Logo

9. Hukuk Dairesi2021/8744 E. 2021/13809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı şirketten kıdem, ihbar ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkin davada, yabancı dilde düzenlenen ödeme belgelerinin geçerliliği, mahsubu yapılacak miktar ve uygulanacak kur ile ilgili uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak hesaplama yapılmasına rağmen, davacının kabul ettiği miktarın üzerinde mahsup yapılması ve kur bilgisinin eksikliği nedeniyle hesaplamanın hatalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin Türkiye ve Arabistan'da bulunan şantiyelerinde çalıştığını, iş bitimi sebebi ile iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının en son aldığı saat başı ücretin 5,5 ABD Doları olduğunu, üç öğün yemek ve konaklama ihtiyacının da davalı tarafından karşılandığını beyanla ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:

Davalı vekili, öncelikle zamanaşımı savunmasında bulunarak, davacının müvekkili şirketin işçisi olmadığını, davacının yurt dışında çalıştığı şirketle müvekkili şirket arasında organik bağ bulunmadığını, ayrıca davacının hak ettiği ettiği alacaklarının dava dışı şirket tarafından ödendiğini, buna ilişkin ibranamenin düzenlendiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi sonucu karar, Yargıtay 22. H.D.'nin 17/04/2018 Tarih ve 2018/1749 Esas 2018/8769 Karar sayılı ilamında özetle; "Somut olayda, 18/05/2005-20/04/2006 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin olarak, dosyaya sunulan 20/04/2006 tarihli işçi imzalı Türkçe düzenlenmiş “kıdem bordrosu” başlıklı bordroda, davacıya net 1.194,79 TL kıdem tazminatı ödendiği yazılıdır. Yine, 20/04/2006 tarihli Türkçe düzenlenmiş “maaş bordrosu” başlıklı bordro içeriğinde brüt 1.140,00 TL izin ücreti tahakkuku da bulunmakta olup, bordro altında davacının ödemeye ilişkin imzalı beyanı mevcuttur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, söz konusu imzalı Türkçe düzenlenmiş ücret bordrolarının dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 17/05/2006-01/07/2008 tarihleri arasındaki çalışma dönemi, tasfiye edildiği gerekçesiyle hesaplamadan dışlanmıştır. Ne var ki, işçi tarafından, yabancı dilde düzenlenmiş belgelerin anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün olmadığından, bu çalışma dönemi sonunda işçiye yapılan ödemelere ilişkin olduğu savunulan yabancı dilde düzenlenmiş belgelere tek başına itibar edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, aynı çalışma dönemine ilişkin düzenlenmiş Türkçe ibranamede, herhangi bir ödeme miktarının gösterilmemesine rağmen, işçi tarafından anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün olmayan yabancı dilde düzenlenmiş belgede, yazılı miktarlara yer verilmesi, çelişkili ve şüphelidir. Dosyaya, yabancı dilde düzenlenmiş belgede yazılı tutarların ödendiğine ilişkin bir banka kaydı sunulmamıştır. Davacı asil, duruşmada alınan beyanında ise “... bahsi geçen ödeme belgelerindeki paralar yüksek paralardır, biz böyle paralar almadık, ben bir şantiyeden ayrılırken 10.000-11.000 riyal civarında para aldım, diğer zamanlarda maaş neyse onu 2 katı kadar aldık, bana gösterilen kadar yüksek paralar almadık” demiştir. Bu halde, yabancı dilde düzenlenmiş belge, davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlidir. Anılan sebeple, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır. 01/09/2008-10/10/2011 tarihleri arasındaki son çalışma dönemi bakımından da, yukarıdaki bentte yapılan açıklamalar aynen geçerlidir. Dolayısıyla, bu çalışma dönemi için de, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır. Dava ve ıslah dilekçesinde, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının, Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması talep edilmiştir. Mahkemece, bu talep doğrultusunda, söz konusu alacaklar hakkında, Amerikan Doları para cinsiyle hüküm sonucu tesis edilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamına göre, davacının son ücretinin, bozma sonrasındaki hükme esas alınan bilirkişi raporunda da kabul edildiği üzere, Suudi Riyali para cinsinden olduğu sabittir. Eldeki davaya uygulanacak mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiilî ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini istiyebilir” hükmü düzenlenmiş olup, davacı, Suudi Riyali ve Türk Lirası arasında tercih hakkına sahiptir. Alacağının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması talebi yerinde olmadığından, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı alacaklarının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması hatalı olmuştur. Anılan sebeple, davacı taraftan, Suudi Riyali ve Türk Lirası arasında tercih hakkını kullanması istenilmeli ve neticeye göre sonuca gidilmelidir. Mahkemece, belirtilen kanun hükmünün gözardı edilerek, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı alacağının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması hatalıdır.Taraflar arasında çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, tazminat ve yıllık izin ücreti alacağında; davacının yurt dışındaki çalışma tarihleri içerisinde, yurda giriş ve çıkış kayıtlarına göre Türkiye’de bulunduğu sürelerde, yıllık izinde olup olmadığı, yıllık izinde değilse bu sürelerin kıdemden sayılıp sayılmayacağı noktasındadır. Bozmadan önceki hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafça, davacının yurt dışındaki çalışma tarihleri içerisinde, Türkiye’de bulunduğu sürelerde yıllık izin kullandığı savunulmuş ise de; yıllık izin sürelerinde işçiye aylık ücretinin ödendiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle, söz konusu tarihlerde (Türkiye’de bulunduğu sürelerde) yıllık izinde olmadığı kabul edilmiştir. Bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, söz konusu kabulde bir değişikliğe gidilmemiştir. Ne var ki, davacının Türkiye’de bulunduğu sürelerde, aylık ücretinin ödendiğinin kanıtlanmaması sebebiyle yıllık izinde sayılamayacağı kabul edildiği takdirde, bu sürelerde fiilen çalışma olmaması nedeni ile söz konusu sürelerin tazminat ve alacağa esas kıdem süresinden düşülmesi gereklidir. Mahkemece, bu yönün nazara alınmaması hatalıdır. Dairemizin 22/09/2014 tarihli bozma ilamında bu yöne ilişkin bir bozma sebebinin yer almaması ise maddi hataya dayalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz. Anılan sebeple, bahsi geçen hatalı husus da bozma sebebi yapılmıştır. Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir." Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

Temyiz:

Kararı kanuni süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Somut olayda, Mahkemece tesis edilen karar, Yargıtay 22.(Kapatılan) Hukuk Dairesinin 17/04/2018 Tarih ve 2018/1749 Esas 2018/8769 Karar sayılı ilamı ile " Davacı asil, duruşmada alınan beyanında ise “... bahsi geçen ödeme belgelerindeki paralar yüksek paralardır, biz böyle paralar almadık, ben bir şantiyeden ayrılırken 10.000-11.000 riyal civarında para aldım, diğer zamanlarda maaş neyse onu 2 katı kadar aldık, bana gösterilen kadar yüksek paralar almadık” demiştir. Bu halde, yabancı dilde düzenlenmiş belge, davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlidir. Anılan sebeple, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır. 01/09/2008-10/10/2011 tarihleri arasındaki son çalışma dönemi bakımından da, yukarıdaki bentte yapılan açıklamalar aynen geçerlidir. Dolayısıyla, bu çalışma dönemi için de, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır." gerekçesi ile bozulmuş, mahkeme tarafından ise bozma ilamına uyularak 09.02.2021 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 17/05/2006-01/07/2008 dönemi için davacının beyanı doğrultusunda hesaplanacak kıdem tazminatından 1 aylık ücreti olan 3.881,00 Suudi Arabistan Riyali’nin, 01/09/2008-10/10/2011 dönemi için ise 11.000,00 Suudi Arabistan Riyali’nin mahsup edileceği belirtilmiş ancak hesaplamada her iki dönemden de 11.000,00 Suudi Arabistan Riyali mahsup edilmiştir. Bilirkişi raporu kendi içerisinde çelişkili olup 11.000,00 Suudi Arabistan Riyalinin her iki dönemden de ayrı ayrı mahsup edilmesi mükerrer mahsup yapılmasına neden olmuştur. Bozma ilamında öngörüldüğü şekilde davacının duruşmadaki beyanı dikkate alınarak kabul ettiği miktarlarla sınırlı olarak mahsup yapılması gerekirken mükerrer olacak şekilde mahsup yapılması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3-Somut uyuşmazlıkta, davacının ücretinin Suudi Arabistan Riyali para cinsinden belirlendiği sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, alacakların ödenmesi gereken tarihlerdeki kur bilgilerinin esas alındığı belirtilerek hesaplama yapıldığı mütalaa edilmiş ise de, kur bilgileri eksiksiz şekilde dosya içeriğinde bulunmamaktadır. Anılan sebeple, hesaplama tarihleri gözetilerek, kur bilgileri T.C. Merkez Bankasından sorulmalı ve itibar edilen bilirkişi raporundaki kura yönelik kabuller denetlenmelidir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.