"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1551 E., 2023/3652 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/686 E., 2022/102 K.
Taraflar arasında İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.09.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı ... bizzat, davacı ... T.A.Ş. Emeklileri Derneği vekili Avukat ... ile davalı ... T.A.Ş Personeli Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı (SEMVAK) vekili Avukat .... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; işin esası incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 03.10.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde; davalı vakfın 12.08.2020 tarihinde yapılan genel kurulunun davalı vakfın asıl üyesi ....nun genel kurula alınmadığı ileri sürülerek genel kurul toplantısının iptali; ayrıca 21.02.2013 tarihli genel kurulda seçilen yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine dair seçimin iptal edilmesi nedeni ile iş bu yönetimlerin aldıkları kararların yok hükmünde olduğu ileri sürülerek yönetim kurulu kararlarının iptali istenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Şekerbank T.A.Ş. Personeli Munzam Sosyal Güvenlik Ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı Üyelerini 12.08.2020 yılında yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısına çağıran Yönetim Kurulu Üyelerinin bu işlem için Yetkili olup olmadıklarının incelenmesinde, her ne kadar 2013 yılında yapıları Genel Kurulun iptal edilmesine bağlı olarak seçilen Yönetim Kurulu Üyelerinin de yetkisiz kalmış olmaları kesinleşmiş olsa bile, 2013 yılından sonra 2016 ve 2019 yıllarında Yönetim Kurulu Üyelerinin seçimini de içeren Olağan Genel Kurullar yapılmış ve bu Genel Kurullarda 2013 yılında yapılan Genel Kuruldan farklı olarak yeni Yönetim Kurulu Üyeleri seçildiği, bu Genel Kurul Toplantılarına karşı da herhangi bir iptal davası açılmadığı ve 2019 yılında yapılan seçimli Genel Kurulda seçilen Yönetim Kurulu tarafından Vakfın temsil edildiği ve 12.08.2020 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısına davetin ve bu davet neticesinde gerçekleşen 12.08.2020 tarihli Genel Kurul Toplantısının yasal olan bu 2019 yılında seçilen Yönetim Kurulu tarafından gerçekleştirildiği, dolayısı ile davacının Genel Kurulu toplantıya çağıran Yönetim Kurulunun meşru olmadığı iddiası yasal dayanaktan yoksun olup, Vakıf Senedine uygun bir toplantı yapılmış olduğu; sadece temsilcilerin oy kullandığı olağan genel kurul toplantısına temsilci olmayan, temsil hakkı olmayan bir üyenin alınmaması hususunun ise toplantı yeter sayısını veya karar yeter sayısını etkileyen bir husus olmayıp Genel Kurulda da böyte bir iddia öne sürülmediğinden yapılan toplantıyı ve kararlarını sakatlayan bir durum olarak değerlendirilmediği; 13 adet iştirakin tasfiyesine ilişkin Genel Kurul Kararlarının da Vakıf Senedine uygun olarak düzenlendiği, 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olan Yönetim Kurulunun mutad faaliyetlerine ilişkin işlemler olduğu ve Vakıf Genel Kurulu tarafından senede uygun olarak Yönetim Kurulunun 9688 toplantı nisabı ile 4476 kabul oyu ile Vakfın en yüksek karar organı tarafından ibra edilmiş olduğu, dolayısı ile herhangi bir usulsüzlüğün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler tekrar edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Dava, vakıf genel kurul toplantısının iptali yanında, seçilmelerine dair genel kurul toplantısının iptali nedeni ile yönetim kurulu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüklaeri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 TL davacılar tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 28.000,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.