Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11107 E. 2025/392 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile dava dışı işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının davalı şirketin işçisi sayılıp sayılamayacağı ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı noktasında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile dava dışı işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının davalı şirketin işçisi sayılması gerektiği, emsal karar ve bilirkişi raporu ile sabit olduğundan, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2209 E., 2024/1991 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/390 E., 2023/355 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalıya ait işyerinde dökümhane işçisi olarak görev yaptığını, kayden alt işveren işçisi olarak görünmesine rağmen muvazaalı hizmet alımı nedeniyle aslında davalı Kurum işçisi olduğunu, davalının kadrolu işçileriyle aynı işi yaptığını, bu hususta yargı kararları bulunduğunu, 05.12.2017 tarihinde işyerinde yetkili olan Sendikaya üye olduğunu, buna rağmen davalının tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmadığını ve eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek 15.01.2016-19.03.2018 ve 26.06.2018-31.08.2018 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözlemesinden kaynaklanan ücret farkı alacağı, ilave tediye alacağı, akdi ikramiye alacağı, kıdem zammı alacağı, giyim yardımı alacağı, sosyal yardım alacağı, şeker yardımı alacağı ve aile yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin işçisi olmayıp ihale ile iş alan yüklenici Şirket firma işçisi olduğunu ve dolayısıyla davacı ile müvekkili Şirket arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, talep konusu yapılan alacaklardan dolayı müvekkili Şirketin herhangi bir sorumluluğu da bulunmadığını, davacı işçinin ücreti, sosyal hakları ile sigorta primlerini ödeyen ve bu bağlamda davacıya emir ve talimat verenin bu şirket olduğunu, davacının müvekkilinin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yaralanması için gerekli koşulların bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında görülen ve Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2018/367 Esas, 2019/136 Karar sayılı dosyasıyla yargılaması yapılan aynı taleplerle açılan davada asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu ve davacının baştan beri asıl işverenin işçisi olduğu ile davalının tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yaralanması gerektiğine dair verilen kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, sunulan bilirkişi kurulu raporu ile kesinleşen karar dikkate alındığında davalı ile alt işveren arasında imzalanan alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu, davacının başlangıçtan itibaren davalı Şirket işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, eldeki davada önceki davaya konu edilemeyen dönemin uyuşmazlık konusu yapıldığının anlaşıldığı, buna göre 27. ve 28. Dönem Toplu İş Sözleşmeleri hükümlerine göre hesaplama yapıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2. maddesi ve Alt İşveren Yönetmeliği'ndeki düzenlemeler ve işyerindeki tespitler karşısında alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu, yapılan işin işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerden veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden bulunmadığı, dosyada davalı durumunda olan asıl işveren ve alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, dolayısıyla 4857 sayılı Kanun'un 2/7 hükmüne göre alt işveren işçilerinin baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması ve bu nedenle toplu iş sözleşmesinden faydalanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dökümhanede döküm işçisi olarak çalışan davacının asıl işveren işçisi olduğunun kabulüne dair karar ile sendika üyeliğinin davalıya bildirildiği günden itibaren asıl işveren işçisi olduğunun kabulü ile alacakların hüküm altına alınmasına dair kararın istinaf ve temyiz denetiminden geçerek kesinleştiği, emsal karar ve bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının asıl işveren işçisi olduğunun kabulü ile hesaplanan alacakların hüküm altına alınmasınında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, zira davacının müvekkili Şirket işçisi olmayıp müvekkilinden ihale ile iş alan müteahhit şirket işçisi olduğunu,

2. Davacının taleplerine karşı hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını ve zamanaşımı def'i ileri sürdüklerini,

3. Müvekkili Şirket ile yüklenici firmalar arasında imzalanan sözleşmeye göre yüklenici firmaların işçileri yükleniciye bağlı olup yüklenici Şirket yetkililerinden emir ve talimat aldıklarını, müvekkili Şirketin hesaplamalara konu kıdem ve ihbar tazminatlarından herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını,

4. Davacı işçinin müvekkili Şirketin tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yaralanmasının mümkün olmadığını, zira toplu iş sözleşmelerinden ancak işyerinde işverene bağlı olarak işçi satatüsünde çalışan işçilerin yaralanabileceğini, davacının gerekli koşulları taşımadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, buna göre davacının davalı Şirketin işçisi sayılıp sayılamayacağı ve asıl işveren işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı ile talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığı konularına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.