Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5507 E. 2025/2591 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucunda tespit edilen taşınmaz sınırlarına itiraz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif, bilirkişi raporları ve hava fotoğrafları gibi delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu, uygulama kadastrosu ile belirlenen sınırların zemindeki sabit sınırlarla örtüştüğü ve kadastro çalışmalarının mevzuata uygun olduğu gözetilerek, davacının itirazının reddine ve uygulama kadastrosu ile belirlenen sınırların tesciline karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/416 E., 2024/1212 K.

KARAR : İstinaf talebinin esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : (Kapatılan)Burhaniye Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/22 E., 2022/32 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında ... ilçesi ... mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1488 ada 36 parsel sayılı ve 7.796 m² yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 7.451,41 m² yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1488 ada 24 parsel sayılı ve 1.506 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 1.971,42 m² yüzölçümlü olarak; eski 1488 ada 28 parsel sayılı ve 1.642 m² yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 1.753,22 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ... ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1488 ada 35 parsel sayılı ve 9.196 m² yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 9.348,18 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili, uygulama kadastrosu sırasında Hazineye ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalılara ait 1488 ada 24, 28 ve 35 parsel sayılı taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesinin 09.04.2021 tarihli ve 2019/36 Esas, 2021/32 Karar sayılı kararı ile, davanın reddine karar verilmiştir.

Bu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 13.04.2022 tarihli ve 2021/1294 Esas, 2022/477 Karar sayılı kararıyla, "Mahkemece davacı ... adına kayıtlı taşınmaz ile nizaya konu komşu taşınmazlar arasındaki ara sınırın sabit sınır olarak belirlenmesinin doğru olduğu sonucuna varan teknik bilirkişi heyet raporu hükme esas alınmak suretiyle karar verilmiş ise de, keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler beyanları incelendiğinde davacı ... adına kayıtlı taşınmaz ile komşu taşınmazlar arasında sabit sınır sayılabilecek kanal, kanalet, yapı gibi ayırıcı bir sınır yerinin tarif edilmediği, buna karşılık yerel bilirkişi beyanlarında bildirilen çalılık, ot, kot farkı, kurumuş dere, tümsek, tonç gibi sınırların ise sabit sınır olarak addedilmesinin mümkün olmadığı, yine hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ve rapor içeriğindeki krokiler, taşınmazların tesis kadastrosu ile belirlenmesine esas alınan ölçü çizelgesi ve teknik belgeler ile taşınmazların tesis kadastrosu sırasında tutanakta belirlenen niteliklerinde de çekişmeli taşınmazlar üzerinde sabit sınır olarak belirlemeye elverişli yapı gibi bir sınır yeri bulunmadığı gibi tesis kadastro tespit tarihine en yakın tarihli olan 1976 yılı hava fotoğraflarının çakıştırıldığı bilirkişi raporu incelendiğinde anılan tarihli hava fotoğrafında da taşınmazlar arasında sabit sınır sayılabilecek bir sınır yerinin gözükmediği hususları birlikte gözetildiğinde davacı ... adına kayıtlı taşınmaz ile nizaya konu komşu parseller arasındaki ara sınırın geçerli sınır olarak belirlenmesi gerekirken Mahkemece geçerli sınır olarak belirleme yapıldığında taşınmazların yeni oluşacak sınırlarında ve miktarlarında ne gibi bir değişiklik olacağına dair teknik bilirkişilerden rapor alınmadığı, bu haliyle hatalı olarak sabit sınır şeklinde ara sınırı belirleyen ancak geçerli sınır olarak belirlenmesi halinde bilgi vermeyen yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği gibi Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 4/h maddesinde geçerli sınırın "Paftası ile teknik belgelerinde hata bulunmaması halinde bu belgelere göre oluşturulan sınırı veya paftası ile teknik belgelerinde hata bulunması halinde hatanın pafta tersimatı ve/veya hesaplama hatasından kaynaklanıyor ise, bu hataları giderildikten sonra teknik belgelerine göre oluşturulan sınır" olarak tarif edilmesine göre taşınmazların tesis kadastrosu ile oluşumuna esas paftası ile teknik belgelerinde hata bulunup bulunmadığı belirlenmeksizin karar verilmesinin yerinde olmadığı açıklanarak; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve önceki keşiflere katılmayan, uygulama kadastrosunu iyi bilen üç kişiden oluşturulacak harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisi mühendisi sıfatına sahip bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazlar arasındaki sınırlar hususunda somut ve maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, harita mühendisi bilirkişilerden az yukarıda açıklandığı üzere çekişmeli taşınmazlar arasındaki ara sınırın geçerli sınır tipinde belirlenmesinin dosya kapsamına göre zorunlu olduğu ve geçerli sınırın ise "Paftası ile teknik belgelerinde hata bulunmaması halinde bu belgelere göre oluşturulan sınırı veya paftası ile teknik belgelerinde hata bulunması halinde hatanın pafta tersimatı ve/veya hesaplama hatasından kaynaklanıyor ise, bu hataları giderildikten sonra teknik belgelerine göre oluşturulan sınır" olarak tarif edilmesine göre özellikle çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosu ile belirlenmesine esas alınan teknik belgelerinde sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, hata var ise söz konusu hata giderildikten sonra oluşacak sınırları ve buna göre taşınmazlar arasındaki ara sınırın geçerli sınır olarak belirlenmesi halinde oluaşacak yeni sınırı, ayrıca davacı ... adına kayıtlı taşınmaza eklenmesi gereken alanlar bulunması halinde söz konusu alanları ayrı bir harfle ve miktarını belirtir, koordinatlı ve ölçekli, infaza elverişli, yine taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını, uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını ve geçerli sınır olarak belirlenmesi halinde oluşaca yeni sınırları bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren krokili rapor alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması suretiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararı sonrası yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler ile tespit bilirkişi beyanları, harita mühendisi bilirkişilerden alınan bilirkişi raporunda 1956, 1976 ve 2013 yılları hava fotoğraflarında dava konusu 1488 ada 24, 28, 35 ve 36 parseller arasındaki sınırların belirgin olduğunun belirtilip, dava konusu parsellerin tesis ve yenileme kadastrosu sınırları arasında çok küçük farklılıklarının bulunduğu, bu farklılıkların tesis kadastrosu sırasında kullanılan teknolojinin yetersizliğinden kaynaklandığını zira hava fotoğraflarında belirgin olan sınırlar ile yenileme çalışmaları sonucu tespit edilen sınırların uyumlu olduğunun ve dava konusu ... ilçesi ... Mahallesi 1488 ada 36, 24, 28 ve 35 parsel sayılı taşınmazların yenileme çalışmalarında tespit edilen sınırların zemindeki sabit sınırlarla örtüştüğü, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin beyan ve gösterimleri doğrultusunda yapılan ölçümlerle birebir çakıştığının tespit edilip, yenileme çalışmlarında yapılan sınırlandırmanın ve hesaplanan yüzölçümün doğru olduğu kanaatine varıldığı, Kadastro Kanunu 22/2-a gereğince yapılan çalışmanın, 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesiyle 29.11.2006 tarihli ve 26361 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğe uygun olduğu" gerekçesiyle davanın reddine; dava konusu 1488 ada 36, 35, 24 ve 28 parsel sayılı taşınmazların uygulama tutanakları gibi tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebi esastan reddedilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.