"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının Arabistan ...’deki konut projesi inşaatında 03.12.2016-03.02.2018 tarihleri arasında net 2.000,00 USD ücretle çalıştığını, 3 öğün yemek ve barınma ihtiyacının işveren tarafından karşılandığını, davacıya iradesi fesada uğratılarak istifa dilekçeleri imzalatıldığını, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, işyerinde çalıştığı süre boyunca haftanın 7 günü ulusal bayram ve genel tatil günleri dâhil 08.00-21.00 saatleri arasında çalışmasına rağmen alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 04.12.2016 tarihinde çalışmaya başladığını 20.01.2018 tarihinde ise istifa ederek ayrıldığını, tekrar 30.03.2018 tarihinde işe başladığını, 10.09.2018 tarihinde tüm alacakları ödenerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, ücretinin aylık net 5.172,41 SAR olduğunu, davacıya 10.09.2018 tarihinde imzalamış olduğu ihbar tazminatı bordrosunda 2.413,08 SAR ödeme yapıldığının görüldüğünü, Suudi Arabistan ülkesinde cuma günlerinde çalışma yasağı olduğunu, dinî bayramların Türkiye’deki gibi geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında dinlenen davacı tanık beyanlarının dava konusu döneme ait, birbirini doğrulayan ve görgüye dayalı beyanlar olduğu, tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı, bir ayda iki hafta tatilinde, dinî bayramların birinci günü dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, davalı tarafça sunulan bordroların incelenmesinden davacının fazla çalışma ücretlerin yanlış hesaplandığı ve eksik ödendiği, yine hafta tatili ücretinin de eksik ödendiği, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin de ödenmediği, davalı davacının 20.01.2018 tarihindeki işten istifa ederek ayrıldığını beyan etmiş ise de tanık İ.D'nin 2018 yılı ortalarında işveren tarafından işçilerin toplu olarak işten çıkartıldıkları yolundaki beyanı, davacının çalıştığı ülkedeki çalışma ve oturma izinlerinin alınması işlemlerinin işveren tarafından yapıldığı ve istenen belgeleri imzalamaması hâlinde pasaportunun verilmeyeceği iddiası birlikte değerlendirildiğinde istifa dilekçesinin gerçek iradeyi yansıtmadığı, davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmadan ve bildirim yapılmadan feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı taraf ihbar tazminatı bordrosundaki ücretlerin ödendiğini savunmuş ise de ödeme yapıldığına ilişkin banka dekontu ya da makbuz sunulmadığından ödeme savunmasının kabul edilmediği kabulü ile bilirkişi tarafından düzenlenen 19.04.2023 tarihli rapordaki 3. seçenek doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; Mahkeme karar gerekçesinin yeterli olmadığını, yemin delilinin hatırlatılmadan karar verilmesinin savunma hakkını kısıtlandığını, davacı tanıklarının davalı ile aralarında husumet bulunduğunu, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının bordrodaki ücretiyle çalıştığını, ücret tespitinin eksik incelemeyle hatalı olarak yapıldığını, fazla çalışma ücretinin ücrete dâhil olduğunu, hüküm altına alınan alacakların mükerrer ödemeye yol açacağını, bordroların imzalı olduğunu, aksinin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını, davacının çalıştığı yerde cuma günleri çalışma yasağının olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya bulunan 22.01.2018 tarihli istifa dilekçesinin el yazılı olduğu, davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen pek çok emsal dosyada davacıların istifa dilekçelerinde aynı ifadelerin kullanıldığı, emsal dosyalarda istifa dilekçelerinin irade fesadı altında alındığının kabul edildiği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/944 Esas, 2019/603 Karar sayılı dosyası, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/4928 Esas, 2023/8697 Karar sayılı dosyası), davacı tanığının da davacının davalı işveren tarafından işten çıkarıldığını beyan ettiği, bütün bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde davacının ilk dönem çalışmasına ilişkin iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, 2. dönem çalışmasının davalı tarafından sona erdirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, ihbar tazminatının ödendiğinin davalı tarafından ispatlanmadığı, davacının aralıklı her iki çalışma döneminde toplam 1 yıl 6 ay 18 gün çalıştığı, kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, emsal ücret araştırması, davacı tanık beyanları ve emsal nitelikteki dosyalardan (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.11.2022 tarihli ve 2022/13029 Esas, 2022/14970 Karar sayılı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.06.2023 tarihli ve 2023/4928 Esas, 2023/8697 Karar sayılı ilâmları) 2.000,00 USD ücreti karşılığı SAR ücretiyle çalıştığı, tanık beyanları ve emsal dosyalardaki kabullere göre davacının fazla çalışma yaptığı, bir ayda iki hafta tatilinde çalıştığı, dinî bayramların bir günü dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı, davalı taraf davacı tanıklarının husumetli olduğunu ileri sürmüş ise de bu yönde somut delil ibraz edilmediği, taraflarca imzalanan 04.12.2016 ve 30.03.2018 tarihli iş sözleşmelerinde fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ücrete dâhil olduğunun kabul edildiği, davacının ücretine fazla çalışma ücretinin dâhil olduğuna göre yapılan hesaplamanın doğru olduğu, ancak hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinin önemi ve niteliği gereği hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ücrete dâhil olduğu yönündeki sözleşme hükmüne itibar edilmemesinin isabetli olduğu, davacının imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku bulunmakta ise de belirtilen tahakkukların davacının ücretine göre olduğu, bu nedenle tahakkukların hesaplanan alacaktan mahsup edilmesinin yerinde olduğu, dosyaya ibraz edilen taraflarca imzalanan iş sözleşmesinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklara Türk hukukunun uygulanması kabul edildiğinden uyuşmazlığa Türk İş Kanunu'nun uygulanmasında bir aykırılık bulunmadığı, alacakların zamanaşımına uğramadığı, taraflarca getirilme ilkesi uyarınca davalı tarafa yemin delilinin hatırlatılmamasının isabetli olduğu gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ücretinin tespiti, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı ve bu alacakların hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4/a maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
5. Aynı ispat kuralları hafta tatili ücreti için de geçerlidir.
6. Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ara dinlenme süreleri düşüldükten sonra günde ortalama 10,5 saat, ayda iki hafta tatili çalışmasından da haftalık 1,5 saat fazla çalışması eklendiğinde haftalık 19,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu kabul şekline rağmen raporda, davacının hangi saatler arasında çalıştığına ilişkin denetime elverişli bilgi bulunmamaktadır.
Davacı tanıklarından İ.D., haftanın 7 günü 07.00-18.00 saatleri arasında çalışıldığını, ayda iki gün izin kullanıldığını beyan etmiştir. Diğer davacı tanığı O.K. ise kendisinin 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatili izni kullanmadığını, davacıya da iş yoğunluğundan dolayı izin vermediklerini, davacının 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını ifade etmiştir. Davalı tanıklarından B.Y. haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, haftada bir iki kere 1- 1,5 saat fazla çalışma yapıldığını, diğer davalı tanığı S.Y.D. ise haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, haftada 1-2 saat fazla çalışma yaptıklarını beyan etmiştir.
Davacı tanıklarından O.K. davacının 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş ise de, kendisinin saat 18.00'e kadar çalıştığını beyan etmiş olup bu durumda davacının saat 18.00'den sonraki çalışmasına ilişkin beyanı görgüye dayalı kabul edilemez.
Şu hâlde dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre; davacının 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı ve ayda iki hafta tatili gününde de aynı saatler arasında çalışmasını sürdürdüğü kabul edilerek yapılacak hesaplama doğrultusunda fazla çalışma ve hafta tatili alacakları hüküm altına alınmalıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. Diğer yandan Mahkemece ihbar tazminatının "SAR cinsinden bankalarca mevduata uygulanan yasal faizi" ile, hüküm altına alınan diğer alacak kalemlerinin ise "bankalarca SAR cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faiz" ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun'un "Yabancı para borcunda faiz" kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede; “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Buna göre sözü edilen düzenleme dikkate alınmadan hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.