Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7479 E. 2024/14123 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşe alınmaması nedeniyle açılan idari dava sonucu işe başlatılan işçinin, işe başlatılmadığı dönem için ücret ve yıllık izin taleplerinin hangi yargı yolunda çözümleneceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının işe başlatılmadığı dönem için ücret ve yıllık izin taleplerinin, işe başlatılmama işleminin iptali ile ilgili idari davanın kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve iş mahkemesinin görev alanına girmediği gözetilerek, davanın usulden reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın reddi

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 43. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde çalıştığını ve ... Sendikası üyesi olduğunu ve toplu iş sözleşmesinden yararlandığını, davacının 2018 yılında Dikimevi Müdürlüğü tarafından açılan iş ilanına başvurduğunu, sözlü ve uygulamalı sınavı başarı ile geçtiğini ancak davalı işverenin sağlık kurulu raporunu gerekçe göstererek işe alım işlemini iptal ettiğini, bu işlemin iptali için İdare Mahkemesinde dava açtığını, İdare Mahkemesince müvekkili lehine karar verilmesi üzerine Mahkeme kararı gereğince 04.05.2020 tarihinde işe başlatıldığını ancak davacının işbaşı yaptırılmama işleminin yargı kararı ile iptal edilmesinden dolayı davacının işe alımının iptal edildiği 26.04.2019 tarihinde iş başı yapmış gibi değerlendirilmesi gerektiğini, ücret derecesinin ve intibakının bu tarih itibarıyla hesaplanarak yapılması gerektiğini belirterek fark ücret, fark ilave tediye ve fark ikramiye alacaklarının davalı Kurumdan tahsiline ve yıllık izin sürelerinin işe giriş tarihinin 26.04.2019 tarihi olarak belirlenmesi ile yeniden tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davada söz konusu talep ve miktarlar belirlenebilir olduğundan davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının usule aykırı olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, hizmet süresi dikkate alındığında eksik kullandırılan izinlerinin olmadığını İdare Mahkemesi kararı gereği davacının yoksun kaldığı haklarının ödendiğini, talep edilen alacağa istenilen faiz türünün ve faiz başlangıç tarihinin de yasal dayanağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ....Bakanlığı, ... Fabrikalar Genel Müdürlüğü,... Müdürlüğünün 26.04.2019 tarihli yazısında, davacının ilk işe giriş raporunun incelendiği ve “servikal diskopati” nedeniyle işe alım şartlarına uygun olmadığının belirtildiğinin görüldüğü, İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararı göz önüne alınarak davacının işe başlangıç tarihinin 26.04.2019 tarihi olduğu kabul edilerek intibakının bu tarih itibarıyla yapılması gerektiği ve buna göre davacının fark ücret alacaklarına hak kazandığı, her ne kadar davacının işe başlangıç tarihinin 26.04.2019 tarihi olduğu kabul edilmişse de, bu tespite rağmen fiilen çalışmayan işçinin yıllık ücretli izine hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; yıllık izin süresinin tespitine ilişkin talebinin haksız ve hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, müvekkilinin 26.04.2019 tarihinde işe başlasaydı nasıl bir sonuç doğacaksa aynı durumun sağlanması gerektiğini dolayısıyla müvekkilinin intibakının bu tarihe göre yapılması gerektiğini ve bu dönemde mahrum kaldığı işçilik alacaklarına davacının hak kazandığını ve yıllık izin süresinin de bu döneme göre hesaplanması gerektiğini ileri sürme istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürelerin dolduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, İdare Mahkemesi kararına istinaden 04.05.2020 tarihinde yasal düzenlemeler kapsamında işe başlatılan ve bu tarihe göre yapılan belirlemelerde hata bulunmadığını, 26.04.2019 tarihinin işe giriş tarihi olarak kabul edilemeyeceğini, kabul kapsamında faiz tür ve başlangıcının da hatalı olduğunu belirtme istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işe başlangıç tarihinin 26.04.2019 tarihi olduğu ve intibakının bu tarih itibarıyla yapılması gerektiğinin tespiti ile bu hususa dayalı hatalı intibak nedeniyle mahrum kalınan fark ücret, fark sözleşme ikramiye, fark ilave tediye alacakları ve yıllık izin hakkı tespiti yönünden davaya konu talep dayanağının 26.04.2019-04.05.2020 tarihleri arasının intibakta ve ücret tespitinde nazara alınmaması olduğu anlaşıldığından bu tarihler arasında geçen dönemde davacı ile davalı idare arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığının tespit edildiği bu itibarla dava konusu edilen işe başlatma tarihine dayalı yoksun kalınan dava konusu haklara ilişkin talepler bakımından uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın yargı yolu caiz olmaması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; anılan işe başlatmama işlemi sanki hiç doğmamış gibi işlem tesis edilmesi gerekirken müvekkilinin 04.05.2020 tarihinde işe başladığının kabul edilerek buna göre ücret derecelerinin belirlenmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın müvekkili ile davalı işveren arasındaki işçi işveren ilişkisinden doğmuş olduğunu bu nedenle uyuşmazlığın iş mahkemelerinde çözülmesi gerektiğini, ikame edilen işbu davada uyuşmazlık konusu olayın müvekkilinin 26.04.2019 - 04.05.2020 tarihlerinde doğmuş olan işçilik alacakları ile ilgili değil, müvekkilinin bundan sonraki çalışma yaşamında geçerli olacak ücret derecesinin ve müvekkilinin kullanabileceği yıllık ücretli izin süresinin tespiti olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği lehlerine hükmedilen vekâlet ücretinin 17.900,00 TL olması gerekirken sehven 2.543,71 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtme istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yargı yolunun belirlenmesine ve vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendi, 115 inci maddesinin ikinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu itibarla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7 nci maddesinin birinci fıkrası uyarıca davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı tarafın tüm, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (II) numaralı bendinin davalı lehine takdir edilen vekâlet ücretine ilişkin (c) alt bendindeki "... Avukatlık Ücret Tarifesine göre (7/2 maddesi de gözetilerek) takdir olunan 2.543,71-TL ücreti vekaletin..." ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 17.900,00 TL vekâlet ücretinin" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.