Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14586 E. 2025/1760 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşçinin Rusya'daki çalışmasından kaynaklanan işçilik alacakları davasında, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda öngörülen zamanaşımı süresinin Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığı ve davanın bu süreye göre açılıp açılmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde 03.07.2016 tarihinden önce öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin hak arama özgürlüğüne aykırı biçimde kısa olduğu ve bu nedenle Türk kamu düzenini ihlal ettiği, ancak dava tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olması gözetilerek, mahkemeye erişim hakkı ve kamu düzeni değerlendirmesi yapılarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyelerinde 11.04.2014-11.07.2015 tarihleri arasında kalıpçı ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverenler tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkil Şirkette çalışması bulunmadığını, husumet itirazlarının bulunduğunu, dava konusu alacak kalemlerinin çalışılan ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... ( ...) vekili cevap dilekçesinde; davacının Türkiye’de çalışmasının bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda somut olayda Rusya mevzuat hükümlerinin uygulanması gerektiğini, iş sözleşmesinin projenin sona ermesi nedeniyle kendiliğinden sona erdiğini, davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyuşmazlıkta uygulanması gereken Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde sözü edilen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olup resen dikkate alınması gerektiği, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten 3 ay geçtikten sonra davanın açıldığı, sürenin kaçırılması hususunda geçerli bir neden bulunduğunun ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... AŞ tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesi ile tarafların bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, uyuşmazlıkta Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, davacı tarafın Rusya'daki çalışmasına ait iş sözleşmesinin 11.07.2015 tarihinde feshedildiğini bildiğinin açık olduğu, Rusya'daki çalışma dönemi yönünden mahkemeye başvurma süresinin dava tarihi olan 04.09.2018 tarihinde dolmuş olduğu, sürenin yeniden başlatılmasına ilişkin geçerli nedenin ortaya konulamamış olduğu tespitinde hata bulunmadığı, ancak arabuluculuk gideri ve kamu düzeni nedeniyle alınması gereken harç belirlemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davalı tarafça süresinde sunulmayan cevap dilekçesi içeriğinde ve ön inceleme duruşmasında yabancı hukuka dair bir itirazda bulunulmadığından Türk hukukuna göre karar verilmesi gerektiğini,

2. Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca Türkiye'de Türk iş hukukuna göre dava açılmış olmasının Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi Genel Kurulu kararına göre Rusya iş hukukuna göre mahkemeye başvurma süresinin kaçırılmasında geçerli neden olduğunu, bu sebeple Yargıtay'ın içtihat değişikliği ile birlikte Rusya iş hukukuna göre sürelerin yeniden başlaması gerektiğini,

3. Dava konusu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,

4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda zamanaşımı ya da hak düşürücü süre gibi hukukumuzda belirtilen müstakil bir yargılama kuralı bulunmadığını,

5. Kıdem tazminatı kamu düzeninden kaynaklandığından hesaplamanın Türk hukukuna göre yapılması gerektiğini,

6. Verilen kararın hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağına aykırı olduğunu,

7. Yargılama giderleri ve harçların taraflar üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 5. maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hallerde Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Türk kamu düzeninin ihlali sonucunu doğuracak hâller çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde söz konusu olmaktadır. Ancak her emredici hükmün ihlalinin veya her emredici hükmü ihlal eden bir (yabancı) kuralın, Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Öyleyse iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi; Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensiplere ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir. İç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları kamu hukukundan ve özel hukuktan ... ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerekir.

Zamanaşımı süresi, kamu düzenine ilişkin olmadığından dava konusu uyuşmazlığa uygulanan yabancı hukuktaki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmiştir. Nitekim iç hukukumuzda işe iade davalarında 1 aylık arabulucuya başvuru süresi, işe iade davalarında arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabileceğine ilişkin süre, yine idare mahkemesinde dava açmak için öngörülen 60 günlük dava açma süresi daha kısa olup iç hukukumuzdaki 3 aydan daha kısa sürelerle yapılan uygulamaların kamu düzenine aykırı olmadığı kabul edildiğinden, dava konusu uyuşmazlığa uygulanan Rusya hukukundaki 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal eder nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

D E Ğ İ Ş İ K G E R E K Ç E

Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8. maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm, “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (... ..., Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; ..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., Sekizinci Baskı, 2022, s.314; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., İkinci Bası, 2021, s.126; ..., ... ..., "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).

Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392/1 hükmünde “Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Rusya Federasyonu Parlamentosu tarafından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde 03.07.2016 tarihinde Federal kanun ile değişikliğe gidilerek 3 aylık zamanaşımı süresi 1 yıla çıkarılmıştır. Söz konusu hüküm; “Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” şeklindedir.

Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Anayasa'nın 36/1 hükmünde, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinin 03.07.2016 tarihinden önceki şeklinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Nitekim Rusya Federasyonu da 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu sonuca varmış ve 03.07.2016 tarihi itibarıyla bu süreyi 1 yıla çıkarmıştır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.

Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (..., s.179-180; ..., s.260-261).

Somut olayda Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine dava tarihinde yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392/2 hükmünde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulanması 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi hükmüne uygun düşecektir.

Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı süresinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyoruz. Ancak dava tarihi itibarıyla 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğu dikkate alındığında kararın bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşündeyiz.