"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında Samsun 2. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 01.02.2011 tarihli iş sözleşmesi ile bilgi teknolojileri koordinatörü olarak çalışmakta iken kendi talebi üzerine iş sözleşmesinin 01.10.2018 tarihli ikale ile son bulduğunu, davalı işçiye ikale gereğince kıdem ve ihbar tazminatları ile 4 aylık ücreti tutarında ek menfaatin ödenmiş olduğunu, ikalede iş ilişkisinin iki tarafın anlaşması ile sona erdirildiğinin ve işveren feshinin söz konusu olmadığının, bu sebeple tazminat veya işe iade talepli dava açılmasının ve işsizlik sigortasından yararlanılmasının söz konusu olamayacağının kararlaştırıldığını, yine ikalenin 8 inci maddesi ile davalı işçinin işe iade davası açması hâlinde ödenen toplam 130.000,00 TL olan ikale bedelini ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ilk yazılı talep hâlinde iade edeceğini kabul ettiğini, ayrıca ikalenin ihlali hâlinde tarafların 250.000,00 TL tazminat tutarını ödeyeceklerinin de düzenlendiğini, 130.000,00 TL'nin 15.10.2018 tarihinde davalının hesabına ödendiğini, buna karşın davalının Samsun 1. İş Mahkemesinin 2018/833 Esasına kaydı yapılan işe iade davasını açtığını, bunun üzerine 07.12.2008 tarihli ihtarname ile ödenen tutarın ve tazminatın iadesinin istendiğini, davalı işçinin ihtarname gereğini yapmaması üzerine Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/2702 Esas sayılı dosyası ile 380.000,00 TL asıl alacak ve 5.158,35 TL işlemiş faiz olmak üzere 385.158,35 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine 07.01.2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, 22.01.2019 tarihinde davalı tarafından takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, akabinde davalı aleyhine Samsun 1. İş Mahkemesinin 2019/215 Esasına kaydedilen itirazın iptali davasını açtıklarını, dava açılmadan önce dava şartı olan arabuluculuk faaliyetinin yerine getirilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan sözü edilen davanın usulden reddedildiğini, kararın 05.03.2020 tarihinde kesinleştiğini, 24.03.2020 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, anlaşmamaya ilişkin son tutanağın 06.04.2020 tarihinde düzenlendiğini ileri sürerek davalı işçinin Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/2702 Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ilk itirazın iptali davasını 07.03.2019 tarihinde açmış olduğunu ve bu davanın dava şartı yokluğundan reddedildiğini, bunun üzerine ilk dava tarihinden 1 yıl geçtikten sonra 24.03.2020 tarihinde arabulucuya başvurarak 21.04.2020 tarihinde eldeki davanın açıldığını, dolayısıyla davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, ikalenin davalının iradesi fesada uğratılarak imzalatıldığını, davacının fesih iradesinin davalı işçiye ulaşmasından sonra yapılan anlaşmanın ikale olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının amacının işe iade davasından vazgeçilmesini sağlama olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Samsun 2. İş Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli, 2020/287 Esas, 2021/605 Karar sayılı kararı ile; icra takibine konu edilen 130.000,00 TL'nin; ikalenin 8 inci maddesi gereğince işverenin taahhüt ettiği tutarları ödemesine rağmen davalı çalışanın sözleşmeye aykırı davranarak davacı işveren aleyhine işe iade davası açmış olmasından kaynaklı olarak davacıya iade etmekle yükümlü olduğu ikale bedeline ilişkin olduğu, 250.000,00 TL'nin ise; ikalenin 12 nci maddesi gereğince taraflardan herhangi birinin sözleşmede yer alan hükümlere aykırı davranması hâlinde ödemeyi kabul ettiği tazminat tutarına ilişkin olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 21 inci maddesinde geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçlarının düzenlenmiş olduğu, belirtilen maddenin birinci fıkrasında "işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, iş veren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine iş veren bir ay içinde işe başlatmaz ise işçiye en az 4 aylık ve en çok 8 aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.", ikinci fıkrasında "mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler." üçüncü fıkrasında “kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı için işçiye en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.", son fıkrasında ise "bu maddenin 1, 2.ve 3. Fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiç bir surette değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir." denilmekte olduğu, buna göre taraflar arasında yapılan ikalenin 4857 sayılı Kanun’un 21 inci maddesine aykırı olduğu, bu nedenle ikalenin 8 ve 12 nci maddelerine dayanılarak yapılan icra takibinin haksız olduğu gerekçesiyle itirazın iptali davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2023 tarih ve 2022/466 Esas, 2023/1181 Karar sayılı kararı ile; davacının istinaf sebeplerinin yerinde bulunmadığı, davacının davalı aleyhine 07.01.2019 tarihinde ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süre içerisinde 22.01.2019 tarihinde takibe itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği ve davacının 07.03.2019 tarihinde açtığı itirazın iptali davasının arabuculucuk dava şartı yerine getirilmediğinden usulden reddine karar verilmekle istinaf denetiminden geçerek 05.03.2020 tarihinde kesinleştiği, akabinde davacı tarafça 24.03.2020 tarihinde arabulucuya başvuru yapılıp 21.04.2020 tarihinde eldeki davanın açıldığı, ilk itirazın iptali davasının açıldığı 07.03.2019 tarihi itibarıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin başladığının kabulü gerektiği, arabulucuya başvuru tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında davacının davasını 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmadığı, buna göre davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddinin hatalı olduğu, buna göre davalının istinafının yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü gerekçe yönünden kaldırılarak açıklanan gerekçe ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 25.01.2024 tarihli ve 2023/16578 Esas, 2024/1424 Karar sayılı ilâmı ile; hukuk sistemimizin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 158 inci maddesinde davanın usulden reddedilmesi nedeniyle alacağın zamanaşımına uğraması veya hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle meydana gelebilecek davacı mağduriyetinin önlenebilmesi bakımından hukuki çareye yer vermiş olduğu, buna göre; davanın yetkili veya görevli olmayan mahkeme nezdinde açılması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması nedeniyle reddine karar verilip de o arada zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin geçmiş olması hâlinde alacaklıya alacağını talep edebilmesi için 60 günlük ek süre tanınmış olduğu, somut uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirildiğinde; Samsun 1. İş Mahkemesinin 2019/215 Esasına kaydedilen itirazın iptali davasının arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle 06.09.2019 tarihinde usulden reddedilmiş ve istinaf incelemesinden de geçerek 05.03.2020 tarihinde kesinleşmiş olduğu, sonrasında davacı tarafça 06.04.2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı eklenmek suretiyle 21.04.2020 tarihinde yeniden bu davanın açılmış olduğu, oluşa göre eldeki davanın 6098 sayılı Kanun'un 158 inci maddesi uyarınca ek 60 günlük sürede açıldığının anlaşılması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince esasa girilerek bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde kurulan hükmün hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; itirazın iptaline esas icra takibine konu borcun dayanağı olarak gösterilen 01.10.2018 tarihli ikale sözleşmesinin Samsun 1. İş Mahkemesinin 2018/883 Esas, 2020/292 Karar sayılı dosyasına kayıtlı olarak açılan işe iade davasında geçersiz olduğu kabul edilmekle davalı işçinin işe iadesine karar verildiği ve ilgili ilâmın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu hâlde eldeki dava konusu takibe dayanak ikale sözleşmesinin geçersiz olduğu kesinleşmiş olmakla sözleşmenin 12. maddesinde kararlaştırılan ve takibe konu edilen 250.000,00 TL ödenmesine dair düzenlenmenin de geçersiz olduğu ve davacı tarafça talep edilmeyeceği, bunun yanında geçersiz olan sözleşmeye dayalı olarak tarafların aldıklarını iade etmeleri gerekmekle birlikte ikale sözleşmesi kapsamında davalıya ödenen ve yıllık izin ücreti, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve 4 aylık ücret karşılığı olmak üzere toplam ödenen net 130.000,00 TL'lik bedele ilişkin olarak işe iadesine karar verilen davalının işe başvurusu üzerine yeniden işe başlatılmadığı anlaşılmakta olup davalı tarafça açılan işe başlatılmaması sebebi ile davacıya yönelik açılan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline yönelik Samsun 4.İş Mahkemesinin 2021/248 Esas, 2022/248 Karar sayılı istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen ilâmı ile davacıya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen kıdem tazminatı miktarının mahsup edilerek bakiye kalan miktar ve yine ikale sözleşmesi kapsamı dışında kalan 20 günlük izin ücretinin hüküm altına alındığı, ayrıca davacı tarafça işe iade davasında mahkemece boşta geçen süre ücretine ilişkin ikale sözleşmesi kapsamında ödenen 4 aylık ücret net 45.792,00 TL mahsup edilerek kalan miktarın tespitine karar verildiğinin görüldüğü, davalının ikale sözleşmesi kapsamında kendisine ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve 4 aylık ücret alacağına hak kazandığının davalı tarafça davacıya yönelik işe iade ve yine işe başvuru üzerine işe başlatılamaması sebebi ile açılan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının kabulüne ilişkin davalar sonucunda verilen kesinleşmiş mahkeme ilâmları ile sabit olduğu, davacı tarafça yapılan bu ödemelerin de davalıdan talep edilemeyeceği kanaatinin hasıl olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalının üniversite mezunu olup davacı işyerinde bilgi sistemleri ve teknolojileri koordinatörü olarak çalışırken söz konusu ikale sözleşmesini imzalamış olduğunu, davalının üst düzey yönetici olarak çalıştığı göz önüne alındığında ikale sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarını algılayabilecek düzeyde olduğunu, dolayısıyla ikale sözleşmesi imzalanırken bir irade sakatlığı hâlinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle ikale sözleşmesinin ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın geçerli olduğunu, ikale sözleşmesine aykırı davranan davalı taraftan cezai şartın tahsiline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 01.10.2018 tarihli ikale sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve davacının itirazın iptali davasına konu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 21 nci maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 158 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.