"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. İş Mahkemesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Sendika tarafından yetki şartlarının sağlanıp sağlanmadığının kesin olarak tespiti gerektiğini, yetki tespit başvurusunda bulunulan tarihte işyerindeki çalışan sayısı ve sendika üyesi çalışan sayılarının tespiti amacıyla gerekli bilgi ve belgelerin celp edilmesi, akabinde işbu belgeler doğrultusunda bilirkişi incelmesi yaptırılması gerektiğini, tüm bu incelemeler akabinde davalı Sendikanın gerekli yetki şartlarını haiz olmadığının ortaya çıkacağını, işletme düzeyinde yetki alınmış olmasının yerinde olmadığını, müvekkili Şirkete ait birden fazla işyeri dosyası olmasının ilgili işyerlerinin bağımsız işyerleri olduğu anlamına gelmediğini, tespit konusu işyeri dışında bir işyeri daha bulunduğunu, üç işyerinin yönetimsel olarak tek bir icra kuruluna bağlı olmakla birlikte işyerlerinde çalışan personellerin özlük işleri, muhasebe işlemleri vb. tek bir elden yürütüldüğünü, işyerlerinin aynı yönetim altında örgütlendiğini, tüm işyerleri bağlı işyerleri olarak tek bir işyerini oluşturduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 41. maddesi gereğince işçi sendikası, işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren tarafından yapılan yetki tespit başvuruları karşılanırken, işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, Genel Müdürlükçe kurulu Sendika Yetki Sistemine, SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, verilen kararın hukuka uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde yetki tespitinde işverene bağlı işyerlerinin bir bütün olarak tek işyeri olarak değerlendirilmesi ve %50 den fazla çoğunluk aranması gerektiğinin savunulduğunu, Bakanlık yetki tespiti yazısı dikkate alındığında işletmede çalışan 55 işçiden 33'ünün yani çalışanların %60'ının başvuru tarihi itibarıyla sendikaya üye olduğunu, bu nedenle davacı tarafın işyeri-işletme itirazının dinlenebilmesi mümkün olmayıp davacının amacının davayı uzatmak, bu süreçte sendikanın işletmesindeki gücünü etkisiz hâle getirmeye çalışma olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çalışan 55 işçiden 33 sendika üyesi bulunduğu, sendikanın hem işyeri hem işletme bazında yeterli çoğunluğu sağladığı, 1434215.034 Ataşehir/İstanbul işyerinde faaliyet gösteren işyerinin ise metal işkolunda bulunmadığından dikkate alınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesinde belirttiği ve istinaf dilekçesinde tekrarladığı sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Somut uyuşmazlık hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi gereken nitelikte olduğundan 6100 sayılı Kanun’un 266. maddesine aykırı olarak İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporu alınması hatalı ise de bu durum sonuca etkili görülmediğinden eleştiri ile yetinilmiştir.
Dairemizce ikinci olarak yargılamanın uzatılması hususu ele alınmıştır. 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yetki tespiti ve toplu görüşme sürecine dair sürecin bir çoğunda kesin ve düzenleyici süreler öngörülmüştür. Kanun koyucunun amacının, toplu iş sözleşmesinin en kısa sürede imzalanması ve işçilerin toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılacak haklarına kavuşmaları olduğu gözetildiğinde kesin ve düzenleyici süreler aracılığı ile toplu iş sözleşmesinin ivedi şekilde imzalanmasının amaçlandığı ifade edilebilir. Ayrıca yetki tespitine itirazın somut deliller veya olgulara istinaden yapılması gerektiğine dair hükmün de aynı amacın gerçekleşmesi için düzenlendiği şüphesizdir. Yine 6356 sayılı Kanun’un 43. maddesinde yetki tespitine itirazın, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durduracağının açıkça düzenlenmesi de yetki tespitine itirazın ivedi şekilde sonuçlandırılması gerektiğini gösteren açık düzenlemelerdendir.
Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesinin 11.07.2023 tarihli kararı ile yetki tespitine konu birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılmıştır. Bununla birlikte yetki tespitine esas alınan iki birimde davalı Sendika yarıdan fazla çoğunluğa sahip olduğundan, birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığının araştırılmasına gerek bulunmadığı açıktır. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesinin 11.07.2023 tarihli kararı sonuca etkili değil ise de gelinen aşama itibarıyla sadece bu konuda eleştiri ile yetinilmiştir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.