"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 36. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, somut uyuşmazlıkta reddedilen ve davacı tarafından temyize konu edilen toplam miktar Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuruna göre 254.174,35 TL olup belirtilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2001-2015 tarihleri arasında yurt dışında bulunan işyerinde ince işler ustası olarak, saatlik net 4,30 USD ücret karşılığında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak işveren tarafından feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmadığını, zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının yurt dışında çalışması sebebiyle uyuşmazlığın çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, Sosyal Güvenlik Kurumu ve ... kayıtlarına göre davacının toplam 8 yıl 6 ay 5 gün hizmet süresinin bulunduğu, son brüt ücretinin 967,50 USD olduğu, davcının iş sözleşmesine davalı tarafça son verildiği, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, hizmet süresine göre yıllık ücretli izin alacağı hesabı yapılarak taleple bağlı olarak hüküm altına alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararına aykırı hüküm tesis edildiğini, reddedilen kısım için davalı yararına vekâlet ücreti verilmemesi gerektiğini, uyuşmazlığa yabancı hukuk kurallarının uygulanmasına yasal imkân bulunmadığını, kamu düzeni gereğince Türk hukuk kurallarının tatbik edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davanın Rusya hukukunda yer alan hak düşürücü süre sebebi ile reddedilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının olduğunu, kararın yeterli gerekçe içermediğini, hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, husumetli ve çelişkili tanık anlatımlarına değer verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanılmadığını, projenin sona ermesi nedeniyle davacının iş sözleşmesinin sona erdiğini, iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, saatlik ücretin sözleşmede yazılı 4,20 USD olduğunu ve Rusya kanununa göre haftalık çalışmanın 40 saat olmasından kaynaklı aylık ücretin 200 ile çarpılarak bulunabileceğini, Rusya hukukunda giydirilmiş ücret kavramının bulunmadığını ve bu konuda yapılan yorumun hatalı olduğunu, ek menfaatler için bordrolara değer verilirken temel ücret için bordrolara itibar edilmemesinin çelişkili olduğunu, kıdem tazminatının tavandan hesaplanması gerektiğini ayrıca yabancı para üzerinden kıdem tazminatının hüküm altına alınamayacağını, Rusya mevzuatına göre kıdem tazminatına hak kazanabilmek için 2 ay işsiz kalınması gerektiğinden bu hususun araştırılmadığını, davacının istifa ile işten ayrıldığını bu konudaki yazılı belgeye değer verilmesi gerektiğini, yabancı hukukta ihbar tazminatına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, davacının imzaladığı ibranameye göre de alacağının bulunmadığını, davacının hak ettiği izinlerin kullandırıldığını ayrıca kalan süre içinde ödeme yapıldığını, davacının yurtta kaldığı dönemlerin yıllık ücretli izinden sayılması gerektiğini, uzun süre izin kullanılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tanıklarının beyanlarına işçiyle birlikte çalıştıkları süreyle sınırlı değer verilebileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin davalıya ait Rusya ülkesinde bulunan işyerinde 08.07.2002–10.12.2015 tarihleri arasında kesintili olacak şekilde çalışma yaptığı, son Yargıtay içtihatları gereğince uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanmasının isabetli olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu hükümleri gereği iş ilişkisinin sona erdiği (10.12.2015) ve davanın açıldığı (19.02.2016) tarihler gözetildiğinde, davanın yasal süresi içerisinde açıldığının tespit edildiği, mahkeme kararının hak ihlaline sebebiyet vermeyecek derecede yasal ve yeterli gerekçe içerdiği, Yargıtay ve istinaf incelemesinden geçen emsal dosyalar gereğince davalı tarafa husumet ve sorumluluk yüklenmesinin isabetli olduğu, hizmet süresinin yurda giriş-çıkış kayıtlarına göre tespit edilmesinde hatalı yön bulunmadığı, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına çalışmanın gerçekleştiği yer ile işin niteliği uyarınca değer verilmesinin doğru olduğu, tatbik edilen Rusya Federasyonu İş Kanunu gereğince davacının tazminata hak kazandığı, yıllık ücretli izin alacağının da bulunduğu ve hesaplamaya esas alınan unsurların isabetli şekilde tespit edildiği ayrıca talebe uygun karar verildiği, davalı yararına hükmedilen vekâlet ücreti açısından da hata bulunmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekilinin temyiz istemi kesinlik sınırı nedeniyle reddedildiğinden temyiz nedenlerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; Rusya Federasyonu İş Kanunu'na göre davanın süresinde açılıp açılmadığı, husumet, zamanaşımı, hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 81, 91, 108, 111, 112, 152, 153, 178 ve 180 nci maddeleri ile ilgili diğer hükümleri.
4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
5. Dairemiz uygulamasına göre; yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
3. İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen süreler, zamanaşımı süresi niteliğindedir. Söz konusu Kanun'un 392 nci maddesinin son fıkrasında, maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda mahkeme tarafından tekrar başlatılabileceği düzenlenmiştir. Kanun'un mahkemeler tarafından uygulanmasına ilişkin olarak Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesinin verdiği 29.05.2018 tarihli ve 15 sayılı kararda; Kanun'un 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin işçi tarafından kaçırılması ve geçerli nedenlerin beyan edilmesi durumunda Mahkemece sürelerin yeniden verilebileceği, geçerli nedenlerin ise işçinin hastalığı, mücbir sebepler nedeniyle mahkemeye gidememesi, ağır hasta, aile bireylerinin bakım ihtiyacı gibi bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşullar olabileceği açıklanmıştır. Bu objektif koşulların işçi bakımından mevcut olup olmadığı her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
4. Somut uyuşmazlıkta davacının Rusya hukukuna tâbi çalışma döneminin 10.12.2015 tarihinde sona erdiği, iş sözleşmesinin sona erdiği tarih itibarıyla uyuşmazlıkta 3 aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ve davacı açısından mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşulların (geçerli nedenlerin) dosya kapsamında ispatlanmadığı anlaşılmaktadır.
5. Dava, kısmi dava olarak açılmış olup 19.02.2016 olan dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Ne var ki davacı vekili, 20.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu taleplerini miktar itibarıyla artırmış; davalı vekili ise 31.12.2019 havale tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Dava dilekçesinde talep edilen alacak miktarları da gözetildiğinde, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacakları yönünden davalı tarafın ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmaksızın karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı Temyizi Yönünden
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgillere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.