Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11635 E. 2024/15669 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığı ve bu kapsamda davacının fark kıdem tazminatı, ücret, ikramiye, yıpranma primi ve toplu iş sözleşmesi farkı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının Köylere Hizmet Götürme Birliği işçisi olarak çalıştığı, her iki davalı kurumun da köylere yönelik hizmetlerde iş birliği içinde olduğu ve bu iş birliği kapsamında İl Özel İdaresinin araç gereçlerini kullanmasının ve işin yürütülmesinin davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulduğu anlamına gelmeyeceği, dolayısıyla davalılar arasında muvazaalı bir ilişkinin de bulunmadığı değerlendirilerek istinaf başvurusunun reddine ve davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 3. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı ... Merkez İlçesi Köylere Hizmet Götürme Birliği (...) işçisi olarak görünmesine rağmen, davalı ... İdaresinin asıl işi kapsamında çalıştığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının davalı ... İdaresinin işçilerinden çok daha düşük ücretle çalıştırıldığını ileri sürerek davacının baştan itibaren davalı ... İdaresinin işçisi olduğunun tespiti ile fark kıdem tazminatı, fark ücret, fark akdi ilave (ikramiye) tediye, fark yasal ilave tediye, fark yıpranma primi ve toplu iş sözleşmesi fark alacaklarının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Birlik vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, Köylere Hizmet Götürme Birliğinin İl Özel İdaresine bağlı olmadığını, müvekkili Birliğin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu'na (5355 sayılı Kanun) göre kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği olan bir kurum olduğunu, davacının kendi iradesiyle Birlik ile sözleşme imzaladığını, talep konusu alacakların haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının müvekkili İdarenin işçisi olmadığını ve husumetten reddi gerektiğini, davalıların ayrı kuruluş kanunlarına tâbi, ayrı tüzel kişilikleri bulunan kuruşlar olduğunu, davacının aksi yöndeki iddialarının kabul edilemez olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5355 sayılı Kanun'un 3 ve 18 inci maddeleri gözetildiğinde somut davada ileri sürüldüğü üzere, Birlik işçisi olan davacının salt davalı ... İdaresinin görevine giren bir işi yapmış olması, ücretinin davalı ... İdaresinin bütçesinden karşılanmış olmasının tek başına muvazaa olgusunu ispatlamayacağını, İdarenin Kanun tarafından çerçevesi ayrıntılı olarak çizilmiş bir hakkını kullanmasının muvazaa olarak değerlendirilemeyeceği gerekçeleriyle davanın ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle, davalı Birlik yönünden ise alacakların muvazaa temeline dayanması ve muvazaalı bir ilişki bulunmaması nedeniyle esestan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; redde ilişkin kararın emsal içtihatlara aykırı olduğunu, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin redde ilişkin kararlarının onadığı belirtilmiş ise de; onama kararları gerekçeli olmayıp maddi hataya dayalı olduğunu, davacı, kayden Birlik işçisi görünse de tanık anlatımlarına göre devamlı şekilde İl Özel İdaresi işyerinde, bu davalıya hizmet verecek şekilde, İl Özel İdaresinin araçlarını ve aynı kişilerden emir ve talimat alarak çalıştırıldığını, bu durumda davacı, davalı Birlik üzerinden sigortalı gösterilerek çalıştırılmış ise de başlangıçtan itibaren davalı ... İdaresinin işçisi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacı müvekkilinin davalı ... İdaresinin asıl işini yapmakta olduğunu, görevini ifa ederken tümüyle Düzce İl Özel İdaresine ait araç ve gereçleri kullandığını, davalı ... İdaresinin bağlı bulunduğu İçişleri Bakanlığı tarafından da Köylere Hizmet Götürme Birliği işçilerinin İl Özel İdaresi hizmetlerinde çalıştırılmasının mevzuata uygun olmadığının, bu şekilde çalışma yapılmamasının Genelge ile bildirildiğini, davacı işçinin, Köylere Hizmet Götürme Birliği işyerinde ve işlerinde değil, Düzce İl Özel İdaresinin işyerinde ve işlerinde İl Özel İdaresine ait araçlarla asıl ve sürekli işçi olarak çalıştırıldığını, davacının davalının kadrolu işçileri ile aynı işi yapmakta olduğunu, davalı Köylere Hizmet Götürme Birliğinin, işyerinde davalı İdareden ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturmadığını, hukuki, fiilî ve ekonomik bağımsızlığının bulunmadığını, redde ilişkin kararın hukuki güvenirlilik ilkesine aykırı olup adil yargılama hakkı ihlal edildiğini, davalılar arasında işçi teminine yönelik muvazaalı hukuki ilişki bulunduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve fiilî duruma göre köylere yönelik hizmetlerin yürütümü sırasında İl Özel İdaresi ve Köylere Hizmet Götürme Birliği personelinin birlikte çalıştıkları, hem İl Özel İdaresinin hem de Birliğin köylere yönelik görevleri paralellik göstermekte olup Kanun'da bu iki tüzel kişilik arasında köylere yönelik hizmetlerin görülmesi noktasında bir yardımlaşma ve ortaklaşa çalışma imkânı getirildiği ayrıca birliklerin personel ve tesis/ekipman imkânlarının kısıtlılığı karşısında; kanunlarda öngörülen iş birliği çerçevesinde İl Özel İdarelerinin tesis ve aletlerinin kullanması ve işin İl Özel İdare tarafından yönetilmesinin de davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin oluştuğu anlamına gelmeyeceği, zira kanun koyucunun her iki tüzel kişilik personelinin birlikte çalışmalarına ve hizmeti birlikte yürütmelerine cevaz verdiği, bu iş birliği içerisinde yürütülen hizmetlerde tüzel kişiliklerin yapılarına ve imkânlarına göre İl Özel İdaresinin tesis ve araçlarının kullanılması ya da işin İl Özel İdaresi tarafından yürütülmesinin de verilen bu iznin doğal sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının çalıştırıldığı dava konusu işin, davalıların her ikisinin de asıl işi kapsamında olup dava konusu çalışma şeklinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin (4857 sayılı Kanun) yedinci fıkrasında düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisinden farklı olduğu, bu açıklamalara göre davalılar arasında muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı kanaatine varılarak davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar etmiş ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olup olmadığı, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı, davacının bu bağlamda kıdem farkı, ücret farkı, akdi ilave tediye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu iş sözleşmesinden doğan fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5355 sayılı Kanun'un 3 ve 18 inci maddeleri ile 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu'nun 6 ve 7 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.

4. Dairemizin 25.01.2022 tarihli ve 2021/13145 Esas, 2022/1005 Karar sayılı; 09.03.2022 tarihli ve 2022/2179 Esas, 2022/3006 Karar sayılı; 21.11.2022 tarihli ve 2022/12197 Esas, 2022/14934 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.