Logo

8. Hukuk Dairesi2024/797 E. 2024/4827 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 2/B uygulaması sonucu orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın eylemli orman vasfında olup olmadığı ve kullanım kadastrosuna itirazın kabul edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılamada, taşınmazın eylemli orman niteliğinde olup olmadığının tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı, eksik bilirkişi incelemesi ile yetinildiği ve kullanım kadastrosu tarihindeki durumun yeterince değerlendirilmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Asıl dosyada davacı ..., taşınmazın eylemli orman vasfında olmadığı iddiasına dayanarak; birleşen dosyada davacı ... İdaresi vekili, taşınmazın eylemli orman vasfında olduğu, kullanıcı şerhinin terkin edilmesi ve taşınmazın vasfının ağaçlık olarak değiştirilmesi gerektiği iddiasına dayanarak istemde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince ilk olarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar, birleşen dosya davacısı Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiş ve (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 28.11.2016 tarihli kararı ile “... Dosyaya getirtilen belgelere göre aynı taşınmaza yönelik olarak ... tarafından öncesinde “2/B çalışmaları sırasında hatalı uygulama yapılarak halen orman niteliğini taşıyan yerlerin orman sınırları dışına çıkarıldığı gerekçesiyle taşınmazlara ait 2/B çalışmalarının yok hükmünde sayılması, taşınmazların vasfının orman olarak düzeltilmesi istemi ile” açılan ve derdest olan dava bulunduğu anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosuna ilişkin davanın görülebilmesi için, taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun, başka bir ifade ile mülkiyet durumunun kesinleşmesi zorunludur. Hal böyle olunca, sözü edilen mülkiyete ilişkin dava, bu dava yönünden bekletici mesele yapılmalı, davanın sonucuna göre davaya devamla deliller değerlendirilip hüküm kurulmalıdır” şeklindeki gerekçe ile bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak devam eden yargılama neticesinde dava konusu taşınmazın eylemli orman niteliğinde olmadığı, bahçe vasfında olduğu gerekçesiyle davacı ...'ın davasının kabulüne, birleşen dosya davacısı Orman İdaresinin davasının reddine, dava konusu Beykoz ilçesi ... Mahallesi 121 ada 21 parselin tespit gibi 2/B vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tespit ve tesciline beyanlar hanesindeki "İş bu taşınmaz Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü'nün 21.06.2010 tarihli ve 5667 sayılı yazısına istinaden tamamı eylemli orman vasfındadır" ibaresinin kaldırılmasına, beyanlar hanesinin diğer bölümlerinin aynen bırakılmasına; Kadastro Genel Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş olup; hüküm birleşen dosya davacısı Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Asıl dava 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan eylemli orman şerhinin terkini, birleşen dava ise 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan kullanıcı şerhinin terkini ile taşınmazın vasfının ağaçlık olarak değiştirilmesi istemlerine ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince 1939 yılında yapılan orman tahdidi,19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve 21.07.2010 tarihinde ilan edilen 3402 sayılı Kanun'un Ek- 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu çalışmaları bulunmaktadır.

Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü/Mahallesi çalışma alanında bulunan 121 ada 21 parsel sayılı 1.173,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...'ın fiili kullanımında bulunduğu, eylemli orman vasfında olduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince bozma kararı öncesi harita teknikeri ve orman mühendisi eşliğinde keşif yapıldığı, orman mühendisinin raporunda, taşınmazın doğu-batı istikamette %40-50 eğimli olduğu, taşınmazın üzerinde yola bakan yüzeyde çok sayıda fındık ağacı ve kiraz, elma gibi meyve ağaçları bulunduğu taşınmazın yukarı ve güney sınırına yakın yerlerde münferit (seyrek) kestane, meşe gibi orman ağaçlarının bulunduğu, hiçbir ağaç olmayan parselin büyük bir kısmında çalı, böğürtlen gibi funda niteliğinde bitkilerin bulunduğu, gerek arazide yapılan keşifte ve gerekse 2006-2007 hava fotoğraflarında yapılan incelemelerde dava konusu taşınmazın büyük bir kısmı boş olup üzerinde çalı ve böğürtlen gibi funda tabir ettiğimiz bitkilerin olduğu parselin yola bakan kuzey-batı tarafında çok miktarda fındık ve ... miktarda kiraz ve elma ağaçları gibi meyve ağaçlarının bulunduğu, yalnız 121 ada 18 nolu parsele komşu olan yerlerde münferit (seyrek) kestane ve çok az miktarda meşe gibi orman ağaçlarının bulunduğunun tespit edildiği belirtildiği ve ancak bozma kararına uyularak devam eden yargılamada ise harita ve ziraat mühendisi bilirkişi eşliğinde keşif yapıldığı anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere bozma öncesi alınan orman raporunda dava konusu taşınmazın eğiminin % 40-50 olarak belirtildiği ve taşınmazda çalı, böğürtlen gibi funda niteliğinde bitkilerinin bulunduğu bir bölümden bahsedildiği halde, bozma sonrası keşfe orman mühendisi bilirkişi dahi götürülmediği ve bahsi geçen bu bölümün kullanım kadastro tarihinde eylemli orman niteliğinde olup olmadığı, kullanım kadastro tarihine en yakın tarihli hava fotoğrafları/uydu görüntüleri incelenerek yöntemince belirlenmediği, eksik araştırma ile yetinilerek yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle; dava konusu taşınmazın tutanağının beyanlar hanesinde "Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğünün 21.06.2010 tarihli ve 5667 sayılı yazısına istinaden tamamı eylemli ormandır" şerhi bulunduğu dikkate alınarak; eylemli orman alanı olarak kullanılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen taşınmazlardan olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, mahallinde yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile öncekilerden farklı orman, harita ve ziraat mühendisinden oluşan üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yeniden yapılacak inceleme ve keşifte bilirkişi kurulundan, kullanım kadastrosu paftası ile kullanım kadastro tespit gününe en yakın hava fotoğrafları/uydu görüntüleri çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmazın tamamen veya kısmen tespit tarihi itibariyle eylemli orman niteliğinde olup olmadığını belirtir, taşınmazın niteliği hakkında denetime elverişli, önceki bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde ayrıntılı rapor sunmaları istenmeli, 6831 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine göre eylemli orman olarak Orman İdaresine tahsis edilen taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tescili gerekeceğinden ve kullanım kadastro tespiti tarihinde eylemli orman niteliğinde olan taşınmaz ve taşınmaz kısımlarında şahıslar lehine kullanıcı şerhi verilemeyeceği göz önünde bulundurularak, asıl ve birleşen dosyadaki talepler doğrultusunda bir karar verilmelidir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

11.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.