Logo

9. Hukuk Dairesi2024/10181 E. 2024/14563 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı kurum ile alt işveren şirketler arasında muvazaa bulunduğunun tespiti için açtığı davada, güncel hukuki yararın bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tespit davasının eda davasının öncüsü olduğu ve davacının daha önce açtığı işçi alacakları davasında muvazaa iddiasını ileri sürebilme imkanı varken ayrıca tespit davası açmasında güncel hukuki yarar bulunmadığı gözetilerek, davanın usulden reddine karar veren Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın usulden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkilinin 01.02.2005 tarihinde davalı ... Şirketine ait işyerinde dava dışı alt işveren nezdinde çalışmaya başladığını, temizlik hizmet alımına ilişkin sözleşme kapsamı dışında aşçı yardımcısı olarak çalıştırıldığını hiçbir zaman temizlik işinde çalışmadığını, işyerinde davalı Kurum kadrolu personelle aynı işi yaptığını, görevinin farklı olmasına rağmen ücretinin temizlik işinde çalışan işçisine ödenen ücretle aynı olduğunu ve kadrolu personelinin aldığı ücret ve ikramiyelerden ciddi oranda düşük ücret aldığını, bu nedenlerle 15.12.2010 tarihinde iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini davalı Kurum ve alt işveren Şirketler arasındaki hizmet alımına dayalı muvazaanın tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Kurum aleyhine daha önce işçilik alacakları talebiyle alacak davası açtığını ve burada da muvazaalı olarak çalıştırıldığını ileriye sürdüğünü, ancak Bursa 6. İş Mahkemesinin 2011/111 Esas, 2011/476 Karar sayılı dosyası ile görülen davada davacının muvazaa iddiasını ispatlayamadığını, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacaklarının hüküm altına alındığını ve kararın temyiz denetiminden geçerek kesinleştiğini, davacının burada ücret farkına ilişkin iddiası kanıtlanmadığından hesaplama yapılmadığını, huzurdaki davanın dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, zira tespit davalarında öncelikle hukuki yarar dava şartının incelenmesi gerektiğini, ayrıca davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iş sözleşmesinin feshi sonrası Bursa 6. İş Mahkemesinin 2011/111 Esas sayılı dosyası ile Davalı ... Şirketine karşı açılan davada verilen kararda özetle "... davalı vekili davacının kendi işçileri olmadığını iddia etmiş ise de; davacı tanıklarının beyanları ve SGK kayıtlarındaki firma isimleri belirli periyotlarla değişerek 1 gün sonra yeni şirketle işe başladığı görülmüştür. Alt işveren firmaların değişmesine rağmen davacı hep çalışan olarak aynı yerde kaldığından ve söz konusu tespitler doğrultusunda taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu..." tespitine yer verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı ve kesinleştiği, eldeki davada muvazaa iddiası ile davacının davalı Şirketin işçisi sayılması ve davalı çalışanlarının sahip olduğu haklardan yararlanması gerektiği talebinde bulunulmuş ise de kesinleşen karardan da açıkça anlaşıldığı üzere davalı Şirket ile davacının kayıtlarda çalıştığı görülen ve sigorta bildirimi yapılan Şirketler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulduğu, muvazaa bulunmadığı tespit edildiğinden davacının taleplerinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; deliller toplanılmadan eksik incelemeyle karar verildiğini, fesih sonrası açılan işçi alacakları davasında talep edilen tespite ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, davacının ihale ile işi alan alt işverenler sürekli değişmesine rağmen hiçbir zaman temizlik işinde çalıştırılmadığını, kadrolu personelle aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret aldığını, ikramiyelerinin de bu düşük ücret üzerinden eksik ödendiğini, davalı Kurumun müvekkiline uyguladığı işlemin muvazaa teşkil ettiğini, eksik ücret ödenmesinin eşitlik ve hakkaniyete aykırılık teşkil etiğini, davacının asıl işverenin işçisi olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının yaptığı işin alt işverene ait temizlik işi olmadığını, misafirhane yemekhanesinde aşçı yardımcısı olarak görev yaptığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 342, 355 ve 357 nci maddelerinde yer alan düzenlemeler doğrultusunda istinaf başvuru dilekçesinde herhangi bir gerekçe içermeyen soyut ve Kanun'un amacına uygun olmayan sebepler nazara alınmaksızın gerekçeli olarak ileri sürülen istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususların inceleme konusu yapıldığı, 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince hukuki yararın dava şartı olduğu, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerektiği, taraflarca da dava şartı noksanlığının her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece, dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerektiği, tespit davalarının eda davalarının öncüsü olduğu ve bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, başka bir anlatımla görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararın bulunmadığı, somut olayda davacının muvazaa tespitine dayalı talebinde hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar etmiş ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken diğer nedenlerle eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının tespit davası açmakta korunmaya değer güncel hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 106 ve 114 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.