Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11889 E. 2025/41 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında yapılan iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacakları davasında, uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, zamanaşımı ve davalı şirketlerden birine husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Umman Sultanlığı İş Kanunu'ndaki sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu ve dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu, davalılar tarafından da usulüne uygun zamanaşımı def'inde bulunulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1636 E., 2024/1575 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 44. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/618 E., 2024/134 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalılara ait Umman'daki işyerinde 21.06.2013-14.06.2015 tarihleri arasında elektrik ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, çalışma süresi boyunca 07.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, somut davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; uyuşmazlığın çözümünde Umman hukukunun uygulanması gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının ödenmeyen bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki hukuki ilişkiye Umman hukukunun uygulanacağı yönünde anlaşmaya varıldığı, böylece taraflar arasındaki yabancı unsurlu iş sözleşmesinin esası ve zamanaşımına yönelik değerlendirmelerin Umman hukukuna göre yapılması gerektiği, Umman Sultanlığı İş Kanunu'nun 7. maddesinin Umman hukukunda iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların yargı mercilerine taşınması açısından süre sınırlaması getirdiği, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 2015 yılında sona erdiği göz önüne alındığında, 2018 yılında dava açılmasıyla Umman Sultanlığı İş Kanunu'nun 7. maddesinde yer alan sürenin geçtiği, davanın hak düşürücü niteliğindeki süre dolduktan sonra açıldığı, önceki uygulamaya güvenilerek açılan davalarda, görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesinin hakkaniyetli olacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada bulunan yurt dışı iş sözleşmesinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının belirtilmesi, işin Umman'da görülmesi nedeniyle somut olayda Umman hukukunun uygulanmasının hukuka uygun olduğu, Umman Sultanlığı İş Kanunu'nun 7. maddesi gereğince davanın fesihten itibaren 1 yıllık sürede açılması gerektiği, 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin yerinde olduğu, davanın yabancı hukuk uygulanması sonucunda reddedilmesi nedeniyle önceki uygulamaya güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Taraflar arasında geçerli bir hukuk seçimi anlaşması yapılmadığını,

b. Uyuşmazlığın çözümünde Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,

c. Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu,

d. Dosyada mübrez yurt dışı iş sözleşmesinin geçersiz olduğunu,

e. Zamanaşımı hususunun yabancı hukuka göre değerlendirilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı... Şirketi vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde;

a. Husumet itirazları bulunulduğunu,

b. Dosyada mübrez kayıtlardan anlaşılacağı üzere müvekkili Şirketin işveren sıfatını haiz olmaması sebebi ile pasif husumet nedeniyle hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, zamanaşımı ve davalı... Şirketne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Umman Sultanlığı İş Kanunu'nun 7. maddesine göre "Hak ettiği tarihin üzerinden bir yıl geçmiş ise, işçinin bu Kanun’da belirtilen haklardan herhangi birini isteme hakkı düşer. Bu Kanun’dan öncesine ait hak taleplerinde ise bir yıllık süre, Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hesap edilir." Anılan maddede sözü edilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalılar tarafından usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı olmakla birlikte, bu hata sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı... Şirketi vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.