Logo

9. Hukuk Dairesi2024/2074 E. 2024/7036 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, çalıştığı şirketin hâkim ortağı olduğu iddia edilen davalı şirketten, işçilik alacaklarını talep edebilmesi için aralarında organik bağ bulunduğunun kabul edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından, davalı şirket ile çalıştığı şirket arasında organik bağ bulunduğuna dair yeterli ve kesin delil sunulamadığı, sadece ortaklarının aynı kişiler olması ve aynı sektörde faaliyet göstermelerinin organik bağın varlığı için yeterli olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davalı şirket hakkında husumet yokluğundan davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3575 E., 2023/4471 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi

SAYISI : 2018/355 E., 2021/510 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 01.03.2008-25.07.2016 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde, aralarında fiilî ve organik bağ bulunan dava dışı alt işveren ... Şirketine bağlı olarak çalıştığını, kalıpçı olarak görev yaptığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, aylık ücretinin net 1.900,00 USD olduğunu, barınma ve yemek giderlerinin de işverence karşılandığını, çalışma süresince fazla çalışma yapmasına, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen karşılığı ücretlerinin ödenmediğini, davacıya yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Gayrimenkul Yat. İnş. Turz. İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. (... Gayrimenkul Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının işvereninin dava dışı ... adlı şirket olduğunu, davacı ile davalı Şirket arasında iş ilişkisinin mevcut olmadığını, bu nedenle davacıya herhangi bir ücret ödemesi yapılmadığını, davalı Şirketin yurt dışında herhangi bir faaliyette bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. Mahkemenin 31.05.2018 tarihli kararı ile; fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden davanın tefrikine, tefrik edilen davanın ayrı bir esasa kaydı ile somut dosya esası üzerinden yargılamanın yürütülmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı yanında iş sözleşmesi ile en son taleple bağlı kalınarak aylık 1.900,00 USD ücretle çalıştığı, dosyaya sunulan puantaj kaydı, işe giriş çıkış çizelgesi veya benzeri işyeri kaydı bulunmadığından, dinlenen tanık beyanlarına göre ispatlanan fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacaklarının denetime elverişli bilirkişi raporu ile hesaplanan tutarlara takdiri indirim uygulanması suretiyle hüküm altına alındığı, söz konusu alacaklara ilişkin olarak belirsiz alacak davası olarak açılan davada dava tarihinden itibaren faiz uygulandığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili Şirketin talep konusu yapılan alacaklardan dolayı sorumluluğu bulunmadığını, davacının müvekkili nezdinde çalışmadığını, organik bağ iddiası gerçeği yansıtmadığından davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, hizmet süresi ve ücretin hatalı tespit edildiğini, tanık beyanlarına davacıyla birlikte çalıştıkları süreyle sınırlı değer verilebileceğini, hesaplamaların hatalı yapıldığını, hakkaniyet indiriminin düşük belirlendiğini, faiz başlangıcının hatalı olduğunu ve vekâlet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay ve Daire uygulamasına göre, yurt dışında kurulan inşaat firmasının hâkim ortağı Türk firması ise yurt dışında bu işyerinde çalıştırılan işçilerin hâkim ortağa karşı dava açmalarının mümkün olduğu, somut olayda davacı tarafından davalı Şirketin, davacının yurt dışında çalıştığı dava dışı ... Şirketinin hâkim ortağı olduğunun iddia ve ispat edilmediği, organik bağ iddiasında tek delil olarak davalı Şirketin ve dava dışı ... Şirketinin bir ortağının/temsilcisinin aynı kişi olmasına dayanıldığı, bu açıklanan gerekçeyle davalı ile dava dışı ... Şirketi arasındaki ilişkinin davalının sorumluluğu yönünden ispat edilemediği, bu durumda davalı ... Gayrimenkul Şirketi hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın taraf sıfatı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvurusunda; davalı Şirket ile davacının Rusya'da çalıştığı dava dışı ... Limited Şirketi arasında organik bağ bulunduğunu, her iki Şirketin ortaklık yapılarının ve Türkiye'de bulunan adreslerinin aynı olduğunu, aynı işkolunda faaliyet gösterdiklerini, logolarının dahi aynı olduğunu, gerek İlk Derece Mahkemesi gerek Bölge Adliye Mahkemelerince verilen emsal karalarda organik bağ kabulüyle hüküm verildiğini, sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü yükümlülükler ile borçlardan ve sorumluluklardan kurtulmak için tüzel kişiliğin bir araç olarak kötüye kullanılarak hukuk normlarının amaçları dışında kullanıldığını, davalının tüzel kişilik perdesinin arkasına sığındığını, organik bağın, asıl borçlu Şirket ile birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve bağa sahip olan şirketin de sorumlu olmasını sağlayan hukuki bir yol olduğunu ve bu surette borçlunun alacaklarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların hileli, muvazaalı işlemlerin borçlunun alacaklısına karşı hükümsüz hâle gelmesi yaptırımı ile karşılaştığını ile sürerek Bölge adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının dava dışı ... Şirketi nezdinde geçen çalışmalarından, davalı ... Gayrimenkul Şirketinin sorumlu tutulup tutulamayacağı ve buna göre somut davada davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı ilâmında organik bağ kavramı şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.

Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20).

Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.

..."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.