"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yargı yeri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Hazineye ait, Nevşehir ili Merkez,..., ... mevkiinde kain 4568 parsel sayılı taşınmazın 8.800 metrekare yazılı yüzölçümünde olduğunu, taşınmazın kadastro paftasından, bilgisayarda sayılaştırılması sonucu yüzölçümünün 24.102 metrekare geldiğini, düzeltilmesinin ilgili Kadastro Müdürlüğünden istenildiğini ancak düzeltmenin yapılamayacağını bildirdiklerini ileri sürerek taşınmazın kadastro paftasına uygun 24.102 metrekare olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama soncunda Mahkemece; ''teknik hataların düzeltilmesi talebi üzerine 21.2.2005 tarihinde mümkün olmadığı gerekçesi ile talebin reddedildiği, yargılama sırasında ise aynı taşınmaza ilişkin olarak 16.3.2010 tarihinde teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiği, bu işleme karşı Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açıldığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafından yüzölçümü düzeltilmesi istemi ile dava açılmış ise de, idari yoldan düzeltme yapılması için Kadastro Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddedildiği, daha sonra mahkememize dava açıldığı, yargılama sırasında idare tarafından 16.3.2010 tarihinde teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiği, bu işleme karşı iptal için davacı tarafından dava açıldığı ve sonucunun beklenmesinin talep edildiği anlaşılmış, sonuca etkili olmayacağı kanaati ile Sulh Hukuk Mahkemesi dosyası beklenilmemiş, davacının teknik hataların düzeltilmesine ilişkin başvurunun reddi üzerine buna karşı yasal yollara giderek işlemi kesinleştirmesi gerekirken bu yola gitmediği, nitekim yargılama sırasında teknik hataların düzeltilmesine ilişkin işlem yapıldığı, buna karşı da Sulh Hukuk Mahkemesine gidildiği, böylece davacı tarafından yasada öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden mahkememize dava açıldığı'' gerekçesiyle davanın yargı yeri yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; eldeki dava dosyasının 2009 tarihinde açıldığı, idare tarafından düzenlenen 16.03.2010 tarihli teknik hata düzeltme formunda 4568 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 8.600 metrekare, 4569 parsel sayılı taşınmazın ise 18.500 metrekare olarak düzenlendiği, akabinde Hazine tarafından, Kadastro Müdürlüğüne ve 4569 parsel maliklerine karşı açılan davada; idare tarafından yapılan 16.03.2010 tarihli düzeltme işleminin kaldırılması ve 4568 parsel sayılı taşınmazın 24.220,10 metrekare olarak tescil edilmesi talebine yönelik taleplerde bulunulduğu, Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/448 Esas, 2011/1497 Karar sayılı kararıyla idarenin 16.03.2010 tarihli düzeltme işlemi talebi yönünden davanın yargı yeri yönünden reddine, 4568 parsel parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesi talebi yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.05.2013 tarihli ve 2012/3872 Esas, 2013/1534 Karar sayılı kararıyla hüküm onanmıştır.
Akabinde 16.03.2010 tarihli düzeltme işleminin iptali talebiyle davacı vekili tarafından İdare Mahkemesine dava açılmış olup, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 2013/502 Esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 30.12.2013 tarihli ve 2013/1661 Esas, 2013/1874 Karar sayılı kararıyla, ortada görev uyuşmazlığı bulunmadığı gerekçesiyle dosyayı İdare Mahkemesine tekrar göndermiştir.
Dosyanın gönderildiği Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli ve 2013/502 Esas, 2014/102 Karar sayılı kararıyla özetle; Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/448 Esas, 2011/1497 Karar sayılı dosyası ile dosyada tarafların ve sebeplerin aynı olduğu belirtilerek, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup, ilgili karara karşı davacı tarafından yargı yoluna başvurulması üzerine, Danıştay 10. Dairesinin 11.01.2016 tarihli ve 2014/ 2535 Esas, 2016/93 Karar sayılı kararıyla; davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci Maddesine ilişkin dava olduğu, görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargılama safahatinde dosyanın gönderildiği Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/595 Esas, 2019/249 Karar sayılı kararıyla; talep konusunda Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/448 Esas, 2011/ 1497 Karar sayılı dosyasında karar verildiği belirtilmek suretiyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/1490 Esas, 2022/196 Karar sayılı incelemesinden geçmek suretiyle 10.02.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 33 ncü maddesi gereği '' Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.''
Hal böyle olunca yapılan incelmede; eldeki davanın, çekişmeli taşınmaza ilişkin yüzölçüm düzeltilmesi davası olup Adli Yargının görevli olduğu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu sayfasından haricen yapılan incelemede, hüküm tarihinden sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulama kadastrosu yapıldığı ve taşınmazın 460/2 parsel numarasını aldığı da anlaşılmakla buna ilişkin 3402 sayılı Kanun 22/A uyarınca görev hususunun da dikkate alınması gerekirken, yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla; usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulmasına ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.