kalan yer olarak tescil harici bırakıldığı, bu haliyle hükmün infazının mümkün bulunmadığı, asıl hükmün dayanak yaptığı raporun hüküm yerinde maddi hataya dayalı olarak ters yazıldığı,

Hal böyle olunca; Mahkemece; Kadastro Müdürlüğünce düzenlenen ve 27.02.2023 tarihli tavzih kararına da esas alınan koordinatlı kroki uyarınca; (A) ile gösterilen bölümün kişiler adına, (B) ile gösterilen bölümün ise kıyıya terk edilecek alan olarak hükmün düzeltilmesi yönündeki tavzih talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmadığı" gereğine değinilerek 11.10.2023 tarihli tavzih talebinin reddine dair karar bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak 11.06.2024 tarihli karar ile; "Tavzih talebinin kabulüne, Mahkemenin 06.12.1994 tarih 1992/139 Esas 1994/224 Karar sayılı dosyasında hükme esas alınan 15.11.1994 tarihli fen raporundaki ölçümlerin 28/12/2022 hakim havaleli yazı cevabı ekindeki kroki ve ölçümlere göre revize edilerek hüküm fıkrasının; ... Mahallesi 101 ada 56 parsel numaralı taşınmaz için, krokisinde B harfi ile gösterilen kısmının 436.45 m2, A harfi ile gösterilen kısmının 4567.19 m2, 105 ada 21 parsel numaralı taşınmaz için B harfi ile gösterilen kısmının 189.14 m2, A harfi ile gösterilen kısmının 166.05 m2, 105 ada 38 parsel numaralı taşınmazın 549,95 m2 olarak, 105 ada 97 parsel numaralı taşınmaz için, krokisinde B harfi ile gösterilen kısmın 212.86 m2, A harfi ile gösterilen 1123.03 m2 olarak ayrı ayrı tavzihen düzeltilmesine" karar verilmiş; işbu 11.06.2024 tarihli tavzih kararı da davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de; bozma ilamının gereği tam ve doğru olarak yerine getirilmemiş, 105 ada 21 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün infazdaki tereddüt giderilmemiş, kıyı kenar çizgisi içinde kalan ve tescil harici bırakılacak olan alan açıkça gösterilmemiş, asıl hükmün dayanağı rapor ile ve tavzih kararının dayanağı raporun hangisinin infazda esas alınacağı açıkça yazılmamış, bundan ayrı olarak temyizin ve Dairemiz bozma ilamının konusu olmayan diğer taşınmazlar hakkında yeniden tavzih kararı verilmek suretiyle diğer taşınmazların infazında da tereddüt yaratılmıştır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesinin 06.12.1994 tarihli hükmünün 105 ada 21 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki 2. Fıkrasının (a) bendinde yer alan "A harfi ile gösterilen 108.58 m2 lik kısmın" sözlerinin "B harfi ile gösterilen 166,05 m2 lik kısmın" olarak düzeltilmesine,

2. Fıkrasının (b) bendinde yer alan "B harfi ile gösterilen 166,61 m2 lik kısmın" sözlerinin "A harfi ile gösterilen 189,14 m2 lik" olarak düzeltilmesine ve 105 ada 21 parselin düzeltilmiş bu şekiliyle infazının 28/12/2022 hakim havaleli yazı cevabı ekindeki kroki ve ölçümlere göre yapılmasına" sözlerininde hükme yazılmasına karar verilmesi, böylece hükmün düzeltilmiş bu şekliyle (B) ile gösterilen 166,05 m2 lik kısmın kıyıya terk edilecek alan olacağı, (A) ile gösterilen kısmın ise kişiler adına tescil edilecek alan olacağının düşünülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan 11.06.2024 tarihli tavzih kararının BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.