Logo

9. Hukuk Dairesi2024/1720 E. 2024/4102 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının kıdem tazminatı, asgari geçim indirimi, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram/genel tatil ücretleri alacaklarının bulunup bulunmadığı ve hesaplanması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya ait banka hesap hareketlerinin getirtilerek fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile asgari geçim indirimi alacakları yönünden ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, varsa yapılan ödemelerin mahsup edilmesi gerektiği, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2722 E., 2023/2911 K.

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/265 E., 2023/300 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde döner ustası olarak 01.01.1998 tarihinden iş sözleşmesinin haklı bir neden olmadan feshedildiği 20.02.2022 tarihine kadar çalıştığını, resmî ve dinî bayramlarda izin ve yıllık izin kullanmadan, hafta tatili kullanmaksızın, yevmiye usulü ile günlük 220,00 TL net ücretle, aylık net 6.600,00 TL ücretle çalıştığını, işçilik hak ve alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin bir süre haklarının ödenmesini beklediğini, ödenmemesi üzerine Antalya 22. Noterliğinin 06.03.2022 tarihli ve 4173 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile alacaklarının ödenmesini talep ettiğini ancak hak edişlerinin yine ödenmediğini, sözü edilen ihtarnamenin işçinin haklı feshi anlamına gelmediğini, aksine işçilik alacaklarının ödenmesi amacıyla ihtarname gönderildiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil, asgari geçim indirimi, hafta tatili ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesini davacının feshettiğini, bu yöndeki iradesini Antalya 22. Noterliğinin 06.03.2022 tarihli ihtarnamesi ile açıkladığını, davacının iddia ettiği fesih sebepleri gerçek olmadığı gibi iddiaları değerlendirildiğinde dahi feshin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi gereğince süresinde olmadığını, feshin usule aykırı olduğunu, davacıya ait ve bizzat davacının imzasının da yer aldığı ücret bordrolarında "diğer ücretler" adı altında fazla çalışma ve hafta tatili ücreti ödemeleri yapıldığını, bordrolar incelendiğinde asgari geçim indirimi ödemelerinin ücretlerine eklendiğinin görüleceğini, davacının fazla çalışma yapmadığını, hafta tatili ile yıllık ücretli izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hizmet döküm cetvelinde brüt ücretin 5.628,70 TL olarak bildirildiği, emsal ücret araştırma yazı cevapları, Tükiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacının son ücretinin brüt 6.104,88 TL olduğu, davacının davalıya gönderdiği Antalya 22. Noterliğinin 06.03.2022 tarihli ve 4173 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haftada 7 gün 24 saat çalıştığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, sürekli psikolojik tacize (mobbing) maruz kaldığını, son hafta işyeri sahibinin yakınları tarafından sinkaflı küfürlere maruz kaldığını, işyerinde çalışmasının olanaksız hâle geldiğini iddia ederek iş sözleşmesini feshettiğini bildirdiği, davacının davalı işyerinde üçüncü kişiler tarafından uğradığı haksız fiil niteliğindeki hakaret ve sataşmaya karşı işveren tarafından korunmadığı, işçinin onur ve haysiyetine yönelen, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı eyleme maruz kalması, kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiği, bunun yanında davacının, davalıya gönderdiği fesih bildiriminde fazla çalışma ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürdüğü, yargılama sonunda davacının ödenmeyen fazla çalışma ücretlerinin bulunduğunun da anlaşıldığı, işçinin haklı feshi nedeniyle kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının iş sözleşmesini kendisi feshettiği için ihbar tazminatına hak kazanamadığı, davacının 22 tam yıllık hizmet süresine karşılık 458 gün yıllık ücretli izin hakkının bulunduğu, yıllık izinlerin kullandırıldığına veya ücretlerinin ödendiğine dair dosya kapsamında işverence sunulmuş yazılı delil bulunmadığı, ödenmeyen asgari geçim indirimi alacaklarının bulunduğu, bordroların bir kısmında davacının imzasının ve fazla çalışma ücreti tahakkukunun bulunduğu, davacının ücreti ihtilaflı olduğundan fark ücret bakımından hesaplama yapıldığı, davacının başka Mahkemede verdiği beyan ile dava dilekçesindeki iddiasının tutarlı olduğu ve davacı tanıklarının bu iddia ve beyanları doğruladığı, davacının davalı işyerine keşide ettiği ihtarnamede günlük çalışmasının 11 saat olduğunu bildirdiği, bu nedenle davacının günlük 11 saat çalışmasından 1 saat ara dinlenmenin mahsubu ile haftalık 62,5 saat çalıştığı ve 17,5 saat fazla çalışmasının bulunduğu, davacı tanıklarının davacı ile menfaat birliği içinde olması nedeniyle hafta tatili alacağında beyanlarının dikkate alınmadığı ve davalı tanıklarının davacının haftanın 6 günü çalıştığını beyan etmeleri nedeniyle hafta tatili alacağının reddi gerektiği, davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının dosya kapsamı ile sabit olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; iş sözleşmesinin işveren ve/veya vekili konumundaki yakını (işyerinde çalışanlara emir ve talimat verebilen) tarafından eylemli feshedilmesine rağmen ihbar tazminatı taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, davacı tanıklarının işverene karşı davalarının olmasının tek başına ret gerekçesi olamayacağını, davalı tanıklarının diğer Mahkemelerde verdikleri ifadelerinde davalı işyerinde 7 gün çalışıldığını beyan ettiklerini, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmeksizin hafta tatil ücreti alacağının reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının fesih ihbarnamesinde belirtilen fesih sebepleri ile bağlı olduğunu, bu sebeple fesih taleplerini kanunun öngördüğü sürelerde kullanması ve bu fesih sebebini ispat etmesi gerektiğini, dava dilekçesinde yer alan fesih sebepleri ile fesih ihtarı uyuşmadığı gibi fesih ihtarına konu olgular ile fesih ihtarı arasında geçen süre de hak düşürücü süreden sonra yapıldığını, davacı tanıklarının davacı ile akraba olup menfaat birliği içinde olduklarını ve birbirlerine tanıklık ettiklerini, bu kişilerin tanıklığına itibar edilemeyeceğini, işçinin özlük dosyası ve banka hesap hareketleri ve tarafsız tanık beyanları ile çelişir şekilde verilen beyanların doğru kabul edildiğini, raporun da bu şekilde hesaplandığını, rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığını, yıllık ücretli izne ilişkin itirazlarının da hayatın olağan akışına ve kanuna aykırı şekilde dikkate almadığını, zamanaşımı iddialarının yıllık izin ücretinde değerlendirilmediğini, kimsenin hiç izin kullanmadan her yıl ayın 30 günü 12 saat çalışmayı devam ettiremeyeceğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesini geniş anlamda ücrete dâhil olan ücretlerinin ödenmemesi ve işverenin torununun haksız eylemi sebebiyle haklı olarak feshettiği, kıdem tazminatı isteme hakkının bulunduğu, fesih için öngörülen hak düşürücü sürenin geçmediği, iş sözleşmesi davacı tarafından sonlandırıldığından ihbar tazminatı hakkının olmadığı, davacı tarafın davalı tarafça feshe zorlandığı, davalının torununun işveren vekili olduğu, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği iddialarını ispatlayamadığı, hesaplamaya esas ücretin davacının yaptığı iş, tanık beyanları ve TÜİK verisine göre belirlendiği, davacının yıllık izinlerini kullandığının davalı tarafça usulüne uygun ispat edilemediği, yıllık ücretli izin alacağının zamanaşımına uğramadığı, Antalya 4. İş Mahkemesinin 2022/142 Esas, Antalya 8. İş Mahkemesinin 2022/160 Esas sayılı dosyasındaki tanık ifadeleri delil olarak gösterildiğinden inceleme aşamasında UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda inceleme onayı alınarak bu dosyalar incelendiğinde, davacının hafta tatili kullanmadan çalıştığını söyleyen davacı tanıklarının işverene karşı davaları bulunmaktaysa da davalı tanıkları diğer dosyalarda işyerinde hafta tatili kullanılmadığını söylediklerinden, hafta tatili ücret alacağının kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, yine o dosyalardaki tanık ifadeleri de gözetildiğinde davacının dinî bayramlarda 2 gün izin kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği, bordrodaki ödemelerin dikkate alındığı, tüm tanık beyanlarıyla davacının fazla çalışma yaparak çalıştığının ispatlandığı, hesaplanan ücret alacaklarının ödendiğinin davalı tarafça ispat edilemediği gerekçeleriyle taraf vekillerinin başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının kıdem tazminatı, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bulunup bulunmadığı ile hesabına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun'un 24, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri, ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2 nci maddesi atfıyla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32 nci maddesi.

4. Dairemizin 22.09.2020 tarihli ve 2016/23031 Esas, 2020/8789 Karar sayılı kararında Dairenin asgari geçim indirimi ile ilgili yerleşik hâle görüşü şu şekilde belirtilmiştir:

"...

Asgari geçim indirimi bireyin ya da ailesinin asgari düzeyde geçimi için zorunlu olan ve belirli esaslara göre tespit edilen kısmın toplam gelirden indirilerek vergi dışı bırakılması uygulamasıdır. Bu uygulama 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 32.maddesinin 28/03/2007 tarihinde 5615 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmesi neticesinde yürürlüğe girmiştir. Asgari Geçim İndirimi vergi mükellefi ile devlet arasında vergi hukukunu ilgilendiren ilişkiden kaynaklanmakta olup, ücretin içindeki bir kısmın vergi kapsamı dışına çıkartılmasından ibarettir.

..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

4. Aynı ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.

5. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.

6. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenmesi durumunda davalıya karşı davası olan tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başkaca delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.

7. Somut olayda davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden; taraflar arasında ücret konusunda ihtilaf bulunması nedeniyle imza ve tahakkuk bulunan bordrolardaki miktarlar mahsup edilmiş; ancak imzasız bordrolarda bulunan tahakkuklar, banka kayıtları dosyada bulunmadığından ve ödeme yapılıp yapılmadığı bilinmediğinden mahsup edilmemiştir.

8. Asgari geçim indirimi alacağı yönünden ise davacının dosya içerisinde bulunan imzalı son ücret bordrosunun 2018 yılı Eylül dönemine ait olduğu, davacının bu aya kadar asgari geçim indirim alacaklarını aldığı; ancak sonraki dönem için asgari geçim indirimi alacağının bulunduğu kabul edilmiştir.

9. Davalı taraf; banka kayıtlarına delil olarak dayandığı gibi bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde "İşçilerin bu kapsamda günlük aldıkları ücret maaş avansıdır. İşçiler tüm ücretlerini ay sonunda bankadan almaktadırlar ancak istemeleri halinde işveren tarafından istedikleri miktarda avans da verilmektedir." şeklinde beyanda bulunmuştur.

10. Şu hâlde davacıya ait banka hesap hareketleri celp edilerek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve asgari geçim indirimi alacakları yönünden davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, var ise yapılan ödemeler mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.