Logo

9. Hukuk Dairesi2024/1958 E. 2024/10743 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin yurt dışı şantiyelerinde çalıştığı dönemlere ilişkin kıdem, ihbar ve yıllık izin ücretleri ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalı işverenden tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde alacaklarını TL olarak talep etmesine rağmen ıslah ile döviz cinsinden talepte bulunmasının mümkün olmadığı, davalı tarafından sunulan yabancı dildeki ödeme belgelerine ilişkin davacının isticvabının alınması gerektiği, davacının istifasına rağmen ihbar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu ve yabancı para cinsinden alacaklara uygulanacak faiz oranının hatalı belirlendiği gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3700 E., 2023/3945 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 43. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/209 E., 2023/289 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverene bağlı yurt dışı şantiyelerinde 1993-2016 yılları arasında çalıştığını, davacının son net ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, ayrıca davalı işveren tarafından 3 öğün yemek ile konaklama ihtiyaçlarının karşılandığını, iş sözleşmesinin iş bitimi gerekçesiyle feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tamamen farklı yabancı ülkede kurulu tamamı yabancı sermayeli olan ... Ltd. isimli Arabistan Şirketinde çalıştığını, davalı işverenle davacının çalıştığı yabancı Şirketle yapılan yazışmalardan ... Ltd. Şirketlerinde çalışmasının bulunduğunu, tüm alacaklarını eksiksiz olarak aldığını, davalı işverenin davacının gerçek işvereni olmadığından dolayı husumetten itiraz ettiklerini, davacının çalışma dönemlerinin sona ermesinden sonra tüm hak ettiği alacakların eksiksiz olarak ödenediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 25.11.1993-03.08.1994 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden hak etmiş olduğu ihbar tazminatının tam ödenmesi sebebiyle bu dönemin tasfiye edilmesi gerektiği, 25.08.1994-01.03.1995 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden ihbar tazminatının eksik ödendiği bu sebeple bu dönemin tasfiye edilmediği, ödenen miktarın mahsubunun gerektiği, 01.04.1995-23.12.1996 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden davacıya ödeme yapıldığına dair delil bulunmadığı, 22.04.1997-31.01.2001 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden davacıdan ibraname alındığı ve alacakların tam olarak ödendiği bu nedenle ilgili dönemin tasfiye edildiğinin kabulünün gerektiği, 28.03.2001-21.08.2003 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden sunulan işten ayrılma-ibranme başlıklı evraka göre eksik ödeme yapıldığı, bu dönemin tasfiye edilmediği ödenen miktarın mahsubunun gerektiği, 22.09.2003-10.10.2011 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden de bu dönemin tasfiye edilmediği ödenen miktarın mahsubunun gerektiği, 01.11.2012-21.03.2014 tarihleri arasındaki dönem yönünden ibraname sunulduğu, davacının hak ettiği alacakların bankadan ödendiği bu sebeple dönemin tasfiye edildiğinin kabulünün gerektiği, 12.01.2015-30.05.2016 tarihleri arasındaki dönem yönünden davacının kıdem tazminatının ödendiği ancak ihbar tazminatının ödenmediği bu sebeple yapılan ödemelerin mahsubunun gerektiği belirtilerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili, birinci dönem çalışması yönünden ödeme yapıldığına ilişkin belge sunulmadığı, ikinci çalışma dönemi yönünden ilk çalışma döneminin de birleştilerek hesaplama yapılması gerektiği, iki dönem arasında çok kısa süre bulunduğu, dördüncü dönem yönünden ödeme yapıldığını gösteren belge sunulmadığı, ibranamede miktar yer almadığı, ibranamenin geçerliliğinin bulunmadığı, beşinci çalışma dönemi yönünden belgenin yabancı dilde olduğu, ödeme yapılmadığı, altıncı çalışma dönemi yönünden de aynı hususların geçerli olduğu, yedinci çalışma dönemi yönünden ibranamenin bir ay süre dolmadan düzenlendiği, ödemelerin ise alacakları karşılamadığı, giydirilmiş brüt ücretin hatalı hesaplandığı gerekçeleri ile kararın bozulması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; yabancı ülke hukuku uygulanması gerektiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı hakkının bulunmadığını, tüm dönemlerin alacaklar ödenerek tasfiye edildiğini, yıllık izin alacağının bulunmadığını, sosyal yardımın fahiş hesaplandığını, tasfiye edilen dönemler nedeniyle zamanaşımı olduğu, davacının dava dilekçesinde alacaklarını Türk lirası olarak istediğini, faizin hatalı belirlendiğini, ulusal ... ve genel tatil ücretinin hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta iş sözleşmesinin sona erme şekilleri ve dosya kapsamı dikkate alındığında bir kısım dönemlerin tasfiye edildiğinin kabulünde hata bulunmadığı, ulusal ... ve genel tatil ücretinin tanık beyanlarına uygun hesaplandığı, ıslah ve talep artırım dilekçesinde döviz talep ettiğinden döviz olarak hüküm altına alınmasında hata bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek kararın bozulması istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uygulanacak hukuk, yabancı dilde düzenlenen ödeme belgeleri ile ibranameye değer verilip verilmeyeceği, çalışma dönemlerinin tasfiye edilip edilmediği, alacakların döviz cinsinden hüküm altına alınıp alınmayacağı, son çalışma dönemi yönünden davacıya ihbar tazminatının ödenmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 25 ve 32 nci maddeleri.

3. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 vd. maddeleri, "Ülke parası ile" ödemeye ilişkin 99 maddesi ile 420 nci maddesi.

5. 6100 sayılı Kanun'un isticvaba ilişkin 169 ila 175 inci maddeleri.

6. Dairemizin 10.05.2022 tarihli ve 2022/2536 Esas, 2022/5718 Karar sayılı ilâmında kıdem tazminatının yabancı para cinsinden hüküm altına alınıp alınamayacağına yönelik Daire ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...

1.Kıdem tazminatının hesaplanmasında kıdem tazminatı tavanının dikkate alınması (mülga) 1475 sayılı Kanun gereği zorunludur. Kıdem tazminatı tavanı kamu düzenini ilgilendirmekte ise de, kıdem tazminatının Türk lirasıyla ödenmesi gerektiği yönünde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

2.O halde yabancı para üzerinden ücret alan işçiler yönünden talep olması halinde kıdem tazminatının yabancı para cinsinden hesaplanmasına yasal bir engel yoktur.

..."

7. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.05.2022 tarihli ve 2022/5965 Esas, 2022/6714 Karar sayılı ilâmında tercih hakkının kullanımı sonrası ıslah dilekçesi ile tercih hakkından dönülmesinin mümkün olup olmadığına yönelik Daire ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...

2. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir.

3.Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesiyle davada tercih hakkını kullanmış ve borcun TL üzerinden ödenmesini istemiştir. Ancak davacı 01.07.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini toplamda 38.030,00 USD olarak arttırmış; böylece alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesince davacı tarafın, dava dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı ve borcun TL üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken alacağın yabancı para cinsinden davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun gözardı edilmesi hatalı bulunmuştur. Davalının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüştür.

..."

8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.02.2015 tarihli ve 2013/32790 Esas, 2015/4111 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:

"...

Somut olayda, davacının davalı işverene ait iş yerlerinde aralıklarla çalıştığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Davalı vekilince dosyaya yabancı dilde hazırlanmış ibranameler, yine yabancı dilde hazırlanmış imzalı makbuzlar sunulmuş, ibranamelerin üzerinde yazılı miktarda kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin ödendiği savunulmuştur. Mahkemece, ibranamelerin yabancı dilde hazırlanmış olması sebebiyle davacı işçi tarafından içeriğinin anlaşılmasının mümkün olmadığından bahisle, anılan ibranameler nazara alınmamıştır. Söz konusu belgeler, yabancı dilde hazırlanmış olmakla birlikte, belge içeriklerinde rakamlar yer almaktadır. Mahkemece, davacı asıl isticvap olunmaksızın sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, yargılama aşamasında sunulan belgelerle ilgili davacı asıl 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 169. ve devamı maddeleri uyarınca isticvap olunmalı ve mahkemece geçerlilik denetimi yapılmalıdır. İşçinin imzasını taşımayan belgelere değer verilmemelidir..."

9. İşçinin imzasını içeren yabancı dilde düzenlenen belgelere ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2020 tarihli ve 2017/22-3059 Esas, 2020/428 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şu şekildedir:

"....

28. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı işçinin imzasını taşıyan, yabancı dilde hazırlanmış “final settlement and release” başlıklı ibranameler ve bir kısım yine yabancı dilde hazırlanmış makbuzlara itibar edilerek, belgelerde yazılı ödeme tutarları, kıdem tazminatı alacağından mahsup edilmiştir.

29. Ancak yabancı dil bilgisi ispatlanamayan davacı işçi tarafından, yabancı dilde düzenlenmiş belgelerin anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün değildir.

30. Davacı asil de duruşmada alınan beyanında, uyuşmazlığa konu belgelerdeki ödemeleri kabul etmemiştir.

31. Öte yandan söz konusu belgelerdeki ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı hususu da davalı tarafça ispatlanamamıştır.

32. Sonuç olarak bahsi geçen yabancı dilde hazırlanmış belgelere itibar edilmemesi gerekirken aksi yönde kabul ile sonuca gidilmesi hatalı olup, direnme kararının bozulması gerekmektedir.

..."

10. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.

11. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4/a maddesi.

3. Değerlendirme

1. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda, uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesiyle tercih hakkını kullanmış ve borcun TL üzerinden ödenmesini istemiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Kararın İlgili hukuk bölümünün (7) numaralı paragrafında yer verilen yargı kararları da dikkate alındığında davacı tarafın, dava dilekçesiyle borcun hangi para birimi üzerinden ödeneceği konusunda tercih hakkını kullandığı ve borcun TL üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulmalıdır.

3. Somut olayda, davacının davalı işverene ait işyerlerinde aralıklarla çalıştığı dosya kapsamı itibarıyla sabittir. Davalı vekilince dosyaya 28.03.2001-21.08.2003 ve 22.09.2003-10.10.2011 tarihleri arasındaki dönemler için yabancı dilde hazırlanmış ödeme belgeleri sunulmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yabancı dilde hazırlanmış bu belgelere değer verilerek ödendiği kabul edilen miktarlar mahsup edilerek hesaplama yapılmıştır. Kararın İlgili hukuk bölümünün (8) ve (9) numaralı paragraflarında yer verilen yargı kararları da dikkate alındığında davacı asıl isticvap olunmaksızın sonuca gidilmesi hatalı bulunmuştur. Açıklanan sebeple yargılama aşamasında sunulan bu belgelerle ilgili olarak davacı asıl, 6100 sayılı Kanun'un 169 ve devamı maddeleri uyarınca isticvap olunmalı ve bundan sonra tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.

4. 12.01.2015-30.05.2016 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu dönem yönünden kıdem tazminatının ödendiği ancak ihbar tazminatının ödenmediği kabulü ile hesaplamalar yapılmıştır. Dosyada bulunan davacının el yazısı ile yazılmış 24.05.2016 tarihli istifa dilekçesinde davacı güvenlik ve ailevi nedenler nedeniyle istifa ettiğini 30.05.2016 tarihi itibarıyla işyerinden ayrılmak istediğini belirtmiştir. Davalı ise cevap dilekçesinde bu dönem yönünden sözleşmeyi sona erdirme talebinin davacıdan geldiğini ve işveren tarafından bu isteğin kabul edilmesi üzerine anlaşma bedeli olarak 6.473,04 USD'nin davacıya banka hesabından ödendiğini belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu dönem yönünden davacıya ihbar tazminatı ödenmediği kabulü ile hesaplamalar yapılmış ise de; somut uyuşmazlıkta davacı tarafından istifa dilekçesine yönelik olarak iradesinin fesada uğratıldığı iddia ve ispat olunmamıştır. Bu hâlde bu çalışma dönemi yönünden ihbar tazminatının da ödenmesi gerektiği kabulü ile yapılan hesaplama hatalıdır.

5. Diğer yandan, yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Somut olayda döviz cinsinden hüküm altına alınan alacaklara Devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanması gerekirken bu husus gözetilmeksizin karar verilmesi 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.