Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11090 E. 2024/15263 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini değiştirerek davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmesinin usulüne uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini değiştirerek davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendine aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : Davalının istinaf başvurusunun miktardan reddi, davacının istinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 11. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun miktardan reddine, davacı vekilinin başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketle bağıtladıkları belirli süreli iş sözleşmesine dayalı olarak, 19.07.2021 tarihinden, iş sözleşmesinin haksız feshedildiği 22.07.2022 tarihine kadar, işveren şirketin otel işyerinde "Genel Müdür" pozisyonunda çalıştığını, davalı işverenin müvekkili ile bağıtladığı belirli süreli iş sözleşmesini sözleşmede belirtilen süreden önce haksız feshettiğini, bu nedenle müvekkili yönünden bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat ile kıdem tazminatı talep hakkı doğduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı ile bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının müvekkili Şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili Şirkete ait işyerinde gördüğü genel müdürlük işinin süreklilik arz eden bir iş olması sebebi ile belirli süreli iş sözleşmesi kurulabilecek hallerden biri olmadığının açık olduğunu, iş sözleşmesinde yer alan sürenin davacının özellikle talep etmiş olması sebebi ile sözleşmeye eklendiğini, müvekkili Şirketin davacıyı belirsiz süreli olarak işe aldığını ancak davacıyı kırmamak adına iyiniyetle sözleşmeye süre eklendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı bünyesinde 19.07.2021-22.07.2022 tarihleri arasında belirsiz ve tam süreli iş sözleşmesiyle aylık 66.063,96 TL brüt ücretle çalıştığı, tüm dosya kapsamı ve beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarına göre, davacının iş sözleşmesinin 23.07.2022 tarihindenden önce feshedildiği, davalı her ne kadar davacının konaklama sağladığı otel odasında davacının kullanımı ve kusuru sonucunda meydana gelen maddi zarar sebebi ile sözleşmesinin feshedildiğini savunmuş ise de feshin daha önce gerçekleştiği, davalının yapılan feshe haklı neden göstermeye çalıştığı, ancak davacıya tahsis edilen odaya fesih tarihinden sonra girilip tutanak tutulduğu, bu sebeple davalı tarafın feshin haklı nedenle gerçekleştirildiğini ispatlayamadığının kabulü gerektiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu, buna göre davacının bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminata ilişkin talebinin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu değerlendirilerek bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının sözleşmenin belirsiz süreli olduğu yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde sözleşmenin 31.12.2024 tarihine kadar süreceğinin belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı prtadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin meydana gelen maddi zarar nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, davacının 23.07.2022 tarihinde işten çıkışının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları ile sabit olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davacının daha önceki bir tarihte işten çıktığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının iş sözleşmesinin devamı sürecinde kendisine tahsis edilen otel odasında kullanımı ve kusuru sonucunda meydana gelen maddi zarar sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilmesinin haklı nedene dayandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki sözleşmenin, "İş Sözleşmesi" başlıklı olup sözleşmenin belirli mi, yoksa belirsiz mi olduğunun açıkça gösterilmediği; ancak sözleşme süresine ilişkin 6 ncı maddede sözleşmenin 31.12.2024 tarihine kadar geçerli olduğunun düzenlendiği, davacının 22.03.2023 tarihinden itibaren başka bir işveren nezdinde çalışmaya başlamış olması nedeniyle bilirkişi ek raporunda bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminatın 22.03.2023 tarihine kadar hesaplandığı, davacının elde etmekten kaçındığı bir gelir olmadığının anlaşıldığı, belirli süreli iş sözleşmesi olarak düzenlenen iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 11 inci maddesinde düzenlenen objektif koşulları taşımadığı gerekçesiyle belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği yönündeki bir savunmanın işverence ileri sürülmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi uyarınca bir hakkın açıkça kötüye kullanımı olarak değerlendirildiği, ayrıca sözleşmenin belirsiz süreli olduğu işveren tarafından ileri sürülemeyeceği gibi işçinin belirli süreli iş sözleşmesine güvenerek açmış olduğu davada mahkemece de resen objektif sebep denetimi yapılamayacağı, açıklanan nedenlerden dolayı İlk Derece Mahkemesinin bu yöndeki gerekçesinin hatalı olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından davacıya konaklaması için tahsis edilen, dubleks odada ve makam odasında davacının kedilerinin eşyaları tırmalaması gibi nedenlerle koltuk takımı ve mobilyalarda otuz günlük ücreti aşar miktarda maddi zarar gelmesi nedeniyle haklı nedenle feshedildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında 31.12.2024 bitiş tarihli belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığı, davacıya tahsis edilen dubleks odada ve makam odasında, evcil hayvanların meydana verdiği zararın, davacının bir aylık ücretini aştığı tespit raporu ile belirlenmiş olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438 inci maddesine göre İlk Derece Mahkemesince bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetli olduğu, davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan ve davalı tarafından istinafa konu edilen tutarın İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle başvurunun miktardan reddi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin başvurusunun miktardan reddine, davacı vekilinin başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf nedenleri ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken bu hususun göz ardı edildiğini, fesih konusunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, ayrıca aleyhe karar verme yasağının ihlal edildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince tesis edilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesine uygun olup olmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un "Kanun yolları" başlıklı sekizinci kısmının istinafa ilişkin birinci bölümünde yer alan “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesi şöyledir:

“(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, karar verilmiş olması.

6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.”

2. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2) ve (3) üncü alt bentlerinde Bölge Adliye Mahkemesinin verebileceği karar türleri açıklanmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu sonucuna vardığı takdirde başvurunun esastan reddine; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında ya da yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verebilir.

2. Dosyanın incelenmesinde Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun miktardan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verildiği; ancak İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirildiği görülmektedir. 6100 sayılı Kanun'da buna cevaz veren bir düzenleme mevcut değildir.

3. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiğine göre Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken anılan hükme aykırı şekilde davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.

4. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendine aykırı olduğundan, 6100 sayılı Kanun'a uygun şekilde karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.