Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6809 E. 2024/8202 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının çalıştığı süre, ücreti ve bu ücret üzerinden hesaplanan işçilik alacaklarının miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, bozma kararına uygun olarak davacının ücretini banka kayıtları ve bilirkişi raporuna dayalı olarak hesaplayıp, talep edilen işçilik alacaklarını hükme bağlamasının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/149 E., 2023/372 K.

KARAR : Asıl davanın kabulü ile birleşen davanın kısmen kabulü

MAHKEMESİ : Ankara 30. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/71 E., 2019/437 K.

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulü ile birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 07.05.2002 tarihinde işe girdiğini, daha sonra işveren tarafından 14.04.2003 tarihinde işten çıkarıldığını, müvekkilinin 26.03.2006 tarihinde tekrar sondör sıfatıyla işe başladığını ve iş sözleşmesinin fazla çalışma alacaklarının ödenmemesi, hafta tatili ve yıllık izin haklarının kullandırılmaması nedeniyle müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiği 30.03.2010 tarihine kadar çalıştığını ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık ücretli izin alacakları talebinde bulunmuş, ıslah ile talebini arttırmıştır.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; Ankara 3. İş Mahkemesinin 2012/597 Esas sayılı dosyasında işçilik alacaklarına ilişkin davada 20.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda kıdem tazminatına ilişkin hesaplama yapılmadığını, diğer alacak kalemlerinin ise müvekkilinin gerçek ücreti üzerinden hesaplanmadığını, ancak hak kaybına uğramamak adına taraflarınca dava dilekçesi ile talep edilen tutarların ıslah edildiğini, bu arada itirazlar üzerine dosyanın ek rapor alınması için bilirkişiye tevdi edildiğini, 13.07.2015 tarihli bilirkişi ek raporunda kıdem tazminatı ile diğer alacak kalemlerinin hesaplandığını, taraflarınca davalı aleyhine Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2015/17897 Esas sayılı dosyası ile ilâmsız takip başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek takibe itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini ve %20' den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; hizmet alımı yolu ile petrol arama işlerinde ve İdare tarafından temin edilen malzeme ve makine yapım işlerinde çalıştırılmak üzere ihale yolu ile dönem dönem değişik firmalara iş verildiğini Süleyman ... ve Hazar firmalarının da bu tarz firmalar olduğunu belirterek husumet nedeni ile davanın reddi gerektiğini, asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığını, diğer firmalardan alınan belgelere göre davacının istifa ettiğini, ibraname verdiğini, zamanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 2012/597 Esas, 2015/1142 Karar sayılı kararı ile; davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil çalışması yaptığının tanık beyanlarıyla tespit edildiği, yapılan bu çalışmaların karşılığı ücretlerin ise ödendiğinin davalı işveren tarafından ispatlanamadığı, buna göre davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin ve kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 02.04.2019 tarihli ve 2016/6312 Esas, 2019/7373 Karar sayılı ilâmı ile; davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, dava dilekçesinde davacının 07.05.2002-14.04.2003 ile 26.03.2006-30.03.2010 tarihleri arasında sondör olarak çalıştığının iddia edildiği, Mahkemece davacının davalı işverene ait işyerinde 01.04.2006-15.01.2012 tarihleri arasında 5 yıl 9 ay 14 gün çalıştığı kabul edilerek buna göre hesaplanan alacak miktarlarının kabulü yönünde hüküm kurulduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece davacının talebi aşılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu, Mahkemece davacıya asgari ücrete ilaveten harcırah veya saha primi adı altında ödemeler yapıldığı, bu ödemelerin toplamının davacının aylık çıplak ücretini oluşturduğu kabul edilerek aylık ücret miktarının belirlendiği, Mahkemece harcırah olarak yapılan ödemelerin gerçek manada harcırah olmayıp davacının fiilen çalıştığı günler için ayrıca ödenen bir ücret olduğu böylece davacının ücretinin bir kısmını oluşturduğu kabul edilerek sonuca gidilmesinin yerinde olduğu; ancak dosya kapsamından davacıya fiilen yapılan ücret ve harcırah ödemelerini gösteren banka kayıtlarının celbedildiğinin tespit edildiği, buna göre banka kayıtları yerine dosyada mevcut listelerde yazılı harcırah tutarı asgari ücrete ilave edilmek suretiyle sonuca gidilmesinin yerinde olmadığı, bu itibarla, celbedilen banka kayıtlarına göre davacıya “ücret” veya “harcırah” gibi isimler altında fiilen ödenen tutarların toplamı tespit edilmek suretiyle davacının ücretinin belirlenmesi ve buna göre davacıya fiilen ödenen aylık ücrete ulaşılması gerektiği, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu, diğer yandan Mahkemece davacıya hangi alacak kaleminden ne miktarda talepte bulunduğunu açıklaması ve talebini somutlaştırması konusunda süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, ıslah dilekçesindeki taleplerin Mahkemece resen ayrıştırılması suretiyle sonuca gidilmesinin de bir başka hatalı yön olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda eksik banka kayıtları da getirtilerek bilirkişiden ek rapor alındığı, denetime elverişli 08.03.2023 tarihli bilirkişi ek raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, 08.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen tutarlar nazara alınarak asıl dosyada hükmedilen alacak tutarları mahsup edilmek sureti ile bakiye tutarlar yönünden birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; müvekkilinin ihale makamı olduğunu, taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, ücretin hatalı tespit edildiğini, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet süresinin tespitinde talebin aşılıp aşılmadığı ve davacının ücretinin tespiti hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.