Logo

9. Hukuk Dairesi2024/10170 E. 2024/14797 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşe iade davası açma süresinin, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihte mi yoksa imzalandığı tarihte mi başlayacağı hususunda iki farklı bölge adliye mahkemesi dairesi arasında oluşan içtihat uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığın giderilmesi talebine konu kararların nihai ve kesin nitelikte olması gerekirken, dairelerden birinin kararı 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a/6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesine gönderme kararı olması ve nihai nitelik taşımaması nedeniyle, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

. BAŞVURU

İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi tarafından yapılan başvuruda; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2024/502 Esas, 2024/919 Karar sayılı ilâmında; işe iade davası açmak için 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20 nci maddesinde öngörülen iki haftalık sürenin arabuluculuk son tutanağının imzalandığı tarihten itibaren başlayacağı belirtilmişken İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2020/2741 Esas, 2021/10 Karar sayılı ilâmında bu sürenin arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren başlayacağının belirtildiğini, her iki Bölge Adliye Mahkemesi kararı arasında uyuşmazlık bulunduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi kararları arasında arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde işe iade davası açmak için belirlenen iki haftalık sürenin ne zaman başlayacağı konusunda meydana gelen uyuşmazlığın giderilmesi hususunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca değerlendirilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.07.2024 tarihli ve 2024/27 Esas sayılı kararı ile; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesince, somut olayda 31.07.2023 tarihli arabuluculuk son tutanağında imza tarihlerinin ve imzaların bulunmadığı, bu durumda İlk Derece Mahkemesince arabuluculuk anlaşamama son tutanağının imzalanıp imzalanmadığı, imzalanması durumunda hangi tarihte davacı taraf, davalı taraf ve arabulucu tarafından imzalandığı hususu detaylı bir şekilde araştırılıp tutanağın düzenlenme tarihinin tüm katılımcıların imzalarının tamamlandığı tarih kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin değerlendirildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince ise arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde iş mahkemesinde dava açılmasına ilişkin hükmün emredici olduğu, iki haftalık sürenin hak düşürücü nitelik taşıdığı ve resen gözetilmesi gerektiği, son tutanağının düzenlenme tarihinin gerçeğe aykırılığı iddia ve ispat edilmedikçe bu tarihe itibar edilmesinin zorunlu olduğu, taraflardan birisinin veya her ikisinin görüşmeye telekonferans, telefon ve benzeri şekilde katılmasının önemi bulunmadığı, davanın son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren kanunda öngörülen süre içerisinde açılması gerektiği yönünde karar verildiği ve bu şekilde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi kararı arasında çelişki meydana geldiği, kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğu, Başkanlar Kurulu tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi görüşünün benimsendiği belirtilerek uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 30.04.2024 Tarihli ve 2024/502 Esas, 2024/919 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, tarafların anlaşamaması üzerine son tutanağın 31.07.2023 tarihinde düzenlendiği, eldeki davanın 21.08.2023 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle açıldığı, arabuluculuk son tutanağının sonraki tarihte imzalanmasının bir öneminin bulunmadığı, Kanun'un açık hükmü gereği dikkate alınması gereken tarihin son tutanağın düzenlendiği tarih olması gerektiği, son tutanak tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği, davacı istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 31.07.2023 tarihli arabuluculuk son tutanağında imza tarihlerinin ve imzaların bulunmadığı, bu durumda İlk Derece Mahkemesince arabuluculuk anlaşamama son tutanağının imzalanıp imzalanmadığı, imzalanması durumunda hangi tarihte davacı taraf, davalı taraf ve arabulucu tarafından imzalandığı hususu detaylı bir şekilde araştırılıp tutanağın düzenlenme tarihinin tüm katılımcıların imzalarının tamamlandığı tarih kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) numaralı alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 07.01.2021 Tarihli ve 2020/2741 Esas, 2021/10 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;;İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine karar verildiği, davalı istinafı üzerine yapılan incelemede arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde iş mahkemesinde dava açılmasına ilişkin hükmün emredici olduğu, iki haftalık sürenin hak düşürücü nitelik taşıdığı ve resen gözetilmesi gerektiği, son tutanağın düzenlenme tarihinin gerçeğe aykırılığı iddia ve ispat edilmedikçe bu tarihe itibar edilmesinin zorunlu olduğu, taraflardan birisinin veya her ikisinin görüşmeye telekonferans, telefon ve benzeri şekilde katılmasının önemi bulunmadığı, davanın son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren Kanun'da öngörülen süre içerisinde açılması gerektiği, somut olayda davacı işçi tarafından işe iade talebi ile arabulucuya başvurulduğu ve 07.03.2019 tarihinde arabuluculuk son tutanağı düzenlendiği, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 07.03.2019 tarihinde itibaren iki haftalık dava açma süresinin 21.03.2019 tarihinde sona ermesine rağmen eldeki davanın 27.03.2019 tarihinde hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak kurulan yeni hükümle davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kararları arasındaki uyuşmazlığın 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesine göre giderilip giderilemeyeceği hususu uyuşmazlık konusudur.

B. İlgili Hukuk

1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.

2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek" bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise;

"(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir."

4. Dairemizin 15.05.2023 tarihli ve 2023/6993 Esas, 2023/7149 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şu şekildedir:

"...

Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır. İlgili hükümde, uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak istenmesi üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kendi aralarında toplanacakları ve kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini isteyecekleri düzenlenmiştir. Kanun'daki "kendi görüşleri" ifadesinden anlaşılması gereken husus, başkanlar kurulunun bölge adliye mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşüdür. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığın, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir. Başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden yerinde de değildir.

..."

C. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır. Dairemizin, ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen kararında da açıklandığı gibi başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırıdır. Aynı zamanda yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden de yerinde değildir. Somut olayda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmesi gerekmiştir.

2. İkinci olarak, İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre uyuşmazlığın giderilmesini talep hakkı bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. İlgili hükümde, bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun Yargıtaydan bu konuda karar verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Şüphesiz bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun, herhangi bir talep olmaksızın resen de uyuşmazlığın giderilmesini talep etmesi mümkündür.

Görüldüğü gibi Kanun'da başvuru hakkı bulunanlar açıkça sayılmış olup, ilk derece mahkemeleri bunlar arasında yer almamaktadır. Dolayısıyla somut olayda İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre uyuşmazlığın giderilmesini talep hakkı bulunmamaktadır. Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesinin başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir. Dairemizce bu talep, Başkanlar Kurulunun 35 inci maddede belirtilen resen başvuruda bulunma yetkisini kullandığı şeklinde değerlendirilmiştir.

Açıklanan sebeplerle somut başvuru, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun resen yaptığı başvuru olarak kabul edilerek uyuşmazlığın giderilmesine yer olup olmadığı belirlenmelidir.

3. 5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

4. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilecektir.

5. Bu açıklamalar ışığında belirtmek gerekir ki uyuşmazlığın giderilmesi talebine konu davaların, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki hâller hariç olmak üzere, esasa veya usule ilişkin nihai ve kesin nitelikteki bir kararla sonuçlanmış olması gerekmektedir.

Uyuşmazlığın giderilmesine konu kararlar bu ilke ve esaslar çerçevesinde değerlendirildiğinde; Bununla birlikte uyuşmazlığın giderilmesine konu kararlar incelendiğinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararın nihai ve kesin nitelikte bir karar olduğu görülmektedir. Bununla birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) numaralı alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine dair kararı, nihai ve kesin nitelikte bir karar değildir. Hâl böyle olunca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin usule ilişkin nihai ve kesin nitelikteki kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin nihai ve kesin olmayan kararı arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi imkânı bulunmamaktadır.

6. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.07.2024 tarihli kararına konu Hukuk Dairelerinin kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

V. KARAR

1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.07.2024 tarihli ve 2024/27 Karar sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,

2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.