Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9246 E. 2024/12805 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının Rusya'da çalıştığı iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacakları davasında, hangi ülke hukukunun uygulanacağı, zamanaşımı ve hak düşürücü süre hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafça yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde açık bir itirazda bulunulmaması ve ön inceleme aşamasında tarafların hukuk seçimi konusunda bir anlaşmaya varmamaları nedeniyle, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerekirken, hatalı bir şekilde Rusya Federasyonu hukukunun uygulanması ve buna bağlı olarak zamanaşımı değerlendirmesi yapılması bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01.10.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenliğin Rusya'da bulunan şantiyesinde, 19.10.2017-06.03.2019 tarihleri arasında greyder operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, fesih sırasında bir takım belgeler imzalatıldığını, içeriğini bilmediğini, en son net 2.100,00 Euro ücret aldığını, ücretinin bir kısmının elden bir kısmının bankadan ödendiğini, haftanın 7 günü gece ve gündüz vardiyasında çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, ücretlerinin eksik ödendiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin alacağı ile ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... İnş. San. ve Tic. AŞ (Eski ünvanı: ... İnşaat AŞ) vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının tüm alacaklarının ödendiğini, davacının 04.04.2017 tarihinde çalışmaya başladığını, 27.02.2018 tarihinde sağlık sorunlarını beyan ederek istifa ile iş sözleşmesini sonlandırdığını, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştığını, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili yapması durumunda bordrolara yansıtılarak ödendiğini, yıllık izinlerini Türkiye'de geçirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında imzalanan 25.05.2018 tarihli ibranameye göre davacının işinin sonlandığı ve alması gereken ücretlerin belirlendiğinin açıkça anlaşıldığı, bu doğrultuda Rusya Federasyonu İş Kanunu uyarınca hakkın ihlal edildiğini öğrendiği günden itibaren 3 ay içerisinde dava açılmadığı, yine işten çıkarılmasıyla alakalı 1 ay içerisinde mahkemeye başvurmadığı, yine ücretlerin ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle 1 yıl içerisinde dava açmadığı, dava tarihinin 21.11.2019 olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi uyarınca davacının talep etmiş olduğu alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; uyuşmazlığın Türk hukuku hükümlerince incelenip davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, yerleşik içtihatlarına göre de açılan davalarda süpriz karar yasağının uygulanması gerektiğini, Mahkemece iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte imzalatılan ibranamelere değinilerek zamanaşımı sebebiyle ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacının iş sözleşmesinin 06.03.2019 tarihinde feshedildiği, 05.03.2019 tarihinde ibranamenin imzalandığı, davanın 21.11.2019 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde düzenlenen 3 aylık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibarıyla dolduğu, Mahkemece davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddi gerekirken zamanaşımı sebebiyle reddinin sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler ile kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi şöyledir:

"(1) Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.

(2) Taraflar, seçilen hukukun sözleşmenin tamamına veya bir kısmına uygulanacağını kararlaştırabilirler.

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

(4) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur."

3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi ise şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

3. Değerlendirme

1. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulu gerekir.

2. Somut uyuşmazlıkta davacının işini Rusya'da ifa etmesi nedeniyle taraflar arasındaki ilişkide yabancılık unsuru bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Dava dilekçesi içeriğine göre dava, Türk hukukuna göre açılmıştır. Davalı tarafça cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde açık itirazda bulunulmadığı görülmüştür. Ayrıca ön inceleme duruşmasında da tarafların hukuk seçimi konusunda herhangi bir anlaşmaya varmadıkları görülmektedir.

3. Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın Türk hukuku hükümlerine göre çözülmesi yerine, uyuşmazlığa Rusya Federasyonu hukukunun uygulanması hatalı olmuştur.

4. Şu hâlde, Türk hukuku hükümlerine göre yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekmekte olup bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.