"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1395 E., 2023/2424 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 55. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/84 E., 2021/141 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Millî Savunma Bakanlığına bağlı İstanbul Tersane Komutanlığında bulunan 56 Boru Fabrikasında kalorifer ve sıhhi tesisat işinde borucu olarak çalıştığını, Türk Harb-İş Sendikası üyesi olduğunu, Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 4 üncü maddesinde günde azami 7,5 saat veya daha az çalıştırılması gereken işlerin sayıldığını, maddenin (p) bendinde gürültülü işlerin bu kapsamda olduğunun belirtildiğini, gürültülü işler tanımına ise gürültü düzeyi 85 Db (A)’nın üzerinde olan işlerin girdiğinin ifade edildiğini, İstanbul Tersane Komutanlığı bünyesinde defalarca gürültü ölçümlerinin yapıldığını davacının çalıştığı kalorifer ve sıhhi tesisat bölümünde yapılan ölçümlerde maruziyet değerlerinin Yönetmelik'teki sınır değer olan 85 Db(A)’dan yüksek çıkması üzerine tüm çalışanların Yönetmelik kapsamına geçirildiğini, davacının ise B grubu işçi idarecisi olduğu gerekçesiyle 22.02.2015 tarihinden itibaren aynı ortamda bulunup aynı tehlikeye maruz kalmıyor gibi düşünülerek 8,5 saat çalıştırıldığını, oysa ki davacının da aynı yerde fiilen çalışmaya devam ettiğini, davalının Gölcük Tersanesinde çalışan benzer durumdaki idareci primi alan işçiler bakımından açılan davaların kabul edildiğini ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, bu nedenle davacının Yönetmelik kapsamında sayılması gerektiğinin tespiti ile işyerinde geçerli toplu iş sözleşmeleri hükümleri gereğince hak kazanılan kısa çalışma primi ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, işyerindeki Yönetmelik kapsamı dışındaki işler için çalışma süresinin günde 8,5 saat olduğunu, işyerinde bulunan fabrika ve atölyelerde yaptırılan gürültü ölçümlerine ilişkin sonuçların dosyaya sunulacağını, ölçüm sonuçlarına göre iyileştirme maksadıyla gürültü düzeyi yüksek tezgahların aynı anda çalıştırılmaması yönünde iş planlaması yapılması, bu ekipmanların izole edilmesi, aynı anda çalıştırılma yapılmaması için gece vardiyası uygulaması başlatılması gibi tedbirler alınarak ikinci defa ölçüm yoluna gidildiğini bu ölçüm sonuçlarının da sunulacağını, ikinci ölçümlerin hukuka uygun yapılmadığına yönelik iddiaların haksız bulunduğunu, ölçüm yapan firmaların yeterlilik belgesi ve akreditasyon sertifikasına sahip firmalar olduğu, sonuç olarak iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun ölçümler yapıldığı, günlük çalışma süresinin bir kısmını Yönetmelik kapsamında kalan işçilerle çalışanlar ile yönetim, denetim gibi amaçlarla bu işlerin yapıldığı yerlere giren işçilerin 7,5 saat çalışma kapsamına alınmasının Yönetmelik hükümlerine göre mümkün olmadığını, davacının da Yönetmelik kapsamına alınması için maddi koşulların oluşmadığını, Mahkemece uygun görülmesi hâlinde yerinde yapılacak inceleme ile haklılıklarının anlaşılacağını, talep edilen faiz türü ve faiz başlangıç tarihlerinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkili Bakanlık tarafından toplu iş sözleşmesi, mevzuat ve emirlere uygun işlem tesis edildiğini, talep edilen faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriğinden davacının Türk Harb-İş Sendikası üyesi olduğu, gürültü düzeyi en yüksek maruziyet etkin değerini (8h=85 dB(A)) aşan gürültüye maruz kaldığı, davacının gürültü ortamında çalışmasından hareketle günde 7,5 saati aşmayacak şekilde çalışması gerektiği, davacının 7,5 saati aşan çalışmaları nedeniyle kısa çalışma primi alacağı ve fazla çalışma ücreti alacağını hak ettiği, zamanaşımı def'i gözetilerek karar verildiği, talep konusu alacakların dayanağı toplu iş sözleşmesi olduğundan en yüksek işletme kredisi faizi işletilmesinin ve faiz başlangıç tarihleri yönünden ise fazla çalışma ücretlerine hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit edilen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesinin yerinde olduğu, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işyerinde kısım şefi B grubu işçi idarecisi olarak görev yapan davacının görev ve çalışma şartlarının Yönetmelik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve buna bağlı olarak da fazla çalışma ve kısa prim alacaklarına hak kazanıp kazanamayacağına ve hesaplama dönem ve yöntemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 25 ve 26 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkilinin davalı Millî Savunma Bakanlığına bağlı İstanbul Tersane Komutanlığında bulunan 56 Boru Fabrikasında kalorifer ve sıhhi tesisat işinde borucu olarak çalışarak gürültüye maruz kaldığını, işyerinde yapılan ölçümler neticesinde gürültü seviyesinin 85 Db(A)’nın üzerinde çıkması nedeniyle aynı işyerinde çalışan diğer işçilerin tümünün Yönetmelik kapsamına geçirilerek günde 7,5 çalıştırılmaya başlandıkları hâlde, davacının B gurubu işçi idarecisi olarak görev yaptığı gerekçesiyle 22.02.2015 tarihinden itibaren aynı ortamda bulunup aynı tehlikeye maruz kalmıyormuş gibi 8,5 saat olarak çalıştırıldığını, oysa ki davacının aynı fabrikada yaptığı işte ya da çalıştığı ortamda herhangi bir değişiklik bulunmadığını, fiilen ve sürekli olarak kalorifer ve sıhhi tesisat işinin yapıldığı alanda bulunduğundan Yönetmelik ve iş müfettişi raporu gereği günde 7,5 saat kapsamında çalışması gerektiğini ileri sürerek Yönetmelik hükümlerine göre en fazla 7,5 saat çalışmasının zorunlu olduğu iddiasına dayalı olarak dava konusu alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacının işyeri olan İstanbul Tersane Komutanlığı 56 Boru Fabrikası kalorifer ve sıhhi tesisat atölyesinde, diğer işçilerin anılan Yönetmelik kapsamına alındıkları taraflar arasında uyuşmazlık dışıdır. B grubu işçi idarecisi olarak görev yapan davacı işçinin de Yönetmelik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin çalışılan yerin kendi koşullarına göre belirlenmesi gereklidir. Uyuşmazlığın esasını davacının yaptığı işin, fiilî çalışma ortamının ve çalışma koşullarının Yönetmelik
kapsamında olup olmadığı hususu oluşturmaktadır.
3. Bu noktada doğru sonuca ulaşılabilmesi için, davacının uyuşmazlık konusu dönemdeki görev tanımı, fiilî çalışma koşulları ile ve fiziki ortam şartları gözetilerek işyerinde İlk Derece Mahkemesince iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak elde edilecek verilere göre davacının yaptığı işin Yönetmelik kapsamında olup olmadığı tespit edilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen husus gözetilmeden davalının başka bir işyerine ilişkin keşif tutanağına göre eksik incelemeye dayalı değerlendirme ile sonuca varılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça davacının 22.02.2015 tarihinden itibaren 8,5 saat olarak çalıştırıldığını vurgulamak suretiyle dava konusu alacaklara ilişkin talepte bulunmuş olmasına karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamaların 26.03.2014 tarihinden itibaren yapılmış olması taleple bağlılık kuralına aykırı olup, karar bu yönüyle de hatalıdır.
5. Davalı işyerinde uyuşmazlık konusu dönemi kapsayan 24, 25, 26 ve 27. Dönem Toplu İş Sözleşmeleri'nin 25 inci maddelerinde; işyerlerinde normal çalışma süresinin Yönetmelik kapsamı dışındaki işler için günde 8,5 saat, haftada 5 gün ve 42,5 saat olduğu, işçilere bu çalışmalar karşılığında 45 saat üzerinden ücret ödendiği, Yönetmelik kapsamındaki işçiler bakımından ise günlük çalışma süresinin anılan Yönetmelik'te belirtilen azami süre kadar olduğu, bu kapsamdaki işçilerin de haftada 5 gün çalıştırıldıkları ve bu şekilde haftalık 37,5 saat çalışmalarının karşılığında 45 saat üzerinden ücret ödendiği düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmelerinin 52 nci maddelerinin (c) bentlerinde; Yönetmelik kapsamında istihdam edilen işçilerin fiilî çalışma sürelerine %14 kısa çalışma primi, aynı maddelerin (ç) bentlerinde işçilerin çalıştıkları normal mesai günleri için işbaşında kaldıkları saat başına saat ücretlerinin %15'i oranında verimliliği teşvik primi ödeneceği hükmü getirilmiş; maddelerin devamında ise sayılan primlerin fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma süreleri için ödenemeyeceği belirtilmek suretiyle tüm primler bu kapsama alınmıştır.
6. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; Yönetmelik kapsamında bulunduğu belirlenen davacı işçinin fazla çalışma ücret alacağı, toplu iş sözleşmelerinin 52 nci maddelerinde yer alan primlerin fazla çalışma süreleri için ödenemeyeceği yönündeki düzenleme dikkate alınarak, bu çalışması sebebiyle ödenen verimliliği teşvik primi mahsup edilmek suretiyle hesap edilmiş ise de davacının bordrolarda görünen fiilî çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan %14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmının da fazla çalışma ücret alacağından mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yapılan hesaplama hatalı olmuştur.
7. Ayrıca hüküm altına alınan kısa çalışma prim alacağı bakımından; bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş ise de kısa çalışma primi yönünden toplu iş sözleşmesinde bir ödeme günü belirlenmiş olmadığından, bu alacağa dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.