"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/73 E., 2024/262 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekilli tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışında bulunan şantiyelerinde 2013-2016 yılları arasında sıvacı kalfası olarak çalıştığını, ücretinin net 2.500,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücretli izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin işçisi olmadığını, davacının yurt dışı çalışmalarından kendilerinin sorumlu olamayacağını, yurt dışı çalışmalarında Türkiye mevzuatının uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli kararı ile; iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan ve bildirimsiz olarak feshedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 15.04.2021 tarihli kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Ankara Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 15.04.2021 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece, taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararı ile; uyuşmazlıkta Türk hukuku uygulanarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda dava konusu uyuşmazlıkta Rusya hukukuna göre değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken bozma gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde belirtilen mahkemeye başvurma sürelerinin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davalı tarafın uyuşmazlığa 5 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiğini savunması karşısında buna ilişkin usuli kazanılmış hakkın korunması gerektiğini,
2. Yargıtay içtihat değişikliğinin uygulanabilmesi için değişikliğin Yargıtay Dergisi'nde veya başka yolla yayınından sonra açılacak davalara uygulanması gerektiğini,
3. Uyuşmazlıkta Rusya hukukunda yer alan hak düşürücü süreye ilişkin hükmün uygulanmasının mümkün olmadığını, kaldı ki Rusya hukukunda zamanaşımı veya hak düşürücü süre kavramı bulunmadığını,
4. Uyuşmazlığın Türk hukuku hükümleri uygulanarak çözüme kavuşturulması gerektiğini,
5. Davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, arabuluculuk giderinin davalıya yükletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, zamanaşımı def’i, vekâlet ücreti ve yargılama giderine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2. ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.
Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297/2 hükmü uyarınca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.
3. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, bu ret sebebi ile davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta dava tarihinin 11.01.2019 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370/2 hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan "Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, " ibaresinin çıkartılması,
Hüküm fıkrasının beşinci bendinde yer alan "Davalı tarafından harcanan 1.298,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine "Davalı tarafından yapılan 1.298,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına," ibaresinin yazılması,
Hüküm fıkrasının altıncı bendinde yer alan "Davalı vekili için 111.645,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine "Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.