"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/4 E., 2024/307 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1987-2010 yılları arasında davalı işverenin yurt dışında bulunan şantiyelerinde topoğraf ve kaynakçı olarak çalıştığını, son net ücretinin saat başı 19,00 Katar Riyali (QAR) olmakla birlikte üç öğün yemek, barınma ve ısınma gibi gereksinimlerinin de işverence karşılandığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmaksızın sonlandırılarak davacının Türkiye’ye gönderildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunarak, davacının aldığı son ücretin bordrolarda gösterilen ücret olduğunu, davacıya çalışma dönemleri sonunda gerekli ödemelerin yapıldığını, davacının alacaklarını aldığına dair ibraname ve feragatname belgeleri imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 2. İş Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli kararı ile; davacının hizmet döküm bilgisinde davalı Şirkete ait değişik işyerlerinde çalışmasının olduğu, çalışma aralarında geçen sürenin 10 yıldan fazla olmaması nedeniyle zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığı, taleple bağlı kalındığından saat ücretinin net 19,00 Katar Riyali ve ilave menfaatlerin aylık 545,25 Katar Riyali olarak kabul edildiği, davacının çalışmasının iş bitimi nedenine bağlı olarak işverenin feshi ile gerçekleşmiş olması sebebiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmış olduğu, yapılan iş sözleşmelerinin sonunda davacıya toplamda 19.748,05 Katar Riyali kıdem tazminatı ve 1.936,32 Katar Riyali ihbar tazminatı ödemesi yapıldığının anlaşıldığı, bu tutarların mahsubu sonucunda ise davacının 94.386,36 Katar Riyali kıdem tazminatı ve 7.411,39 Katar Riyali ihbar tazminatı bakiye alacağının bulunduğu tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/83 Esas, 2021/487 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 03.06.2021 tarihli ve 2021/5573 Esas, 2021/9894 Karar sayılı kararı ile; davacının 06.07.1994 - 02.04.1996, 01.05.1996 - 15.07.1998, 21.07.1998 - 29.12.1998 ve 05.01.1999 - 11.04.2001 arası dönemlerde sırasıyla Ankara Batıkent Metro İnşaatı, İzmit Kentsel Su Temin Projesi, .... ve .... şantiyelerinde çalıştığı anlaşılmakla, bu dönemlerin yurt dışı çalışması olarak değerlendirilmesi ve hesaplamalara dâhil edilmesinin hatalı olduğu, ayrıca davalı tarafça dosyaya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak Türkçe düzenlenen ibranameler ile bir kısım ödeme belgelerinin sunulmuş olduğu, Mahkemece fotokopisi sunulan ödeme ve ibraname belgelerinin asılları getirtilerek davacı asılın diyecekleri sorulmak suretiyle geçerlilik denetimi yapılarak, işçinin imzasını taşıyan, fesihten sonra düzenlenen ve savunma ile çelişmeyen, davaya konu hakların sayıldığı ibranamelere değer verilerek, salt miktar içermemesinin ibranameyi geçersiz kılmayacağı gözetilerek, miktar içeren ibranameler makbuz olarak değerlendirilerek; davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmek ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödendiğinin anlaşılması hâlinde önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmek, ödenmediğinin anlaşılması hâlinde ise aralıklı çalışma süreleri birleştirilerek en son tazminata hak kazanacak şekilde gerçekleşen feshe göre son ücret üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi, bu yönde yeni bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2023 tarihli ve 2021/1182 Esas, 2023/520 Karar sayılı kararı ile; uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde; 17.05.2023 tarihli rapordaki tespitler doğrultusunda; dosya kapsamına göre davacının Ülke içinde geçen çalışma dönemleri dışlandığında, davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde; 24.09.1987-26.11.1991 tarihleri arasında 4 yıl 2 ay 15 gün süre ile, 06.01.1992-22.05.1993 tarihleri arasında 1 yıl 4 ay 18 gün süre ile, 05.01.1998-29.12.1999 tarihleri arasında 1 yıl 11 ay 29 gün süre ile, 02.08.2001- 30.11.2002 tarihleri arasında 1 yıl 4 ay 1 gün süre ile, 03.02.2003-31.05.2005 tarihleri arasında 2 yıl 2 ay 29 gün süre ile, 20.07.2005-21.12.2007 tarihleri arasında 2 yıl 5 ay 5 gün süre ile, 21.02.2008 - 21.08.2010 tarihleri arasında 2 yıl 6 ay 3 gün süre ile toplam 5.885 gün çalışmasının olduğunun tespit edildiği, 24.09.1987-26.11.1991, 05.01.1998-29.12.1999, 02.08.2001-30.11.2002 ve 20.07.2005-21.12.2007 çalışma dönemlerine ilişkin ibranamelerin bulunmadığı bu nedenle kıdem tazminatı hesaplamasında söz konusu dönemlerin dikkate alındığı, davacının 06.01.1992-22.05.1993 dönemindeki çalışmasına ilişkin olarak, 22.05.1993 tarihli ibranamenin mevcut bulunduğu, ibraname içeriğinden davacıya 1.155,00 SAR (Suudi Arabistan Riyali) kıdem tazminatı ödendiği, ihbar tazminatı adı altında bir ödeme yapılmadığı, dönem ücretinin 1.183,00 SAR olduğunun belirlendiği, bu dönem çalışmasının kıdem tazminatı hesabından dışlandığı, 03.02.2003-31.05.2005 dönemindeki çalışmasına ilişkin olarak 31.05.2005 tarihli ibranamenin mevcut bulunduğu, söz konusu ibranamede davacıya 3.928,13 SAR kıdem tazminatı ödendiği, ihbar tazminatı adı altında ödeme yapılmadığı, dönem ücretinin 3.375,00 SAR olduğu görülmekle bu dönemin de kıdem tazminatı hesabından dışlandığı, 21.02.2008-21.08.2010 dönemi çalışması için tarihsiz ancak davacı imzasını havi "final settlement and release" başlıklı belgenin bulunduğu, belge içeriğinden davacıya 15.960,00 QAR (Katar Riyali) kıdem tazminatı, 4.562,49 QAR ihbar tazminatı ödemesi yapıldığı ve davacının bu dönem ücretinin 6.387,49 QAR olduğunun belirlendiği, kıdem tazminatı hesabında bahse konu dönemin de dikkate alınmadığı, davacının dışlanan dönemler hariç tutularak son ay giydirilmiş brüt ücret tutarı olan 6.856,86 QAR üzerinden yapılan kıdem tazminatı alacağı hesabında net 58.132,22 QAR kıdem tazminatı alacağı olduğunun tespit edildiği, 06.01.1992-22.05.1993 dönemi için davacının 1.289,47 SAR (QAR karşılığı 1.289,47 X 0,97 = 1.250,79 QAR), 03.02.2003-31.05.2005 çalışma dönemi için 5.132,00 SAR (QAR Karşılığı 5.132,00 X 0,97 = 4.978,04 QAR) ve 21.02.2008 - 21.08.2008 dönemi için 4.964,25 QAR ihbar tazminatına hak kazandığının hesaplandığı, diğer dönemler bakımından ücret tespit edilemediğinden hesaplama yapılamamış ise de bozma kararı öncesi verilen kararda davacı lehine 7.411,39 QAR ihbar tazminatına hükmedildiği ve kararın davacı tarafça temyize konu edilmediği, böylece davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmakla diğer dönemler yönünden yapılacak hesaplamanın sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle 17.05.2023 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2023 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 26.10.2023 tarihli ve 2023/16301 Esas, 2023/16191 Karar sayılı kararı ile; davada, davalı tarafça cevap dilekçesinde uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması ve ön inceleme duruşmasında taraflarca hukuk seçimi konusunda anlaşmaya varılmamış olunması nedeniyle somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının 24.09.1987-26.11.1991 tarihleri arası hizmetlerinin de davalı Şirketin yurt içi şantiyesinde geçtiği anlaşılmakla bu dönemin de yurt dışı hizmet hesabından dışlanması gerektiği, bozma öncesi hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda davacının son ücreti davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan "saatlik ücretin 19 Katar Riyali" (aylık 4.275 QAR) olduğu yönündeki beyanı doğrultusunda hesaplama yapıldığı ve kararın davacı tarafından temyiz edilmediği gözetilmeksizin bozma sonrası yapılan hesaplamada davacının son fesih tarihinde ücretinin 6.856,86 Katar Riyali karşılığı 2.925,82 TL olduğu değerlendirilerek kıdem tazminatı tavanı olan 2.517,00 TL üzerinden hesaplama yapılmasının davalı lehine meydana gelen usuli kazanılmış hakkın ihlaline sebebiyet verdiği, bozma sonrası hükme dayanak alınan 17.05.2023 tarihli raporda davacının yurt dışında geçen her bir çalışma dönemi bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak dosyada bulunan davacı tarafından imzaları inkar edilmeyen mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun yürürlük döneminde fesihten sonra olmak üzere Türkçe düzenlenmiş 21.08.2010 tarihli "ibraname-feragatname" başlıklı miktar içeren belge ile ekinde yer alan aynı tarihli yabancı dilde yazılmış ancak yanında Türkçe açıklaması bulunan "Final Settlement and Release" başlıklı belgeye itibar edilmesinin yerinde olduğu ancak yanında Türkçe açıklamaları olmayan 22.05.1993 tarihli ve 31.05.2005 tarihli "Final Settlement and Release" başlıklı belgelere değer verilerek bu dönemlerin tasfiye edildiğinin kabul edilmesinin yabancı dil bilgisi ispatlanamayan davacı asılın isticvabına ilişkin talimat duruşmasındaki belgelerde yer alan ödemeleri kabul etmediğine dair beyanı, ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığına ilişkin davalı tarafça delil sunulmaması ve bu hususa ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2020 tarihli ve 2017/22-3059 Esas, 2020/428 Karar sayılı kararı gözetildiğinde hatalı bulunduğu gerekçeleriyle yeniden bozma kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2024 tarihli ve 2024/4 Esas, 2024/307 Karar sayılı kararı ile; uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde; davacı asıl dinlenilmek ve yeni bilirkişiden rapor alınmak suretiyle 24.06.2024 tarihli rapor doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre ve ilk kararın davacı tarafça temyiz edilmemesi sebebiyle davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hakların dikkate alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1.Davacının yurt dışında geçen çalışma dönemleri bakımından ilgili ülke hukukunun uygulanması gerektiği hususunun dikkate alınmadığını,
2. Davacının çalışma dönemi bakımından dava dilekçesindeki talebinin aşılmış olduğunu,
3. Sunulan ibraname-feragatname belgeleri dikkate alındığında bakiye alacağın kalmadığı hususunun gözetilmediğini,
4. Davacının ücretinin ve sosyal yardımların tutarının hatalı belirlendiğini,
5. Davacının son ücretinin USD cinsinden olmadığını, hesaplamaların USD cinsinden yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, davacının dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ve alacakların hesaplanma yöntemi noktalarında toplanmaktadır.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.