Logo

9. Hukuk Dairesi2024/15059 E. 2025/106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının fark kıdem ve ihbar tazminatı ile huzur hakkı alacaklarının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın önceki bozma kararında davacının hak ettiği kıdem tazminatı miktarının net 50.492,47 TL olarak kabul edilmesinin bozma kapsamı dışında kalarak davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu miktar ile davalı işveren tarafından yapılan ödeme karşılaştırıldığında davacının fark kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin fark kıdem tazminatına hükmetmesi hatalı bulunarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/360 E., 2024/506 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.06.2005-01.03.2018 tarihleri arasında en son genel müdür olarak çalıştığını, brüt aylık ücretin 15.186,90 TL olduğunu, yılda iki kez ikramiye ödenmesi gerekirken 2017 yılında bir aylık ücret tutarında ikramiye ödendiğini, diğer ikramiyeleri ile huzur hakkının ödenmediğini, iş sözleşmesinin sebep gösterilmeden feshedildiğini ileri sürerek fark kıdem ve ihbar tazminatı, cezai şart, huzur hakkı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev, husumet ve yetki itirazı ile zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli kararıyla; davacının davalı Şirket nezdinde önce ticari işler şefi, sonra müdür ve en son ise genel müdür işçi olarak 01.06.2005-01.03.2018 tarihleri arasında çalıştığı, davalının husumet, görev ve yetki itirazlarının yerinde bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız şekilde feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının eksik ödendiği, iş sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan cezai şart alacağına hak kazandığı, huzur hakkı alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 07.12.2022 tarihli kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2022 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece; dava konusu ilave tediye alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, fark ihbar tazminatı hesabına esas ücrete ilave tediye tutarının eklenmesinin isabetsiz olduğu, fark kıdem ve ihbar tazminatı hesabında yapılan mahsup işleminin hatalı olduğu, Müdürler Kurulunun mevzuata göre davalı Şirketi borç altına sokacak işlemler yapma yetkisinin olup olmadığı araştırılıp tespit edilerek varılacak sonuca göre huzur hakkı alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının fark kıdem ve ihbar tazminatlarının bulunduğu, ilave tediye alacağına hak kazanılmadığı, davalı Şirketi borçlandırma yetkisi genel müdüre devredilmiş olduğundan Müdürler Kurulunun borçlandırma yetkisi bulunmadığı, kaldı ki 13.06.2016 tarihli ve davacının da imzasının olduğu 30 sayılı kararda huzur hakkı konusunda davacı ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, dosyada mevcut 03.01.2017 tarihli kararda davacının genel müdür vekili olduğu ve davalı Şirket adına karara imza attığı, söz konusu kararda davacının dilekçesine istinaden aksi karar alınıncaya kadar huzur hakkının ödenmemesine karar verildiği, kendisine huzur hakkının ödenmeyeceğini kabul eden davacının bu kararın aksine huzur hakkının ödeneceğine dair bir karar bulunmadığı, huzur hakkı alacağı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; huzur hakkı alacağı talebinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

a.Davacının fark kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bulunmadığını,

b.Cezai şart alacağı talebinin kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu,

c.Müvekkili lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini beyan etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının fark kıdem ve ihbar tazminatı alacak taleplerinin yerinde olup olmadığı ile huzur hakkı alacağının ispat edilip edilmediğine ilişkindir.

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında bozma ile davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakka uygun karar verilip verilmediği uyuşmazlık konusudur.

Usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin yerleşik ilke Dairemizin 29.06.2022 tarihli ve 2022/7746 Esas, 2022/8494 Karar sayılı ilâmında;

"Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)." şeklinde açıklanmıştır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince bozma öncesi verilen kararda davacının hak ettiği kıdem tazminatı miktarının net 50.492,47 TL olduğu kabul edilerek davalı işveren tarafından yapılan ödemenin bir kısmı mahsup edilmiş ve 703,86 TL fark kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafından kıdem tazminatı temyiz konusu yapılmamış, davalı tarafın mahsuba ilişkin temyizi yerinde bulunarak Dairece verilen bozma kararında hesaplama sırasında mahsup edilmesi gereken tutarın net 62.419,31 TL olduğu belirtilmiştir. Davacının hak ettiği kıdem tazminatı miktarının net 50.492,47 TL olduğu bozma kapsamı dışında kalarak davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Davalı işveren tarafından yapılan ödeme dikkate alındığında davacının fark kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. O hâlde, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının fark kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin 869,10 TL fark kıdem tazminatının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.