"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/954 E., 2024/1412 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/147 E., 2024/41 K.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... (Bakanlık) vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Sendika vekili dava dilekçesinde; 14.03.2022 başvuru tarihi itibarıyla işyerinde çalışan işçi sayısının tespitinde işveren ve işveren vekillerinin çalışan sayısından düşülmesi gerektiğini, davalı işverence sendika üyesi işçilerin üyelikten istifaya zorlandığını ve fiilen işyerinde çalıştırılmadığı hâlde kayden muvazaalı bir şekilde Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) işçi girişi bildiriminde bulunulduğunu ileri sürerek işyerinde yetkili sendika olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; yetki tespit başvuruları karşılanırken, işverenler tarafından SGK'ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, sendika yetki sistemine SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, Sendikanın başvurusu üzerine yapılan incelemede; işverene ait işyerinde çalışan toplam işçi sayısının 96, davacı Sendikanın üye sayısının ise 41 olduğunun tespit edildiğini, davacı Sendikanın resmî kayıtlara göre işyerinde toplu iş sözleşmesi için yasanın aradığı üye çoğunluğuna sahip olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde ve yetkili mahkemede açılmadığını, dava konusu işyerinin işkolunun tespitine ilişkin yapılan işkolu tespit başvurusunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalı işyerinde operasyonel sebeplerle planlama ve üretim bölümü arasındaki iletişimsizlik, lojistik organizasyon eksikliği gibi farklı sebeplerle hammadde temininde bir gecikme olacağı düşünülerek üretime ara verme konusunun gündeme geldiğini ancak işverence üretime devam etme kararı alındığını, işçilerin çalışmasına aralıksız devam ettiğini, siparişlerin iptal edilmesi, döviz kurlarındaki ani değişimler, hammadde temininde yaşanan aksaklıklar nedeniyle iş hacmi aşırı derecede düştüğü hâlde fiilen hiçbir çalışana ücretli veya ücretsiz izin verilmediğini, davalı Şirketin üretim yaptığı parçaların sağlıklı imalatı ve süreçlere uyulması konusunda dava dışı Şirket çalışanlarının zaman zaman davalı Şirkette çalıştığını, bir kısım işçilerin işyerinde sendikal örgütlenmenin engellenmesi amacıyla muvazaalı işe alındığı iddiasının doğru olmadığını, örgütlenme sürecinde ve yetki sürecinde tek bir sendikalı işçiyi işten çıkarmadığını, sigortalı olarak bildirilen tüm işçilerin fiilen davalı Şirkette çalıştığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu olumsuz yetki tespitinin davacı Sendikaya tebliğ tarihi itibarıyla davanın süresinde açıldığı, işkolu tespiti itirazının yetki tespit davalarında bekletici mesele sayılamayacağı, taraflar arasında başvuru tarihi itibarıyla işverence davacı Sendikanın yetki tespitini etkisiz kılmaya yönelik olarak gerçekte çalışmayan işçilerin çalışıyormuş gibi gösterilip gösterilmediği hususunun ihtilaf konusu olduğu, davacı Sendikanın yetki tespit başvuru tarihi olan 14.03.2022 tarihi itibarıyla işyerine 24 yeni işçinin alınmış olduğu, bunlardan 10'unun 31.03.2022 tarihinde işten ayrılmış olduğu, tanık beyanlarına göre işe girişi bildirilen işçilerin fiilen çalışmadıkları, söz konusu 24 işçinin Kurum kayıtlarına göre 2022 Mart ayında yalnızca bir gün çalışmalarının bildirildiği, Bakanlıkça başvuru tarihinde işyerinde çalıştığı kabul edilen 96 işçiden 24'ünün SGK'ya yapılan çalışma bildirimlerinin gerçek bir çalışmayı yansıtmadığı, davalı işverenin davacı Sendikanın yetkisini engelleme amacıyla 24 işçiyi muvazaalı olarak işyerinde çalışıyor olarak bildirdiği, bu nedenle gerçekte davalı işyerinde yetki başvuru tarihinde çalışan işçi sayısının 72 olduğu ve davacı Sendikanın 41 üye sayısı ile işyerinde yarıdan fazla çoğunluğu sağladığı ve işyerinde yetkili olduğunun tespit edildiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Bakanlık vekili; Bakanlıkça tespit işleminin resmî kayıtlara dayanılarak gerçekleştirildiğini, dosya muhteviyatına göre yetki tespiti başvuru tarihindeki resmî kayıtların aksinin ispat edilemediğini, mevzuat hükümleri uyarınca Bakanlık işleminde herhangi bir hata bulunmadığını, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Şirket vekili; yetkili mahkemenin Ankara iş mahkemesi olduğunu, davacı Sendikanın başvuru tarihi itibarıyla işyerinde yasal çoğunluğu sağlayamadığını, yetki tespit tarihine kadar işyerinden çıkartılan işçi olmadığını, muvazaalı işçi alımı da yapılmadığını, şirket içi yazışma ve delillerin İlk Derece Mahkemesince nazara alınmadığını, davalı Şirketin sermaye ortağı olan dava dışı Şirket işçileri dışında işyerine başkaca işçi alınmadığını belirterek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın yetkili mahkemede 6 iş günlük yasal süre içerisinde açıldığı, dava açılmadan önce dilekçenin görevli makama kaydettirildiği, çoğunluk tespiti tarihinde veya yakın zamanda işyerinde çalışan işçi sayısındaki değişikliklerin muvazaa olgusunun varlığını akla getirdiği, davalı işveren tarafından başvuru tarihinde ortağı olduğu anlaşılan dava dışı Şirkette çalışan işçilerin bir kısmının kayden işe aldığı ve çalışmış gibi gösterildiği, dosya içerisindeki delillere göre bildirilen çalışmaların muvazaalı olduğu, davacı Sendikanın tespite konu işyerinde sağladığı çoğunluğu bertaraf etmeye yönelik olduğu, İlk Derece Mahkemesince davacı Sendikanın yetki başvuru tarihi itibarıyla işyerinde 72 işçinin çalıştığı, 41 işçinin davacı Sendika üyesi olduğu ve başvuru tarihi itibarıyla işyeri toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğuna ilişkin kabulün dosya içerisindeki delillere uygun düştüğü, davalıların istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Bakanlık vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme ...” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
“(1)Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.
(2) İşletme toplu iş sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak dikkate alınır ve yüzde
kırk çoğunluk buna göre hesaplanır.
(3) İşletmede birden çok sendikanın yüzde kırk veya fazla üyesinin olması durumunda
başvuru tarihinde en çok üyeye sahip sendika toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Bakanlık vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.