Logo

8. Hukuk Dairesi2025/709 E. 2025/2352 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları dışında kalan orman arazisi üzerinde davacının kullanım şerhi talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 2/B niteliğinde olmadığı ve orman sınırları içerisinde kaldığı, orman üzerindeki zilyetliğin hukuken korunamayacağı gerekçesiyle davacının kullanım şerhi talebinin reddine dair yerel mahkeme kararları, usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/806 E., 2024/2939 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/384 E., 2019/295 K.

Taraflar arasındaki kullanıcı şerhi verilmesi istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteminin nitelikten reddine karar verilerek temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Beykoz ilçesi Anadolu Hisarı Mahallesi çalışma alanında bulunan 39 ada 1 parsel sayılı 595.920,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 02.06.1958 tarihinde orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edildikten sonra; yörede 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca 2010 yılında yapılan 2/B uygulaması sonucunda, iş bu taşınmazın toplamda 130.444,38 metrekarelik bölümü Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmış; orman olarak kalan bakiye 465.475,62 metrekarelik kısmı ise 2 parçaya ifraz edilerek bunun sonucunda davaya konu orman vasıflı ... Mahallesi 39 ada 2 parsel numaralı 434.049,42 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ile dava dışı ... Mahallesi 1276 ada 1 parsel sayılı 31.426,21 metrekare yüzölçümlü taşınmazlar oluşmuş ve akabinde 39 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kütüğü kapatılmıştır.

Davacı ...; yörede 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında sadece 39 ada 3 parselde lehine kullanım şerhi verilmek suretiyle kullanımında bulunan alanların eksik tespit edildiğini ileri sürerek askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açmış; Kadastro Mahkemesinde yapılan keşif sonucunda davacının kullandığını iddia ettiği alanların, zaten lehine kullanım şerhi verilen 39 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile komşu ve kullanımsız olarak tespit edilen 39 ada 96 parsel sayılı 2/B taşınmazları ile fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli 2/B sahası dışında orman alanında kalan 227,30 metrekarelik bölüme ilişkin olduğu belirlenmiş olup Kadastro Mahkemesinin 30.12.2014 tarihli ve 2010/384 Esas, 2014/246 Karar sayılı kararı ile "..39 ada 3 parselin davacının kullanımında olduğundan bahisle tespit yapıldığı, davacının teknik bilirkişi raporunda gösterilen 39 ada 96 parsel ile A harfli kısmıda kullandığını iddia etmiş ise de 36 ada 96 parsel içinde kısmen çam ağaçlarının bulunduğu, fiili bir kullanımın olmadığı, çevreden gelen orman alanı ile bir bütünlük arz etiği, bu durumun hava fotoğrafları ile de teyit edildiği, yapılan kadastro çalışmalarının taşınmazları fiilen kullananların tespitine yönelik bulunduğu, bu parselde fiili bir kullanımında bulunmadığı gözlemlendiği anlaşıldığından davacının davasının bu parsel yönünden reddine karar vermek gerektiği..." gerekçesiyle 39 ada 3 parselin tespit gibi 2/B vasfı ile Hazine adına tapuya tespit gibi tesciline, tutanağın beyanlar hanesinin aynen bırakılmasına, 39 ada 96 parsel yönünden açılan davanın reddi ile parselin tespit gibi tesciline, tutanağın beyanlar hanesinin aynen bırakılmasına, karar verilmiş; teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden ise "... bu kısmın orman sınırlarında kaldığından bahisle kadastro harici bırakıldığı, kadastro uygulamasına tabi tutulmadığı kadastrosu yapılmayan bu tür alanlara ilişkin açılan davalara bakma görevinin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu.." gerekçesiyle Teknik Bilirkişi Mustafa Kalaman'ın 14.06.2012 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden açılan dava yönünden Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş olup iş bu Kadastro Mahkemesi kararı temyiz edilmeksizin 23.10.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Beykoz Kadastro Mahkemesinin 30.12.2015 tarihli ve 2010/384 Esas, 2014/246 Karar sayılı kararında hakkında görevsizlik kararı verilen "A" bölümüne yönelik dava Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/384 Esas numarasına kaydedilerek İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda "...Eldeki dosya Beykoz Kadastro Mahkemesinden görevsizlikle gelen talebe ilişkin olup, söz konusu talep 05/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda yeşil renkle ve A harfi ile gösterilen 227,30 m²lik alandır. Dava konusu taşınmaz 1945 yılında 4785 sayalı yasa gereği "Devletleştirilen Devlet Ormanı" sınırları içerisinde kalmakta ve yörede 1990 yılında yapılan 2/B ye ayırma işlemlerine tabi tutulmamıştır. Dava konusu taşınmaz 2/b niteliği taşımadığı gibi orman üzerindeki zilyetliğe değer verilemeyeceği..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

615,40 peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.