"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenin yurt dışı şantiyelerinde 2007-2016 tarihleri arasında alçıpanocu ekipbaşı olarak çalıştığını, ücretinin net 1.500,00 USD olduğunu, iş sözleşmesine haklı bir sebep olmaksızın son verildiğini ve ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının proje bazlı belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığını, proje bazlı işin sona ermesi üzerine iş sözleşmesinin son bulduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını ve ücret iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, işçinin iş görme borcunu yurt dışında ifa etmesi nedeniyle yabancılık unsurunun mevcut olduğunu, Türk hukukunun uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.01.2019 tarihli kararı ile; tarafların Türk olması ve aralarında yabancı hukuku açıkça kararlaştırmamış olmaları, ihtilafın iş sözleşmesine dayanıp sadece iş görme ediminin yurt dışında ifasının işe yabancılık unsuru kazandırmayacağı, ... Şirketinin davalı Şirketin bağlı ortaklıklarından olduğu, Yargıtayın yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğunu, bu nedenlerle dava konusu somut uyuşmazlık açısından 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde 07.02.2007-10.05.2016 tarihleri arasında aralıklı olarak toplam 6 yıl 2 ay 19 gün süre ile ve en son net 1.500,00 USD ücretle çalıştığı, iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin davalı tarafından ispat edilemediği, iş bitimi nedeniyle yapılan feshin haklı nedene dayanmadığını, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 24.01.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 26.05.2022 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının dosya kapsamı ve delilere uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; taraflar arasında davacının çalışma dönemleri yönünden bir hukuk seçimi anlaşması bulunan 07.02.2007-17.11.2009 tarihleri arasında Rusya hukukunun, 25.04.2014-16.01.2015 tarihleri arasında Afganistan hukukunun seçilen hukuk olarak ve sözleşme bulunmayan 09.06.2012-30.01.2014 tarihleri arasındaki dönem yönünden Dominik Cumhuriyeti hukukunun ve 04.04.2015-01.05.2016 tarihleri arasındaki dönem yönünden ... Cumhuriyeti hukukunun mutad işyeri hukuku olarak uygulanması gerektiği, uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından buna göre değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriğine göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde ücretlerin ve diğer alacakların ödenmesi için Mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği, fesih tarihinin 17.11.2009 ve dava tarihinin 22.09.2016 olduğu dikkate alındığında Mahkemeye başvurma noktasında zamanaşımı sürelerinin dolduğu, davalı vekilinin yasal süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, buna göre davacının 07.02.2007-17.11.2009 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığı, 09.06.2012-30.01.2014 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin Dominik İş Hukuku mevzuatının uygulanması talep edilmişse de ilgili mevzuatın Türkçe tercümesinin davalı tarafça ibraz edilmediği, Bakanlık ile yapılan yazışmalarda da dilimize tercüme edilmiş şeklinin gönderilmediği gerekçesiyle bu döneme Türk Hukuku uygulanarak, diğer çalışma dönemlerinde ise mutad işyeri olarak Afganistan ve Moritanya hukukuna göre yapılan hesaplamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Dava konusu alacakların zamanaşımına uğramadığını,
b. Yargıtayın yabancı hukuk uygulanması yönündeki kararının kamu düzenine ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırı olduğunu, yabancı hukukun uygulanmasının hukuk güvenliği ve sürpriz karar yasağı yönünden de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Dominik İş Hukuku mevzuatının işverence sunulmadığı gerekçesiyle bu döneme Türk hukuku uygulanmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda İspanyolca metinden tercümesi sunulan Dominik İş Hukuku mevzuatında 3 aylık zamanaşımı süresi öngörüldüğünü bu dönemin de zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini,
b. Davacının saat ücreti 3,03 USD olduğu hâlde aylık ücretin 1.500,00 USD kabulünün hatalı olduğunu,
c. Bordrolarda fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti tahakkukları yapılarak banka kanalıyla ödendiğini, ihtirazı kayıt konulmaksızın tahsil edildiğini, işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, temel ücret üzerindeki ödemelerin de hesaplanan alacaklardan mahsubu gerektiğini,
d. Davacının istinaf başvurusu bulunmadığı hâlde 24.01.2019 tarihli karardaki vekâlet ücreti yerine daha fazla vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, alacakların hesaplanması ve vekâlet ücreti hususlarındadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.