"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince 20.12.2022 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalılar taraflarınca temyize konu edilen toplam miktar 55.549,74 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çeşitli işyerlerinde çalışmakta iken 2005 yılında emekli olduğunu, emeklilikten sonra ihale ile iş alan şirketlere bağlı olarak ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının (Belediye) taşıma işlerini kiralama-ihale usulüyle gören araçların şoförlüğünü yapmak üzere 15.08.2005 tarihinde işe başladığını, çalıştığı 12 yıllık sürede yıllık izinlerini kullanamadığını, emekli çalışan olduğundan primlerinin eksik yatırıldığını, ödenmeyen ücret alacakları bulunduğunu, ... Sendikasına üye olduğunu ancak toplu iş sözleşmelerinden kaynaklı alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin asıl işvereninin davalı ... olduğunu, müvekkilinin işe girdiği tarihten itibaren kendisine Belediye işçilerine ödenen ücret kadar ücret ödenmesi gerektiğini, toplu iş sözleşmesi veya işyeri uygulaması nedeniyle eksik ödenen ücretlerinin ödenmesi gerektiğini bu nedenlerle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek müvekkilinin davalı ... işçisi olduğunun tespiti ile kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, ikramiye, ilave tediye, ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, giysi yardımı, aile yardımı, çocuk yardımı, yakacak yardımı, yemek yardımı, ek gıda yardımı, yol yardımı, direksiyon yardımı (bilet primi) ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından tek taraflı olarak yapılan feshin hukuka aykırı olduğunu, davacının İdare işçisi olmadığını, davada husumet itirazlarının bulunduğunu, tüm ücretlerinin ödendiğini, yıllık izinlerinin kullandırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. ... (... Şirketi) cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin ikinci kaldırma kararı dikkate alınarak davacının davalı ... bünyesinde şehir içi toplu ulaşım (otobüs) şoförü olarak çalışmadığı, davalılar arasında davalı Şirketten kiralanan araçlarla yapılan hizmet çerçevesinde asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, alt işveren ... Şirketinin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanacağı, davacının ücret alacakları ödenmediğinden iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği, kullanmadığı yıllık izinlerin bulunduğu, asgari geçim indirimi alacağının tamamının ise ödendiği, davalılar arasında asıl alt işveren ilişkisi olduğundan davacının alacaklarından her iki davalının da sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının başından beri Belediye bünyesinde ve onun asıl işinde, onun emir ve talimatları doğrultusunda çalıştığını, davalı Belediyenin alt işverenlik sözleşmelerinde muvazaalı hareket etmiş olup kanuna aykırı davrandığını, davacının sigortalı bulunduğu şirketler değişmesine rağmen, kesintisiz olarak Belediyede aynı işi yapmaya devam ettiğini, emir ve talimatları Belediye personelinden aldığını, şirketlerle hiçbir aşamada ilişkisi olmadığını, alt işverenlerin kayden ve bordroda göstermelik işverenlikten ibaret olduğunu, eşit işe eşit ücret ilkesi gereği aynı işi yapan işçilere aynı ücretin ödenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda müvekkilinin bütün alacaklarının da eksik hesaplandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte muvazaanın kabul edilmediği ihtimale göre yapılan hesaplamada dahi müvekkili lehine ilave tediye alacağı hesaplaması yapılmasının gerektiğini, nitekim müvekkilin en son %100 sermayesi davalı Belediyeye ait olan şirkette çalıştığını, kamu çalışanı gibi ilave tediye alacağından da faydalanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının hizmet süresinin hatalı hesaplandığını, davacının hizmet dökümünden de anlaşılacağı üzere 1999 yılı Ocak ayı ile 2012 yılı Ocak ayı arasında herhangi bir sigorta kaydı ve çalışması olmadığını, davacının kiralama şirketlerinde çalışmasının 2012 yılı Ocak ayı ile başladığını, dosya kapsamında davacının sendika üyeliği ile ilgili Belediyeye bildirim yapıldığı konusunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, davacının sendika aidatı ödemediğini, dolayısı ile davacının Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanmasının beklenemeyeceğini, davacı tanıklarının beyanlarına ancak kendi çalıştıkları dönemle sınırlı olarak itibar edilebileceğini, fazla çalışma ve hafta tatili hesabının hatalı yapıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacının talep etmiş olduğu işçilik alacaklarından dolayı sorumluluğun diğer davalı üzerinde olduğunu, zira davacının başından beri diğer davalı ... bünyesinde ve onun asıl işinde, onun emir ve talimatları doğrultusunda çalıştığını, husumet itirazlarını hiçbir şekilde dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı Belediyenin alt işverenlik sözleşmelerinde muvazaalı hareket etmiş olup kanuna aykırı davrandığını, tek taraflı olarak haksız iş sözleşmesinin feshedilmesi sonucu işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin hiç bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri, taraf tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ... bünyesinde şehir içi toplu ulaşım (otobüs) şoförü olarak çalışmadığı, davalılar arasında davalı şirketten kiralanan araçlarla yapılan hizmet çerçevesinde asıl alt işveren ilişkisinin bulunduğu, bu itibarla davacının davalı Belediyenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, davacının muvazaa iddiasını dosya kapsamına göre ispatlayamadığı, davalıların husumet itirazlarının yerinde olmadığı Dairenin 06.04.2023 tarihli gönderme kararında, davacının hizmet süresine ilişkin olarak davalı tarafça gönderme kararı öncesinde istinaf itirazında bulunulmaması sebebi ile belirlenen hizmet süresinin esas alınması gerektiği, davacı yanca direksiyon primi alacağının ispatlanamadığı, zamanaşımı def’inin gözetildiği, tanık beyanları, benzer mahiyetteki dosyalar ve yapılan işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışma iddialarını ispatladığı, işçilik alacakları ödenmeyen davacı tarafından gerçekleştirilen fesih işleminin haklı nedene dayandığı, bu itibarla davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının alt işveren davalı şirketin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak taleplerinin yerinde olduğu gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalıların temyiz dilekçeleri miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ... ile yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olup olmadığı ve buna göre davacının davalı ... işçisi sayılıp sayılmayacağının tespiti ile davacının davalı Belediyenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı, talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve usuli kazanılmış hak noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
3. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
"...
3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 341 ve devamı maddelerine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı öncelikle istinaf yoluna başvurulmalıdır. İlk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmaması hâlinde karar, istinaf yoluna başvurmayan taraf yönünden kesinleşir.
3. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki 30.04.2019 tarihli ilk kararına karşı davacı vekili ile davalı ... vekilince istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvuruları üzerine 02.02.2022 tarihli karar ile İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince 20.12.2022 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın bu defa taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ikinci kez İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargılamanın safahati dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli ilk kararında hüküm altına alınan miktarlara karşı, davalı ... Şirketi tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı açıktır. Bu hâlde İlk Derece Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli kararında hüküm altına alınan miktarların bu karara karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı ... Şirketi lehine, sonraki hükümle değiştirilmesi mümkün değildir. Aksi bir uygulama davacı yönünden usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlali mahiyetindedir.
Mahkemece verilen kararın davacı aleyhine usuli kazanılmış hakkın ihlali sebebiyle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalılar Temyizi Yönünden
Davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan REDDİNE,
B. Davacı Temyizi Yönünden
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.