"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1017 E., 2024/3365 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/171 E., 2022/326 K.
Taraflar arasındaki taşınmazın orman sınırı dışına çıkartılması ve kullanıcı şerhi verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili Beykoz ilçesi ... mahallesi 121 ada 42-43-44-45 ve 46 parseller arasında kalan yaklaşık 5.000 m²lik kısmın müvekkili tarafından kullanıldığını, evvelinde ise 1970'lerden beri babası ve dedesi tarafından kullanılageldiğini, bu kısmın tamamında kapama fındık bahçesi ve meyve ağaçları bulunduğunu, eski hava ve uydu fotoğrafları incelendiğinde tarım arazisi olarak kullanıldığının açıkça görüleceğini, davaya konu taşınmazın orman olarak sınırlandırılarak tespit dışı bırakıldığını, ancak taşınmazın tespit öncesi itibarıyla da orman sayılmayan yerlerden olduğunu, üzerinde orman ürünü bulunmadığını, parselin eylemli orman olması için üzerinde fiili ağaçlanma ve bitki örtüsünün uzun yıllara dayalı olarak taşınmazın kullanımına mani olması gerektirdiğini, oysa parselde uzun yıllara dayalı olarak kullanılmamadan kaynaklanmış bir ormanlaşmanın bahse konu olmadığını, müvekkilinin kullandığı kısmın 3 tarafını çeviren 42, 43, 44, 45 ve 46 parsellerin tamamının 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi gereği orman sınırı dışına çıkartıldığını, dava konusu yerin de bitişik parseller ile bütünlük arz ettiğini, bu yerin bir kısmının orman olarak bir kısmının 2B olarak tespit edilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kadastro tespitinin iptaline, dava konusu taşınmazın orman sınırları dışına çıkartılmasına ve Hazine adına tespitinin yapılarak kullanıcı olarak müvekkilinin adının yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, orman alanında kalan taşınmazı, 6831 sayılı Kanun'u 2/B maddesi uyarınca orman vasfının kaybı nedeni ile orman dışına çıkarma yetkisinin Orman Kadastro Komisyonlarına tanındığı, Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, orman niteliğinde bulunan bir taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması ve 2/B alanlarında kullanım kadastrosu yapılması işleminin idari bir tasarruf olduğu, bu konuda Mahkemeye idareyi zorlayıcı nitelikte dava açılamayacağı, yine davacı vekilinin taşınmazın beyanlar hanesine kullanıcı olarak müvekkilin isminin yazılması talebi bakımından, bu talebin ancak 2/B olarak orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazların, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Ek-4 maddesine göre kullanım kadastrosuna tabi kılınmasından sonraki aşamada değerlendirilebilecek bir talep olup, taşınmazın öncelikle 2/B niteliği ile orman sınırları dışına çıkartılmasına bağlı olduğu, ayrıca taşınmazın bulunduğu mahalde 3302 sayılı 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a göre 2/B ye çıkarma işlemlerinin ilan edilerek kesinleştiği, taşınmazın da kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın orman olarak sınırlandırılarak tespit dışı bırakıldığını, taşınmazın tespit tarihi öncesi itibariyle de orman sayılmayan yerlerden olduğunu, bitişik 2/B parsellerinden farklı özellikte olmadığını, mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazın çok uzun yıllardır müvekkili tarafından fındık ve meyve bahçesi olarak kullanıldığını beyan ettiklerini, bilirkişi raporlarında da taşınmazın 2/B vasıflı taşınmazlardan farklı bir niteliği bulunmadığı ve ormanla ilgisinin olmadığının belirtildiğini, taşınmazda uzun yıllara dayalı olarak kullanılmamadan kaynaklanan bir ormanlaşma durumu oluşmadığını, davada haklılıklarının ispatlandığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
615,40 TL davacı tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.