"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 17. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilen ve davacı tarafça temyize konu edilen miktar 1.481,72 TL olup belirtilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverene ait 2. Bölge Müdürlüğünde engelli işçi olarak çalıştığını, ... Su ve Gaz İşçileri Sendikasının (...Sendikası) üyesi olduğunu, 13.11.2013 tarihinde ...Sendikası üyeliğinden istifa ettiğini ve aynı tarihte ... 2. İletim Tesis ve İşletme ... Müdürlüğüne toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine ilişkin dilekçe verdiğini, toplu iş sözleşmesinin bitiminden itibaren Mart 2015-Ekim 2015 döneminde 8 ay boyunca müvekkilinden dayanışma aidatı kesilmeye devam edildiğini, müvekkilinin 2013 yılında bir dilekçe verdiğinden ve dayanışma aidatı kesilmeye devam ettiğinden toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için yeniden bir dilekçe vermediğini, toplu iş görüşmelerinin imza tarihinde geriye dönük ilk 6 ay için belirlenen %6 oranındaki ücret zammının müvekkiline ödendiğini, daha sonra işyeri tarafından 2015 yılı Mart ayından 2015 yılı Ekim ayına kadar sehven dayanışma aidatı kesildiği, müvekkilinin %6 zam oranından yararlanamayacağı belirtilerek zam oranlarına ilişkin yapılan ödemelerin geri alındığını, müvekkilinin bu zamdan yararlanmak için 12.10.2015 tarihinde yeniden bir dilekçe verdiğini, talebinin sözleşmenin imza tarihinin 05.10.2015 olması nedeniyle birinci altı ay zammının uygulanmasının mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, ayrıca müvekkilinden ikinci 6 ay zammının uygulanabilmesi için de dilekçe istendiğini, müvekkilinin yeniden bir dilekçe verdiğini, müvekkilinin 2013 yılında dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanma talebinde ilişkin dilekçesi yokmuş gibi kabul edildiğini, müvekkilinin dayanışma aidatı ödemediği dönem bulunmadığını, Kurumun 2015 yılı Kasım ayında dayanışma aidatı kesmeyip 2015 yılı Aralık ayından itibaren dayanışma aidatı kesmeye devam ettiğini, işverenin uygulamasının usul ve hukuka uygun olmadığını belirterek ilk altı aylık dönemde uygulanması gereken %6'lık zammın uygulanması gerektiğinin tespiti ile müvekkiline 15. Dönem Toplu İş Sözleşmesi itibarıyla davanın kesinleştiği tarihe kadar eksik ödenen zam farkları, ücret alacakları, çalışma, ikramiye ve primlerin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, husumet itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili Şirkette Emlak ve Kamulaştırma Müdürlüğünde istimlakçı-topoğraf olarak işçi statüsünde görev yaptığını, 13.11.2013 tarihinde ...Sendikası üyeliğinden istifa edip dayanışma aidatı ödeyerek 15. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin bitiş tarihi olan 28.02.2015 tarihine kadar toplu iş sözleşmesinden yararlandığını, davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük tarihi olan 01.03.2015 tarihinde sendika üyesi olmadığını, bu toplu iş sözleşmesinin imza tarihinin 05.10.2015 olduğunu, bu sebeple davacının birinci yıl ilk altı aylık dönemki %6'lık zamdan yararlanmadığını, davacı tarafa 2015 yılı Mart-Ağustos döneminde ödemiş olduğu dayanışma aidatlarının iade edildiğini, uygulamanın mevzuat ve Yargıtay kararlarına uygun olduğunu, talep edilen faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 21.10.1999 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı, veri kayıt operatörü olarak çalışmakta iken üst derece sınavında başarılı olarak 15.05.2015 tarihinden itibaren istimlakçı - topoğraf pozisyonuna terfi ettiği, çalışmasının devam ettiği, davacının 30.11.1999 tarihinde ...Sendikasına üye olduğu ve 13.11.2013 tarihli istifası ile 12.12.2013 tarihinde üyeliğinin sona erdiği, 20.11.2016 tarihinde yeniden ...Sendikasına üye olduğu, davacının davalı işverene 13.11.2013 tarihinde ...Sendikasından istifa etmesinden dolayı yürürlükte bulunan işletme toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanmak istediğini beyan ettiği, davacının ilgili dönemde yürürlüğü devam eden 15. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden dayanışma aidatı ödeyerek işletme toplu iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 28.02.2015 tarihine kadar yararlandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, 01.03.2015-28.02.2017 yürürlük süreli 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin 05.10.2015 tarihinde imzalandığı, imza tarihine kadar olan dönemde davacının ücretinden dayanışma aidatı kesilmeye devam edildiği, 15.07.2015- 14.09.2015 tarihleri arası bordrolarda 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümleri uyarınca ücret artışları yapıldığı, akabinde davacıya borç tahakkuk bordrosu çıkarıldığı ve bu tarih aralığı için 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi ücret zammının uygulanması neticesinde yapılan ödemeler geri alınarak sözleşmenin imza tarihi olan 05.10.2015 tarihine kadar olan dönem için davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden faydalandırılmadığı, Anayasa Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/57 Esas, 2020/83 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda davacının talebinin yerinde olduğu, davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmuş ise de zamanaşımı süresinin davacıya borç tahakkuk bordrosu çıkarılan 30.09.2015 tarihinden başlatılması gerektiği, davaya konu edilen dönem yönünden (01.03.2015 tarihinden itibaren) zamanaşımına uğrayan bir kısım bulunmadığı, davacıya 30.06.2015 tarihinden itibaren ödenmesi gerekli ilave tediye alacakları hesaplanarak ödenen 2017 ve 2019 ilave tediye farklarının düşülmesi neticesinde ödenmeyen tutarların hüküm altına alındığı, ikramiye ödeme tarihlerindeki yevmiye farkları üzerinden fark alacak miktarı hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince düzenlenen tashih şerhinde, hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde sehven akdi ikramiye farkı alacağı yazıldığı belirtilerek bu alacak ilave tediye farkı olarak düzeltilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin ilk altı aylık döneminde uygulanması gereken %6'lık zammın müvekkiline uygulanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini de talep etmiş olmalarına rağmen tespit talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, %6'lık zammın karar tarihinden sonraki dönemlerde de geçerli olabilmesi için tespit hükmünün kararda açıkça belirtilmesi gerektiğini, ilave tediye ve sözleşme ikramiye farkı alacakları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin ve gerekçesinin kararda belirtilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, alacak kalemleri ile ilgili hesaplamaların kararın kesinleştiği tarihe kadar yapılmasını talep etmiş olmalarına rağmen Mahkeme kararında bu taleplerinin kabul veya reddedildiğinin yazılmadığını, bu durumun müvekkilinin dava tarihi ile karar tarihi arasındaki alacakları bakımından yeniden dava açmasına sebebiyet vereceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük tarihi olan 01.03.2015 tarihinde sendika üyesi olmadığını, sözleşmenin imza tarihinin 05.10.2015 tarihi olduğunu, davacının bu sebeple birinci yıl ilk 6 aylık zammından yararlanmadığını, davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanma isteği ile müvekkiline yaptığı başvurunun tarihinin 05.10.2015 olduğunu, dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın talep tarihinden itibaren geçerli olduğunu, davacının ödediği 2015 yılı Mart -Ağustos dönemine ilişkin dayanışma aidatlarının 17.09.2015 tarihinde iade edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davadaki haklılık durumunun davanın açıldığı tarih itibarıyla dikkate alınması gerekirken Mahkemece aksi kanaatle davranılarak, dava açıldıktan sonra yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca davanın kabulüne karar verildiği gözetildiğinde, davanın açıldığı tarih yerine karar tarihindeki haklılık durumu gözetilerek davacı lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının kesinleşmemiş ve devam eden davalarda derhal uygulanacağının kabul edildiği, davacının 21.10.1999 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı, 30.11.1999 tarihinde ...Sendikasına üye olduğu ve 13.11.2013 tarihli istifası ile 12.12.2013 tarihinde üyeliğinin sona erdiği, 20.11.2016 tarihinde yeniden ...Sendikasına üye olduğu, üye olmadığı dönemde sendika dayanışma aidatı ödediği, davacının 13.11.2013 tarihli dilekçesi ile davalı işverene 13.11.2013 tarihinde ...Sendikasından istifa etmesinden dolayı yürürlükte bulunan İşletme toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanmak istediğini beyan ettiği, davacının ilgili dönemde yürürlüğü devam eden 15. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden dayanışma aidatı ödeyerek sözleşmenin bitim tarihi olan 28.02.2015 tarihine kadar yararlandığı, 01.03.2015-28.02.2017 yürürlük süreli 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin 05.10.2015 tarihinde imzalandığı, imza tarihine kadar olan dönemde davacının ücretinden dayanışma aidatı kesilmeye devam edildiği, 15.07.2015-14.09.2015 tarihleri arası bordrolarda 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümleri uyarınca ücret artışları yapıldığı, akabinde davacıya borç tahakkuk bordrosu çıkarıldığı ve 15.07.2015-14.09.2015 tarihleri arası için ücret zammının uygulanması neticesinde yapılan ödemeler geri alınarak sözleşmenin imza tarihi olan 05.10.2015 tarihine kadar olan dönem için davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden faydalandırılmadığı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda davacının talebinin yerinde olduğu, davacının sendika dayanışma aidatı ödeyip de faydalandırılmadığı işletme toplu iş sözleşmesi dönemlerine ilişkin alacaklarının hesaplanarak hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2024 tarihli tashih şerhi ile istinaf karar harcı bakımından karar düzeltilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden ne zamandan itibaren faydalanabileceği ve buna göre dava konusu fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"(1)Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
...
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. (İptal dördüncü cümle:Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli ve E.:2020/57; K.:2020/83 sayılı Kararı ile)
..."
3. Geriye etkili toplu iş sözleşmesinden yararlanma konusuna ilişkin Dairenin ilkesinin açıklandığı 12.04.2023 tarihli ve 2023/3413 Esas, 2023/5350 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında "taraf işçi sendikasına üye olmak" toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın şartı olarak öngörülmüştür. Kanun hükmüne göre toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için aslolan sendika üyeliği olup istisnai hâller dışında (dayanışma aidatı, sendikanın yazılı onayı gibi) sendika üyesi olmayanlar toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.
Maddenin dördüncü fıkrasına göre, toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz.
Bununla birlikte 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinde açıkça, dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın, talep tarihinden geçerli olacağı düzenlenmiştir. Şu hâlde toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödenerek yararlanılabilmesi için her toplu iş sözleşmesi bakımından ayrıca talepte bulunulması gerekmektedir. Ancak talebin ne şekilde yapılacağı konusunda Kanun'da açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
3. Somut uyuşmazlıkta davacı, 13.11.2013 tarihinde ...Sendikası üyeliğinden istifa ederek aynı tarihte sunduğu dilekçe ile yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmak istediğini belirtmiştir. Davacı tarafından 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanmak için 22.10.2015 tarihinden önce ayrıca yazılı bir talepte bulunulmamış ise de; 6356 sayılı Kanun'da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma talebinin ne şekilde yapılacağı konusunda bir hüküm bulunmadığı, 15. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük tarihinin bitiminden sonra da işveren tarafından dayanışma aidatı kesilmeye devam edildiği ve bu duruma davacı tarafça itiraz edilmeyerek örtülü olarak rıza gösterildiği dikkate alındığında, somut olayın özelliği bakımından davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük başlangıç tarihinden itibaren yararlanma talebinin bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesindeki dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmanın talep tarihinden itibaren geçerli olduğuna ilişkin düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/57 Esas, 2020/83 Karar sayılı iptal kararı da gözetildiğinde, davacının 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nden yürürlük başlangıç tarihinden itibaren yararlanma hakkı olduğunun kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.