"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/374 E., 2024/70 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 11.10.2010-11.07.2014 tarihleri arasında davalı Şirketin Rusya'ya bulunan ... Fabrikasında aralıksız şekilde bakım teknisyeni olarak çalıştığını, en son net ücretinin 3.045,00 USD olduğunu, konaklama yardımı yapıldığını, haftanın 6 günü, 2 vardiya hâlinde, 12 saat üzerinden, 2 hafta 08.00-20.00 ve 2 hafta 20.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını, işlerin yoğun olduğu zamanlarda çalışmaların 15-16 saat sürdüğünü, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, vardiya dönüşümlerine bağlı olarak ayda 2 hafta tatilinde çalıştığını, tüm dinî-millî ... günlerinde çalıştığını karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 2011-2014 yılları arasında ... Ltd. Rusya Fabrikasında çalıştığını, Şirketin Rusya Federasyonu kanunlarına göre kurulduğunu, davacının bu Şirket ile sözleşme imzaladığını, davanın Rusya'da bu Şirkete karşı açılması gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu uyuşmazlıkta Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, iddia edildiği gibi her gün fazla çalışma yapılmasının mümkün olmadığını, davacının diğer iddialarının da asılsız olduğunu, davacının Rusya'da çalıştığı değerlendirildiğinde, Rusya'da geçerli olan ... ve genel tatil günlerinin tespit edilmesi gerektiğini, davalı Şirkete karşı davaları bulunan tanıkların dinlenmesine muvafakat etmediklerini savunarak davanın istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2019 tarihli ve 2016/712 Esas, 2019/545 Karar sayılı kararıyla; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacının 12.11.2010-11.07.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, somut uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davacının son ücretinin brüt 4.080,00 USD, fesih tarihindeki efektif satış kuruna göre 11.910,34 TL olduğu, tanık beyanlarına göre davacının işyerinde fazla çalışma yaptığının, ulusal ... ve genel tatil günlerinde çalıştığının, ayda 2 pazar hafta tatillerinde çalıştığının sabit olduğu hesaplamada davacının yurda giriş-çıkış yaptığı tarihlerin dikkate alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 13.10.2022 tarihli ve 2019/2741 Esas, 2022/1620 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki bilgi ve belgeler, banka kayıtlarındaki "Paşabahçe Cam maaş" açıklaması ile yapılan ödemeler, davacının ... Fabrikasına atanmasına ilişkin davalı Şirket tarafından yazılan 10.11.2010 tarihli yazı, özellikle taraf tanıklarının müşterek anlatımları, davalı işveren tarafından verilen işe giriş ve işten ayrılma bildirgeleri ile davalı işverenin internet sitesinde yer alan davalının fabrikalarına yönelik açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, davacının Rusya ...'da bulunan fabrikada çalıştığı dönemden doğrudan doğruya davalı işverenin sorumlu olduğu ve husumet itirazının reddinin isabetli olduğu, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasının doğru olduğu, dosya kapsamından davacının karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğu, davacının taleplerinin yalnızca işverene karşı davaları bulunan tanık anlatımına göre değil, davalı tanığının beyanı, çalışma çizelgeleri ve kesinleşmiş emsal dosya içerikleri de nazara alınarak hesaplandığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.06.2023 tarihli ve 2022/18821 Esas, 2023/8630 Karar sayılı kararı ile; dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı ile dava dışı ... Limited arasında 25.01.2011, 05.12.2011, 07.12.2012 ve 03.12.2013 tarihli 4 ayrı sözleşme düzenlendiği, sözleşmelerin muhtelif maddelerinde davacının tüm çalışma dönemi için tarafların iş sözleşmesi ile bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, davacının dava konusu alacakların ait olduğu tüm çalışma döneminde davalıya ait Rusya'da bulunan ... Fabrikasında çalıştığı, bu durumda ilgili dönemde mutad iş yerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu, bu nedenle yurt dışı iş sözleşmeleri imzalanan tüm çalışma döneminde, iş sözleşmeleri ile seçilen hukukun, Rusya hukukunun uyuşmazlığa uygulanması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılamada; tarafların hukuk seçimi anlaşması yaptıkları ve iş sözleşmesinin davacıya imzalatıldığı, davalı işverenin yurt dışı (Rusya) şantiyesinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı tarafından iş görme ediminin fiilen söz konusu ülkede yerine getirildiği, mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu, taraflar arasında geçerli şekilde hukuk seçimine yönelik sözleşme de yapıldığı dikkate alındığında; uyuşmazlığın Rusya Federasyonu İş Kanunu hükümlerince çözülmesi gerektiği, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin bulunduğu, alacakların zamanaşımı süresinin çalışılan ülke hukukuna göre belirlenmesi gerektiği, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak, davacının 11.07.2014 tarihinde sona eren iş sözleşmesi nedeniyle taleplerinin zaman aşımına uğradığı ve davanın reddine karar verildiği, bu durumda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlete hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı gerekçesiyle davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacının davalı işveren bünyesinde 1984 yılında işe başlayıp 11.10.2010-11.07.2014 tarihleri arasında Rusya'ya atama ile gönderildiğini, 16.07.2014 tarihinde davalının Eskişehir'de bulunan fabrikasına yine atama ile geldiğini, 27.03.2016 tarihinde emekli olana kadar burada çalıştığını, geçici süre ile atandığı Rusya ... Fabrikasının davacının mutad işyeri olamayacağını, işçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde bu işyerinin mutad işyeri sayılamayacağını, Şirket içi atama yazılarının davacının geçici süreyle Rusya’ya gönderildiğini gösterdiğini, davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin feshinde tüm dönemleri kapsayan kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, kıdem tazminatı ödemesinin dahi mutad işyerinin Türkiye olduğunu gösterdiğini, davalı tarafından ileri sürülen yabancı hukuk itirazının iyiniyetli olmadığını, davanın Rusya Federasyonu İş Kanunu hükümlerine göre zamanaşımı nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu davada Türk hukukuna göre yargılama yapılması gerektiğini, mevcut davanın 06.05.2016 tarihinde açıldığını, zorunlu arabuluculuğa tâbi olmaması nedeniyle hükümde arabuluculuk giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı, dava konusu alacaklara hak kazanılıp kazanılmadığı, hükmedilen arabuluculuk gideri hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
..."
3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
5. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
6. 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Öncelikle belirtmek gerekir ki İlk Derece Mahkemesince; gerekçeli karar başlığına, 06.05.2016 olan dava tarihinin 03.11.2016 şeklinde yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğindedir.
3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
4. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (5) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde, 03.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle mahkemeye başvuru için zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiş olup değişiklik öncesi zamanaşımı süresi 3 aydır. Davacının iş sözleşmesi değişiklikten önce sona ermiş olup davacı, 11.10.2010-11.07.2014 yılları arasında karşılığının ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Rusya İş Kanunu’nun 392 nci maddesinde gerek 03.07.2016 tarihli değişiklik öncesi öngörülen 3 ay gerekse sözü edilen değişiklik sonrası öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi, aynı zamanda geriye dönük dönemsel alacakların istenebileceği süredir. Dava tarihi itibarıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'na tâbi geçen çalışmalar yönünden 3 ay zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince bu sürenin 1 yıl olarak dikkate alınması hatalı ise de netice olarak dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olduğundan bu hatalı tespit, sonuca etkili görülmemiştir.
5. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
6. Somut uyuşmazlıkta dava tarihinin 06.05.2016 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
7. Diğer yandan davanın açıldığı tarihte dava şartı arabuluculuğa ilişkin yasal düzenleme yürürlükte olmadığından davacının, davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığı gibi arabuluculuk gideri de yapılmamıştır. Buna rağmen İlk Derece Mahkemesince kararın hüküm kısmında arabuluculuk giderine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendi hükümden tamamen çıkartılarak yerine; "4- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına," ibaresinin (4) numaralı bent olarak yazılması,
Hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.