Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11414 E. 2024/16248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ücretinin tespiti, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı, hesaplanması ve hükmedilen faize ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının fazla mesai ve hafta tatili alacaklarının hesaplanmasında, çalışma saatlerinin ve tanık beyanlarının çelişkili olduğu ve dosya kapsamına göre değerlendirilmediği, ayrıca yabancı para cinsinden ihbar tazminatı ve diğer alacaklara uygulanacak faiz oranının hatalı belirlendiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının Suudi Arabistan ...’deki konut projesi inşaatında 18.09.2016-25.09.2018 tarihleri arasında net 3.000,00 USD ücretle çalıştığını, 3 öğün yemek ve barınma ihtiyacının işveren tarafından karşılandığını, davacıya iradesi fesada uğratılarak istifa dilekçeleri imzalatıldığını, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, işyerinde çalıştığı süre boyunca haftanın 7 günü ulusal bayram ve genel tatil günleri dâhil 08.00-21.00 saatleri arasında çalışmasına rağmen alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 18.02.2017-05.06.2018 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin hizmetine ihtiyaç kalmaması sebebiyle hak ettiği alacakları ödenerek feshedildiğini, ücretinin aylık net 7.758,62 SAR olduğunu, davacıya 24.09.2018 tarihinde imzalamış olduğu kıdem tazminatı bordrosunda 6.557,71 SAR, ihbar tazminatı bordrosunda ise 15.750,00 SAR ödeme yapıldığının görüldüğünü, Suudi Arabistan ülkesinde cuma günlerinde çalışma yasağı olduğunu, dinî bayramların Türkiye’de olduğu gibi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında dinlenen davacı tanık beyanlarının dava konusu döneme ait, birbirini doğrulayan ve görgüye dayalı beyanlar olduğu, tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı, bir ayda iki hafta tatilinde ve dinî bayramların birinci günü dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, davalı tarafça sunulan bordroların incelenmesinden davacının fazla çalışma ücretlerinin yanlış hesaplandığı ve eksik ödendiği, yine hafta tatili ücretinin de eksik ödendiği, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin de ödenmediği, davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmadan ve bildirim yapılmadan feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı taraf kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ödendiğini savunmuş ise de ödeme yapıldığına ilişkin banka dekontu ya da makbuz sunulmadığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 19.04.2023 tarihli rapordaki (3) numaralı seçenek doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Mahkeme karar gerekçesinin yeterli olmadığını, yemin delili hatırlatılmadan karar verilmesinin savunma hakkını kısıtlandığını, davacı tanıklarının işverene karşı davalarının bulunduğunu, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının bordrodaki ücretiyle çalıştığını, ücret tespitinin eksik incelemeyle hatalı olarak yapıldığını, fazla çalışma ücretinin ücrete dâhil olduğunu, hüküm altına alınan alacakların mükerrer ödemeye yol açacağını, bordroların imzalı olduğunu, aksinin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını, davacının çalıştığı yerde cuma günleri çalışma yasağının olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 18.09.2016-24.09.2018 tarihleri arasında çalıştığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı tarafından kıdem ve ihbar tazminatının banka kanalıyla ödendiğinin ispat edilemediği, bu nedenle mahsup yapılmamasının isabetli olduğu, emsal ücret araştırması, davacı tanık beyanları ve emsal nitelikteki dosyalardan (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.11.2022 tarihli ve 2022/13029 Esas, 2022/14970 Karar sayılı ve 06.06.2023 tarihli ve 2023/4928 Esas, 2023/8697 Karar sayılı kararları) davacının 3.000,00 USD ücreti karşılığı SAR ücretiyle çalıştığı, tanık beyanları ve emsal dosyalardaki kabullere göre davacının fazla çalışma yaptığı, bir ayda iki hafta tatilinde çalıştığı, dinî bayramların bir günü dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı, davalı taraf davacı tanıklarının işverene karşı davaları bulunduğunu ileri sürmüş ise de bu yönde somut delil ibraz etmediği, taraflarca imzalanan 18.09.2016 tarihli iş sözleşmesinde fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ücrete dâhil olduğunun kabul edildiği, davacının ücretine fazla çalışma ücretinin dâhil olduğuna göre yapılan hesaplamanın doğru olduğu, ancak hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinin önemi ve niteliği gereği hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ücrete dâhil olduğu yönündeki sözleşme hükmüne itibar edilmemesinin isabetli olduğu, davacının imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku bulunmakta ise de; belirtilen tahakkukların davacının ücretine göre eksik tahakkuk ettirildiği, bu nedenle tahakkukların hesaplanan alacaktan mahsup edilmesinin yerinde olduğu, dosyaya ibraz edilen taraflarca imzalanan iş sözleşmesinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklara Türk hukukunun uygulanması kabul edildiğinden uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, alacakların zamanaşımına uğramadığı gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının ücretinin tespiti, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanması ile hükmedilen faize ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4/a maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda dahi işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması hâlinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.

5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

6. Aynı ispat kuralları hafta tatili alacağı için de geçerlidir.

7. Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının ara dinlenme süreleri düşüldükten sonra günde ortalama 10,5 saat çalıştığı, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı günlerde ayrıca 1,5 saat fazla çalışma yaptığı, buna göre haftada 19,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, davacının hangi saatler arasında çalıştığına ilişkin denetime elverişli bilgi bulunmamaktadır.

Davacı tanıklarından İ.D.; çalışmaların 07.00-18.00 saatleri arasında olduğunu, haftanın 7 günü çalışıldığını, ayda iki gün izin kullanıldığını beyan etmiştir. Diğer davacı tanığı O.K.; davacının haftanın 7 günü 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını ifade etmiş; aynı gün temyiz incelemesi yapılan Dairemizin 2024/11415 Esas sayılı dosyasında ise kendisinin 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını belirtmiştir. Davalı tanıklarından B.Y.; haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, haftada bir iki kere 1-1,5 saat fazla çalışma yapıldığını; diğer davalı tanığı S.Y.D. ise haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, haftada 1-2 saat fazla çalışma yaptıklarını açıklamışlardır.

Davacı tanıklarından O.K.; davacının 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş ise de yukarıda bahsi geçen dosyada kendisinin saat 18.00'e kadar çalıştığını belirtmiş olduğuna göre, davacının saat 18.00'den sonraki çalışmasına ilişkin beyanının görgüye dayalı olduğu kabul edilemez.

Şu hâlde dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre; davacının 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı ve ayda iki hafta tatili gününde de aynı saatler arasında çalışmasını sürdürdüğü kabul edilerek yapılacak hesaplama doğrultusunda fazla çalışma ve hafta tatili alacakları hüküm altına alınmalıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

8. Diğer yandan Mahkemece ihbar tazminatının "SAR cinsinden bankalarca mevduata uygulanan yasal faizi", hüküm altına alınan diğer alacak kalemlerinin ise "bankalarca SAR cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faiz" ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun'un "Yabancı para borcunda faiz" kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede; “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Buna göre sözü edilen düzenleme ve talep dikkate alınmadan hüküm kurulması da doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.