Logo

9. Hukuk Dairesi2024/15116 E. 2025/481 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında çalıştığı sürelerdeki hizmet süresi, ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının olup olmadığı ve hesaplanma yöntemi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, bozmaya uygun bulunan ve hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmayan mahkeme kararının, karşı taraf lehine kazanılmış hakların korunması gözetilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/692 E., 2024/302 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenin yurt dışında bulunan şantiyelerinde kamp amir yardımcısı olarak çalıştığını, son net ücretinin saat başı 5,50 USD olmakla birlikte üç öğün yemek, barınma ve ısınma gibi gereksinimlerinin de işverence karşılandığını, sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedilerek Türkiye’ye gönderildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunarak, davacının aldığı son ücretin bordrolarda gösterilen ücret olduğunu, davacıya çalışma dönemleri sonunda gerekli ödemelerin yapıldığını, davacının alacaklarını aldığına dair ibraname ve feragatname belgeleri imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara 2. İş Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli ve 2018/256 Esas, 2020/223 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporu, iş sözleşmesi, dava dilekçesindeki talepler gözetilerek tüm dosya kapsamına göre davacının saat ücretinin net 5,50 USD ve ek menfaatler tutarının ise 150,00 USD olduğu, davalının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, dosyaya sunulan miktar içeren ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesindeki zorunlu unsurları taşımayan ibranamelerin makbuz niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/86 Esas, 2021/490 Karar sayılı kararıyla; davacının, davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde kamp amir yardımcısı olarak 14.04.2000-10.11.2011, 07.04.2013-31.08.2014 ve 09.11.2016-08.11.2017 tarihleri arasında aralıklı şekilde çalıştığı, çalışma süresi yönünden talep aşımının söz konusu olmadığı, yemek ve barınma bedelinin yurt dışı çalışmasına ilişkin emsal nitelikteki dosyalardaki tespitler de dikkate alınarak 150,00 USD olarak belirlenmesinde bir hatanın bulunmadığı, davacının kesintili çalışma dönemlerinin tasfiye edilmediği, çalışma süresi belirlenerek fesih tarihindeki kur üzerinden kıdem tazminatı tavanı da dikkate alınarak hesaplanan kıdem tazminatından ve hesaplanan ihbar tazminatından yapılan ödemeler mahsup edilerek alacak miktarının tespitinde ve %5 genel sağlık sigortası primi dikkate alınarak brüt alacak hesabında bir hatanın bulunmadığı gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 03.06.2021 tarihli ve 2021/5594 Esas, 2021/9895 Karar sayılı kararı ile; bilirkişi raporunun düzenlenmesinden sonra davalı tarafça 14.04.2000-10.10.2011 tarihleri arasında geçen çalışma dönemine ilişkin olarak "Final and Settlement and Release" başlıklı İngilizce yazılı belge ile ekinde davacıya 53.040,63 SAR (Suudi Arabistan Riyali) kıdem tazminatı ödendiğine, davacının ücretleri ile kıdem ve ihbar tazminatlarını alarak davalı tarafı ibra ettiğine dair ödeme ve ibraname belgeleri sunulmuş olmasına karşın borcu sona erdirme niteliğine haiz bulunan belgeler yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin eksik incelemeye dayalı ve isabetsiz bulunduğu, Mahkemece fotokopisi sunulan ödeme ve ibraname belgelerinin asılları getirtilerek ve davacı asılın diyecekleri sorulmak suretiyle geçerlilik denetimi yapılarak işçinin imzasını taşıyan, fesihten sonra düzenlenen ve savunma ile çelişmeyen, davaya konu hakların sayıldığı ibranamelere değer verilerek, salt miktar içermemesinin ibranameyi geçersiz kılmayacağı gözetilerek, miktar içeren ibranameler makbuz olarak değerlendirilerek; davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmek ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödendiğinin anlaşılması hâlinde önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmek, ödenmediğinin anlaşılması hâlinde ise, aralıklı çalışma süreleri birleştirilerek en son tazminata hak kazanacak şekilde gerçekleşen feshe göre son ücret üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi, bu yönde yeni bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2023 tarihli ve 2021/1181 Esas, 2023/519 Karar sayılı kararı ile; davacının iş sözleşmesinin 10.10.2011 tarihinde sona erdirildiği, aynı tarihte ibranamenin düzenlendiği, davacıya üzerinde miktarların yazılı olduğu belgelerin İngilizce hazırlanıp imzalatıldığı ancak ibraname ve feragatname belgelerinin Türkçe matbu hâlde hazırlandığı ve boşluk doldurma şeklinde imzalatıldığı, ibranamede miktara yer verilmediği, davacının; söz konusu belgeleri Ülkeden çıkış yapabilmek için imzaladığını, belgelerin okutulmadığını, kendisine de herhangi bir ödeme yapılmadığını ifade ettiği, buna göre davacıya imzalatılan 10.10.2011 tarihli ibranamenin geçersiz olduğu, davacıya ödeme yapıldığının ispat edilemediğinin anlaşıldığı, bu nedenle davacının 14.04.2000-10.10.2011 ve 09.11.2016-08.11.2017 tarihleri arasındaki toplam çalışma süresinin 12 yıl 5 ay 27 gün olduğu, 08.11.2017 olan son fesih tarihindeki giydirilmiş ücretin tavan ücretten yüksek olması nedeniyle tavan ücret üzerinden kıdem tazminatının hesaplandığı, ihbar tazminatı bakımından bozma sonrası her bir dönem yönünden ayrı ayrı hesaplama yapılmış ise de ilk kararın davacı tarafından temyiz edilmediği ve davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunun gözetildiği belirtilerek bozma öncesi olduğu gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 12.10.2023 tarihli ve 2023/16300 Esas, 2023/14382 Karar sayılı kararı ile; davada, davalı tarafça cevap dilekçesinde uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması ve ön inceleme duruşmasında taraflarca hukuk seçimi konusunda anlaşmaya varılmamış olunması nedeniyle somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, dosyada yer alan davacının isim ve imzasını taşıyan, içeriğinde el yazısı ile "grup amir yardımcısı olarak 14.04.2000-10.10.2011 tarihleri arasında çalıştığı, iş bitimi nedeniyle işten ayrıldığı ve kıdem ve ihbar tazminatlarının tamamını noksansız aldığına dair" ibare yazılı olan "İbraname Feragatname" başlıklı belge ile ekindeki davacı adına 53.040,63 SAR kıdem tazminatı tahakkuku bulunan 07.10.2011 tarihli işten ayrılma hesap pusulası ve "Final and Settlement and Release" başlıklı davacı imzasını içeren yabancı dilde düzenlenmiş "53.040,63 SAR ındemnty" açıklamalı belgelerin bulunduğu, "ibraname-feragatname" başlıklı belge ile ekinde yer alan miktar içeren belgelerin birlikte değerlendirilerek kıdem ve ihbar tazminatı açısından içerikte yazılı miktar yönünden makbuz hükmünde kabul edilmek suretiyle ödenenin mahsubuyla hüküm kurulması, ayrıca bozma sonrasında davalı tarafından dosyaya sunulan 17.10.2017 tarihli "ibraname-feragatname" başlıklı belge içeriğinde yazılı 1.155,00 USD ihbar tazminatı alacağının davacının banka hesabına ödendiği iddia edildiğinden, bu hususta davacı tarafın beyanı alınmak ve dosya içerisinde mevcut banka hesap dökümleri ile karşılaştırılarak değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle yeniden bozma kararı verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2024 tarihli ve 2023/692 Esas, 2024/302 Karar sayılı kararı ile; uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde; davacı asıl dinlenilerek bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle ve ilk kararın davacı tarafça temyiz edilmemesi sebebiyle davalı taraf lehine oluşan usulü kazanılmış hakların dikkate alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının yurt dışında geçen çalışma dönemleri bakımından ilgili ülke hukukunun uygulanması gerektiği hususunun dikkate alınmadığını,

2. Davacının çalışma dönemi bakımından dava dilekçesindeki talebinin aşılmış olduğunu,

3. Sunulan İbraname-feragatname belgeleri dikkate alındığında bakiye alacağın kalmadığı hususunun gözetilmediğini,

4. Davacının ücretinin ve sosyal yardımların tutarının hatalı belirlendiğini,

5. Davacının son ücretinin USD cinsinden olmadığını, hesaplamaların USD cinsinden yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, davacının dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ve alacakların hesaplanma yöntemi noktalarında toplanmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.