Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7296 E. 2024/11804 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, çalıştığı alt işveren şirket ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, buna bağlı olarak davacının Karayolları işçisi sayılıp sayılmayacağı ve toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile alt işveren arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından ileri sürülen muvazaa iddialarının kanıtlanamadığı, davacının fazla mesai ve ulusal bayram/genel tatil ücretlerine ilişkin taleplerinin ise yerinde olduğu değerlendirilerek, davacının temyiz başvurusunun reddine, davalı vekilinin temyiz başvurusunun ise miktardan reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2892 E., 2024/405 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kesinlikten reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 6. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/150 E., 2023/403 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 23. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 10.12.2020 tarihli ve 2020/411 Esas, 2020/2182 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) üncü alt bendi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararından sonra İstanbul 23. İş Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli ve 2021/81 Esas, 2021/685 Karar sayılı kararı ile açılan davada yetkili mahkemenin Kocaeli İş Mahkemeleri olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un 114 ve 115 inci maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Yetkisizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi ve davacı vekilinin gönderme talebi üzerine yetkili İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda 09.03.2022 tarihli ve 2021/514 Esas, 2022/85 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 20.10.2022 tarihli ve 2022/1323 Esas, 2022/1994 Karar sayılı kararı ile davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra İlk Derece Mahkemesinin 20.09.2023 tarihli ve 2022/150 Esas, 2023/403 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine, davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Somut uyuşmazlıkta davada kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 6.903,04 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Karayolları Genel Müdürlüğünün İstanbul’daki 1. Bölge Müdürlüğüne bağlı 14. Şube şefliğinde yüklenici Şirket nezdinde yol bakım onarım işçisi olarak çalışmaya başladığını, davacının Yol-İş Sendikasına üye olduğunu, davalı ile dava dışı yüklenici Şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin ilk işe girdiği tarihten itibaren davalının işçisi olduğu saptanarak kadroya alınmasıyla, sendikalı olduğu tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fark ücret alacağı, sendikalı olmadığı dönemler bakımından aynı durumdaki kadrolu işçi ile aldığı ücret arasındaki fark ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ihale ve sözleşmeler kapsamında işyerinde ihaleyi kazanan farklı alt işveren şirketler nezdinde sigortalı olarak çalıştığı, davalı İdarenin kanunun verdiği yetkiyle asıl işlerini ihaleyle alt işverenlere yaptırabileceği, muvazaalı ilişkinin bulunmadığı, tanık beyanlarına göre davacının Kasım-Ocak ayları arasındaki dönemde haftalık 7,5 saat fazla çalışma yaptığı, Şubat-Ekim ayları arasındaki dönemde haftada 4 saat fazla çalışma yaptığı, dinî bayramlarda iki gün, diğer ulusal ... ve genel tatil günlerinin ise yarısında çalışıldığının kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının Karayolları Genel Müdürlüğünün asıl işini yaptığını, muvazaaya ilişkin ölçütlerin somut olayda mevcut olduğunu, müvekkili durumundaki binlerce işçinin Karayollarının asıl işçisi olduğunu, davacının davasının yasal düzenlemelerden önce 2016 yılında açıldığını, bu nedenle bu düzenlemelerin davacı bakımından sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacağının reddedilen bölümü bakımından kararın hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; müvekkili İdarenin ihale makamı olduğunu, husumet itirazlarının bulunduğunu, alacaklardan sorumluluğunun bulunmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının talep döneminde, Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü 14. Şube şefliği devlet ve il yollarında her türlü rutin yol bakımı ve onarımını (karla ve buzla mücadele, yol bakım,yapım ve onarımı) konu alan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştığı, bu işin yürürlükte olan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'un (6001 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (g) bendi uyarınca alt işverene verilebilecek işlerden olduğu, davacı tarafından genel muvazaa kriterleri ile başkaca muvazaa dayanaklarına dair somut bir iddia ve ispat bulunmadığı, davalı ile dava dışı Şirketler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının muvazaaya bağlı olmayan fazla çalışma ile ulusal ... genel tatil alacaklarına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak her ne kadar mahkemece muvazaa kabul edilmemesine rağmen işçinin kendi ücreti yerine emsal işçi ücretine göre davacının temel ücretinin belirlenerek fazla çalışma ile ulusal ... ve genel tatil alacaklarının hesaplandığı 27.02.2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda bu alacak miktarlarının belirlenmesi hatalı olsa da bu şekilde hesaplama yapılmasının davacı lehine bir sonuç doğurduğu, davacının ulusal ... ve genel tatil alacağının eksik hesaplandığı yönündeki itirazının yersiz olduğu, davalı vekilinin ise belirtilen alacakların hesaplanmasına ve miktarlarına yönelik açık bir istinaf talebi olmadığından hükmedilen bu alacak miktarları itibarıyla davalı yönünden kurulan hükmün İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarıyla istinaf sınırının altında kaldığından bu hususun kaldırma nedeni yapılmayarak sadece belirtilmekle yetinildiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun ise kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının Karayolları Genel Müdürlüğünün asıl işini yaptığını, muvazaaya ilişkin ölçütlerin somut olayda mevcut olduğunu, müvekkili durumundaki binlerce işçinin Karayollarının asıl işçisi olduğunu, davacının davasının yasal düzenlemelerden önce 2016 yılında açıldığını, bu nedenle bu düzenlemelerin davacı bakımından sonuç doğurmasının mümkün olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının çalıştığı dava dışı alt işveren Şirketler ile davalı Kurum arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının ilk işe girdiği tarihten itibaren Kurum işçisi sayılıp sayılmayacağı ile işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6001 sayılı Kanun'un mülga 4 üncü maddesi ile 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.