Logo

8. Hukuk Dairesi2024/951 E. 2024/5011 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu belirlenen taşınmaz sınırlarına itiraz davasında, mahkemenin gerekli araştırma ve incelemeyi yapıp yapmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Uygulama kadastrosu itiraz davalarında, mahkemenin tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosunu karşılaştırmalı olarak denetlemesi, eski ve yeni hava fotoğrafları, haritalar ve bilirkişi incelemeleriyle detaylı bir araştırma yapması gerektiği gözetilerek, yeterli araştırma yapılmadan verilen ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Mersin ili Çamlıyayla ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 3692 parsel sayılı 4905 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 394 ada 3 parsel numarasıyla 4575,65 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 3592 parsel sayılı 1935 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 394 ada 2 parsel numarasıyla 1958,38 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında Hazineye ait Mersin ili Çamlıyayla ilçesi ... Mahallesi 3692 parsel sayılı taşınmazın yözülçümünün azaldığını ve bu azalmanın 3592 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... Teknik bilirkişi raporuna göre, dava konusu 3692 parsel sayılı taşınmazda meydana gelen azalmanın tapulama çalışmalarında kullanılan ölçü tekniği ve hesap yönteminin kaba bir ölçü ve hesap tekniği olan takeometrik ölçüm-planimetrik hesap yöntemiyle yapılmasından kaynaklandığının anlaşıldığı, 3402 sayılı Kanun' un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu neticesinde oluşan sınırların doğru olduğu ..." gerekçesiyle davanın reddine ve çekişmeli 394 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "... teknik bilirkişi raporunda, mülkiyeti davacı ... Hazinesine ait olan taşınmazın ilk tesis paftası üzerine aplike edilen sayısallaştırma kadastrosu sınırları itibari ile bir uyumsuzluk bulunmadığının, sınırların aynı olduğu, yüzölçümde oluşan farkın tesis kadastrosundaki sınırların değiştirilmesinden değil, ilk tesis kadastrosu sırasında takeometrik yöntemle ölçülen sınırların planimetrik yöntemle dönüştürülmesinden kaynaklandığının ve bu hesap yönteminin kaba ve hataya mahal verecek türden olduğunun tespit edildiği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ..." gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, uygulama kadastrosunun yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.

Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.

İlk Derece Mahkemesince, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

Somut olayda; dava konusu eski 3592 ve 3692 parsel sayılı taşınmazların Tarsus Tapulama Mahkemesinin 22.12.1986 tarihli ve 1985/250 Esas, 1986/326 Karar sayılı kararı neticesinde 3592 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluştukları anlaşılmakta olup İlk Derece Mahkemesince, hükme esas alınan fen ve ziraat bilirkişileri tarafından dosyaya birlikte sunulan raporda, çekişmeli taşınmazların ifraz öncesi tesis kadastrosu sınırı ile uygulama kadastrosu sınırı çakışık şekilde gösterilmiş ise de, uyuşmazlığa konu olan ve çekişmeli taşınmazların ortak sınırını oluşturan ifraz sonucu oluşan sınır ile uygulama kadastrosu sınırı çakıştırılmamıştır. Raporda yer alan 2009 ve 2015 tarihli ortofotolar üzerinde çekişmeli 3592 ve 3692 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırında bir çakıştırma yapılmakla birlikte bu çakıştırmanın ifraz sınırı ile uygulama kadastrosu sınırına mı ilişkin olduğu, eğer öyleyse hangisinin ifraz sınırı, hangisinin uygulama kadastrosu sınırı olduğu rapor içeriğinde belirtilmediğinden denetimi de sağlanamamaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.