"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, müvekkilinin ... sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı ... vekili; davanın reddini istemiştir.
Davalı ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının davalı ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'nde herhangi bir çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine; davalı Kurum yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.09.2019 tarihli, 2017/23455 Esas ve 2019/15635 Karar sayılı ilâmı ile diğer hususlarla birlikte “...Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vâkıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Somut olayda; Mahkemece tanık anlatımlarına göre davacının kaloriferlerin yakıldığı Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında Ramazan Ertuğrul ile birlikte vardiyalı olarak 24 saat çalışma 24 saat dinlenme şeklinde çalışarak günde 3 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ancak beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarında üç kişi ile çalışılan dönemlerin olduğu da belirtilmesine karşın bu husus yeterince netleştirilmeden ve tanık anlatımlarındaki çelişkiler de giderilmeden davacının tüm çalışma döneminde iki kişi arasında vardiyalı çalışma esasına göre çalıştığının kabul edilmesi isabetsizdir....” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Bozmadan sonra verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.09.2019 tarihli bozma ilâmında, beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarında üç kişi ile çalışılan dönemlerin de olduğu belirtilmesine karşın bu hususun yeterince netleştirilmeden ve tanık anlatımlarındaki çelişkiler giderilmeden davacının tüm çalışma döneminde iki kişi arasında vardiyalı çalışma esasına göre çalıştığının kabul edilmesinin isabetsiz olduğu vurgulanmıştır.
Bozma ilâmından sonra Mahkemece davacı asılın 2007 ve 2014 yıllarında üç kişi çalıştıkları ve bu iki yılda fazla çalışma yapmadığına ilişkin beyanıyla yetinilerek ve bu beyana göre fazla çalışma ücreti hesabı yapılan 16.11.2020 tarihli ek rapor hükme esas alınarak sonuca gidilmiştir.
Ne var ki; dava dilekçesinde 2007 ve 2014 yıllarında fazla çalışma yapılmadığının belirtildiği, bozma ilâmından önce alınan 02.07.2015 tarihli raporda da bu hususun gözetildiği nazara alındığında; bozma ilâmının gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı tanıkları yeniden dinlenerek ve tanık anlatımlarındaki çelişkiler de giderilerek sonuca gidilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeden ve bozma gerekleri yerine getirilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
3-Bozma üzerine verilen kararda, bozma dışında kalan hususlarda yeniden hüküm kurulup kurulmayacağı uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi uyarınca mahkeme kararlarının;
"a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile ... Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur." Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulunun 2007/14-778 Esas, 2007/611 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01.04.2008 tarihli ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilâmı).
Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır.
Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonra da 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır.
Somut olayda; dava dilekçesinde ... ve ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. davalı olarak gösterilmiştir. Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılamada toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının davalılardan ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'de herhangi bir çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine ve ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.09.2019 tarihli ilâmı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada davacı vekilinin talebi üzerine ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden verilen ret kararı kesinleştiğinden davalı sıfatının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyulmakla her bir davalı ile ilgili olarak yeniden hüküm kurulması gerekirken, ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden davalı sıfatının kaldırılarak bu davalı yönünden hüküm kurulmaması hatalıdır.
Sonuç
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 10.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.