"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 51. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Bakanlığa bağlı Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde alt işverenler nezdinde temizlik görevlisi olarak çalışmaktayken 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) gereği kadroya geçirildiğini ve çalışmaya devam ettiğini, davacının Türkiye Sağlık İşçiler Sendikası (Sendika) üyesi olduğunu, davacının alt işveren şirketlerde çalışırken şirketler ile asıl işveren arasında yapılan ihalede, ihale şartnamesine göre düzenlenen ihale sözleşmesinde, ödenecek çıplak ücretin asgari ücret baz alınarak asgari ücretin en az % fazlası olarak düzenlendiğini ve 696 sayılı KHK ile kadroya geçişinde de asgari ücretin % fazlası ücretle kadroya geçirildiğini, bunun 696 sayılı KHK'nın 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü maddesi gereği olduğunu ve sonrasında da imzalanan bireysel iş sözleşmesinde de bu hakların tüm fer'îlerinin korunarak aynı sistem üzerinden ücret ödeneceğinin yazıldığını, davacının temel ücretinin her asgari ücret artırıldığında belirlenen asgari ücretin % fazlası olacağını ve üzerine de toplu iş sözleşmesiyle öngörülen ve uygulanması gereken zam oranları uygulanmadığı için eksik ücret aldığını, tüm çalışanların on beş gün aralıksız olarak işyerinden hiç çıkmadan evlerine gitmeden gece gündüz yirmi dört saat çalıştıklarını, ancak bu çalışmaları karşılığı ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, gece zammı ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Covid 19 salgını tedbirleri kapsamında uygulanan vardiya sisteminde yapılan tüm fazla çalışmaların karşılığının ödendiğini, salgın nedeni ile Bakanlığın yayımladığı Genelgeler kapsamında belirtilen alınması gereken tedbirler bağlamında 02.04.2020 tarihinde öncelikle yedi günlük sabit vardiya sistemine geçildiğini, yeni talimatla sabit vardiya sisteminin on dört gün olarak uygulanmaya başladığını, 375 sayılı KHK’nın geçici 23 üncü maddesi gereği, sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarına ilişkin şartları Yüksek Hakem Kurulunca karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesi hükümleri esas alınmak suretiyle belirlenerek uygulandığını, tüm bu gerekçelerle alt işveren işçilerinin, 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında işçiden alınması gerekli yazılı beyanlar ve talepler alınmak sonucu kadroya geçirildiklerini, işçilerin rızası olmaksızın herhangi bir işlem yapılmadığını, anılan mevzuat hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, ilgili mevzuat gereğince düzenlenen çalışma sürelerine uyulduğunu, kadroya geçiş sonrası ücretinin doğru olarak hesaplandığını ve ödendiğini, davacının ödenmemiş herhangi bir işçilik alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı işçinin kadroya alınması sırasında taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde davacının ücretinin ayrıca asgari ücretin yüzdelik bir oranla fazlası olarak ödeneceğine dair düzenleme bulunmadığı, yükleniciler tarafından istihdam edilip de sınavla sürekli işçi kadrolarına geçen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının yeni süreçte Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin uygulanması ile oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamayacağı, buna göre davacı ücretinin toplu iş sözleşmesi hükmüne uygun olarak hesaplanıp ödendiğinin anlaşıldığından fark ilave tediye, fark ücret ve ikramiye alacak taleplerinin reddi gerektiği, dosya kapsamında yer alan davacı imzasını taşımayan puantaj kayıtlarının incelenmesinde; bu belgelerde davacının adına sadece 2018 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında rastlandığı, haftanın 6 günü çalışmasına göre fazla çalışma yapmadığı, hafta tatili gününde çalışmadığı, denk gelen ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı günlere ilişkin ücretlerinin zamlı olarak ödendiği anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının çalıştığı Kurumun bakıma muhtaç kişilerden oluştuğunu ve pandemi döneminin de dâhil olduğu süreç içerisinde aynı saatlerde çalışıldığı kabulünün hayatın olağan akışına aykırı düşeceğini, zira bakıma muhtaç kişilerin ihtiyaçları gereği günün her saati çalışmanın zaruri olduğunu, gerek pandemi dönemi gerek pandemi dönemi öncesi dönemde davacının fazla çalışma yapmama ya da tatil günlerinde Kuruma gelmeme keyfîliğinin söz konusu olamayacağını, işverenin yazdığı fazla çalışma süreleri üzerinden değil, olması gereken ve fiilen çalışılan günlere göre öncelikle fazla çalışma sürelerinin yeniden tespiti ile bu tespitler neticesindeki çalışma saatlerine göre fazla çalışma ücretlerinin hesaplanması gerektiğini, haftalık kırk beş, günlük on bir saat sınırı aşılmamış olsa bile artan saatlerin de hesaplamaya dâhil edilip ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hesaplama yapılması gerektiğini, davacının ücretinin muvafakati alınmadan düşürüldüğünü, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki mahsup uygulamasının hatalı olduğunu, zira ilgili aylara ilişkin fazla ödeme var ise bu ödemelerin sadece ilgili aydan mahsup edilmesi gerekirken yapılan ödemelerin genel toplamdan mahsup edilmesinin usule aykırı olduğunu, davalı işyerinde aralıksız olarak, önce bir hafta, sonra iki hafta ve sonra on gün esasına göre çalışan davacıya haftanın yedi günü çalışması nedeniyle iki yevmiye tutarında hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatilleri için üç yevmiye ödenmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu uyuşmazlıkta davacı işçinin kadroya alınması ile birlikte işverenle imzalanan iş sözleşmesinde asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret ödeneceğinin açıkça öngörülmediği, konuya ilişkin emsal içtihat da nazara alındığında, davalı Bakanlık uygulamasının yerinde olduğu ve buna göre dava konusu ücret, ilave tediye, ikramiye, fark taleplerin reddinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve gece zammı alacağı talepleri yönünden ise yazılı delil niteliğinde puantaj kayıtlarına göre değerlendirme yapıldığı ve davacının alacaklarının ödendiği tespit edildiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediği gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının bulunup bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili, gece zammı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32, 41, 42, 44, 46, 47, 63, 68 ve 69 uncu maddeleri.
4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.