Logo

9. Hukuk Dairesi2024/10990 E. 2024/12442 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında çalışmış bir işçinin açtığı alacak davasında, uygulanacak hukukun tespiti, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, fazla mesai ücretinin ispatı ve hesaplanması ile zamanaşımı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafça yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönündeki itirazın yasal cevap süresi geçtikten sonra yapılması ve ön inceleme aşamasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşamamaları nedeniyle uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1887 E., 2024/1122 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İstanbul 17. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı projelerde 2006-2015 yılları arasında loder operatörü olarak net 1.540,00 USD sabit ücret ile çalıştığını, işyerinde haftanın yedi günü 07.00-20.00/21.00 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil günlerinde çalıştığını, fakat karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş görme borcunu yabancı bir ülkede ifa etmesi sebebiyle taraflar arasındaki ilişkide yabancılık unsurunun bulunduğunu, uyuşmazlığa yabancı ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edildiğini, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 17. İş Mahkemesinin 23.10.2018 tarihli ve 2015/581 Esas, 2018/891 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirketin yurt dışı inşaat projelerinde 09.09.2008-29.12.2008, 22.01.2009-24.06.2009 ve 24.03.2011-15.02.2015 tarihleri arasında toplamda 4 yıl 7 ay 13 gün çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, fazla çalışma yaptığını ispatladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli ve 2019/59 Esas, 2022/780 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirketin yurt dışında bulunan şantiyelerinde 09.09.2008-15.02.2015 tarihleri arasında operatör olarak çalıştığı, işverenin Türk olması hâlinde işyeri yurt dışında olsa da Türk hukukunun uygulanacağı, dosyaya sunulan sözleşme imzalanmadan önce davacı işçinin sözleşmenin ayrıntılarına, özellikle uygulanacak ülke hukukunun hangisi olduğuna dair bilgilendirildiğine, aydınlatıldığına ve müzakere edildiğine yönelik iddia ve ispat bulunmadığı, davacının en son aylık temel ücretinin net 1.540,00 USD olduğu ve ücret bordrolarının fazla çalışma ücreti tahakkuklarını içermediği, davacının kıdem ile ihbar tazminatına hak kazandığı, banka kayıtları ile uyumlu ücret bordrolarına göre ödendiği ispatlanan kıdem ve ihbar tazminatının mahsup edildiği, davacının haftalık 18 saat fazla çalışmasının bulunduğu, bu kapsamda Daire tarafından aldırılan 08.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda fazla çalışma ücretinin 36.453,09 USD olarak tespit edildiği, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen yerinde olduğu ve uyuşmazlık konusu ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının yabancı parayla tahsili talep edildiğinden bu alacaklara 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2022/14585 Esas, 2023/7650 Karar sayılı kararı ile; dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçinin 09.09.2008-29.12.2008, 22.01.2009-24.06.2009 ve 24.03.2011-15.02.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışındaki projelerinde çalıştığı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunan ikinci çalışma döneminde Ukrayna hukukunun, aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunmayan birinci ve üçüncü çalışma dönemlerinde sırasıyla mutad işyeri hukuku olan Ukrayna ve Umman hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına ve dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtayın yeni içtihadına göre yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerektiği, davalının cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin bir itirazının bulunmadığı, yine ön inceleme aşamasında da taraflar arasında yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin anlaşmanın bulunmadığı dikkate alındığında zımnen Türk hukukunun seçilmiş olduğunun kabulü gerektiği, Türk hukukuna göre yapılan yargılamada davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, fazla çalışma yaptığını ispatladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; yabancılık unsurunun tespiti bakımından iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağının uygulanamayacağını, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiğini, müvekkile karşı davası bulunan tanık beyanlarına göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma ücretinin ispatı ve hesaplanması, zamanaşımı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 41 ve 63 üncü maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı ve 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın maddi hatalı kararından dönülmesi mümkündür.

3. Somut olayda Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2022/14585 Esas, 2023/7650 Karar sayılı kararı ile 5718 sayılı Kanun kapsamında uyuşmazlıkta Ukrayna ve Umman hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle önceki kararın bozulmasına karar verilmiş ise de Dairemizin söz konusu kararında yer alan bozma gerekçesinin maddi hataya dayandığı anlaşılmıştır.

4. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda, uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir.

5. Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı tarafça dava Türk hukukuna göre açılmıştır. Davalı tarafça cevap dilekçesinde, her ne kadar yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde açık itirazda bulunulmuş ise de davalı tarafça yasal cevap verme süresi olan iki haftalık süre aşıldıktan sonra cevap dilekçesi sunulduğu, ön inceleme duruşmasında da tarafların hukuk seçimi konusunda herhangi bir anlaşmaya varmadıkları görülmektedir. Buna göre cevap dilekçesinin süresinde sunulmadığı gözetilerek somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.