Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1686 E. 2025/2347 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında farklı ülkelerde çalışmış bir işçinin işçilik alacakları davasında, hangi ülke hukukunun uygulanacağı ve zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı hukukta öngörülen 1 ve 3 aylık zamanaşımı sürelerinin Anayasa’da güvence altına alınan hak arama özgürlüğünü ihlal edecek şekilde kısa olduğu ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle bu sürelerin uygulanmayacağına, yerine Rusya hukuku yönünden 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağına, Türkmenistan ve Azerbaycan hukuku yönünden ise öncelikle bu ülkelerde uygulanan genel zamanaşımı sürelerinin araştırılması gerektiğine, eğer bu süreler de kamu düzenine aykırı ise Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı sürelerinin dikkate alınması gerektiğine karar verilerek, ilk derece mahkemesinin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/431 E., 2024/435 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2003-2015 yılları arasında davalının yurt içi ve yurt dışı şantiyelerinde ölçme şefi olarak çalıştığını, son ücretinin net 2.850,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini, müvekkiline yıllık izin kullandırılmadığını, işverenin yemek ve barınma hizmetlerini karşıladığını beyanla kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, yurt dışı şantiyelerde çalıştığını beyan eden davacının, müvekkili Şirket bünyesinde çalışmasının olmadığını, mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının dava dışı işverenlikte belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.02.2022 tarihli kararı ile; davacının davalı işverene ait işyerinde 0.12.2004-26.12.2005 tarihleri arasında 11 ay 27 gün; 09.02.2010-10.05.2010 tarihleri arasında 3 ay 2 gün, 02.06.2010-16.10.2014 tarihleri arasında 4 yıl 4 ay 15 gün, 24.12.2014-22.10.2015 tarihleri arasında 9 ay 29 gün olmak üzere fasılalı çalıştığı ve kıdeme esas hizmet süresini toplamının 6 yıl 5 ay 13 gün olduğu; aylık temel ücretinin net 2.850,00 USD olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat yükü davalı işverende olup işverence bu konuda herhangi bir somut delil sunulmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yurt dışı çalışmalarında işçinin Türkiye'de bulunduğu sürelerde yıllık izni kullandığı kabul edilerek yıllık izin alacağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 16.02.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 23.06.2022 tarihli kararı ile; davacının, davalının Rusya'da bulunan şantiyesinde 30.12.2004-22.10.2015 tarihleri arasında aralıklarla 6 yıl 5 ay 13 gün çalıştığı; davacının iş sözleşmesinin iş bitimi nedeni ile haksız olarak feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının ücretinin en son aylık net 2.850,00 USD olduğu, davacıya sağlanan yemek ve barınma yardımının yerleşik yargı uygulamalarına göre aylık 150,00 USD kabul edilmesinde hata bulunmadığı, davacının çıplak net ücretinin brüte çevrilmesinde bir hata bulunmadığı, davalı tarafça ibraz edilen sözleşmede kıdem ve ihbar tazminatı bakımından Rusya hukukunun uygulanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davalı tarafın Rusya hukukunun uygulanması yönündeki itirazının yersiz olduğu, dava dışı ... Şirketinin davalı Şirketin Rusya'da müteahhitlik işi yapabilmesi için kurulması zorunlu olan bir şirket olduğu, buna göre davalı Şirketin davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun (5718 sayılı Kanun) 27/1 hükmü kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunan üçüncü çalışma döneminde Türkmenistan hukukunun, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan beşinci çalışma dönemlerinde mutad işyeri hukuku olan Azerbaycan hukukunun, mülga 2675 sayılı Kanun'un 24. ve 5718 sayılı Kanun'un 27. maddesinin 2. fıkraları kapsamında birinci, ikinci ve dördüncü çalışma dönemleri yönünden ise belirlenecek olan mutad işyeri hukukunun uyuşmazlığa uygulanması ve uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriğine göre iş sözleşmesinin Türkmenistan işyerinde 04.02.2013 tarihinde, Rusya işyerinde 16.10.2014 tarihinde, Azerbaycan işyerinde ise 22.10.2015 tarihinde sona erdiği, buna göre 04.02.2013 tarihinden 7 yıl 8 ay 23 gün sonra, 16.10.2014 tarihinden 6 yıl 11 gün sonra, 22.10.2015 tarihinden 5 yıl 5 gün sonra davanın açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesi, Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesi ve Azerbaycan İş Kanunu'nun 296. maddesi uyarınca dava açma süresinin kaçırılması hususunda geçerli bir nedenin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Birden fazla işyeri olduğu için uyuşmazlığa işyerinin bulunduğu ülke hukukunun uygulanması gerekiğini, yabancı hukuk uygulanması durumunda ise yabancı hukuktaki zamanaşımı sürelerinin Türk kamu düzenine aykırı olacak şekilde kısa olması hâlinde Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı sürelerinin dikkate alınması gerektiğini,

2. Türkmenistan, Rusya ve Azerbaycan mevzuatı kapsamında zamanaşımı düzenlemesinin söz konusu olmadığını,

3. Yargıtayın yabancı hukuk uygulanması yönündeki kararının kamu düzenine ve Anayasa'ya aykırı olduğunu,

4. Yabancı hukukun uygulanmasının hukuk güvenliği ve sürpriz karar yasağı yönünden de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i ve davanın süresinde açılıp açılmadığına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu, Türkmenistan İş Kanunu ve Azerbaycan İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2 ve 8. maddelerinin bir gereğidir.

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde belirtilen süreler ile Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesinde sözü edilen sürelerin ve Azerbaycan İş Kanunu'nun 294. maddesindeki sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dosya içeriğine göre iş sözleşmesinin Türkmenistan işyerinde 04.02.2013 tarihinde, Rusya işyerinde 16.10.2014 tarihinde, Azerbaycan işyerinde ise 22.10.2015 tarihinde sona erdiği görülmektedir. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre ve Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesine göre zamanaşımı süresi 3 aydır. Azerbaycan İş Kanunu'nun 294/1 ve 294/2 hükümlerine göre ise zamanaşımı süresi 1 aydır.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hallerde Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Türk kamu düzeninin ihlali sonucunu doğuracak hâller çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde söz konusu olmaktadır. Ancak her emredici hükmün ihlalinin veya her emredici hükmü ihlal eden bir (yabancı) kuralın, Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Öyleyse iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi; Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensiplere ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir. İç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları kamu hukukundan ve özel hukuktan ... ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerekir.

Zamanaşımı süresi, kamu düzenine ilişkin olmadığından dava konusu uyuşmazlığa uygulanan yabancı hukuktaki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmiştir. Nitekim iç hukukumuzda işe iade davalarında 1 aylık arabulucuya başvuru süresi, işe iade davalarında arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabileceğine ilişkin süre, yine idare mahkemesinde dava açmak için öngörülen 60 günlük dava açma süresi daha kısa olup iç hukukumuzdaki 3 aydan daha kısa sürelerle yapılan uygulamaların kamu düzenine aykırı olmadığı kabul edildiğinden, dava konusu uyuşmazlığa uygulanan yabancı hukuktaki 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal eder nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.

Dava tarihi itibarıyla söz konusu zamanaşımı sürelerinin dolduğu ve davalı tarafça usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk 5718 sayılı Kanun'un 8. maddesinde, "Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir." şeklinde düzenlenmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup, söz konusu hüküm "Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır." şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (Ergin Nomer, Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; ... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, Sekizinci Baskı, 2022, s.314; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, İkinci Bası, 2021, s.126; ... Aygün, ... Önal, "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).

Somut olayda; 16.10.2014 tarihinde sona eren çalışma yönünden uyuşmazlığa uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392/1 hükmünde "Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir." denilmektedir. Rusya Federasyonu Parlamentosu tarafından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde 03.07.2016 tarihinde Federal Kanun ile değişikliğe gidilerek 3 aylık zamanaşımı süresi 1 yıla çıkarılmıştır. Söz konusu hüküm; "Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dâhil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir." şeklindedir.

Davacının 04.02.2013 tarihinde sona eren çalışması yönünden, uyuşmazlığa uygulanan Türkmenistan İş Kanunu'nun 382/1 hükmünde, iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için gereken süreler ise; "1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay; 2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl; 3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay. ..." şeklinde açıklanmaktadır.

Yine davacının 22.10.2015 tarihinde sona eren çalışma dönemi için uyuşmazlığa uygulanan Azerbaycan İş Kanunu'nun 294/1 ve 2 hükümleri, "1. Bu maddenin ikinci bölümünde belirtilen durumlar dışında tüm bireysel iş uyuşmazlıkları doğrudan mahkemeler tarafından değerlendirilecektir. 2.Toplu sözleşmelerde öngörülen durumlarda, işletmelerin bir sendika örgütü altında bireysel iş uyuşmazlıkları için bir ön yargılama birimi kurmaları öngörülebilir. Bu birimin kuruluşu ve işleyişi toplu sözleşmelerle düzenlenir. ..."; 296/1 ve 2 hükümleri ise "1. Bu Kanunun 294. maddesinin ikinci kısmında çalışan haklarının ihlal edildiğinin tespit edildiği tarihten itibaren 3 takvim ayı içinde bireysel iş uyuşmazlıkları ile ilgilenen kuruma başvurabilir. 2. Bu maddenin birinci kısmında belirtilenlerin dışındaki tüm durumlarda çalışan haklarının ihlal edildiğinin tespit edildiği tarihten itibaren 1 takvim ayı içinde bireysel iş uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye başvurabilir. ..." şeklindedir.

Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Anayasa'nın 36/1 hükmünde, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinin 03.07.2016 tarihinden önceki şeklinde ve Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresi ile Azerbaycan İş Kanunu'nun 296. maddesinde öngörülen 1 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Nitekim Rusya Federasyonu da 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu sonucuna varmış ve 03.07.2016 tarihi itibarıyla bu süreyi 1 yıla çıkarmıştır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesi ile Türkmenistan İş Kanunu'nun 382. maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören ve Azerbaycan İş Kanunu'nun 296. maddesinde ise 1 aylık zamanaşımı süresi öngören kurallar, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.

Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (Nomer, s.179-180; ..., s.260-261).

Somut olayda Rusya hukukuna tâbi çalışmalar yönünden; Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine dava tarihinde yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392/2 hükmünde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi hükmüne uygun düşecektir.

Türkmenistan hukukuna tâbi çalışmalar yönünden 3 aylık zamanaşımı süresi ile Azerbaycan hukukuna tâbi çalışmalar yönünden 1 aylık zamanaşımı süresi, Türk kamu düzenine aykırı olduğundan bu süreler yerine, öncelikle yetkili yabancı hukuk olan

Türkmenistan ve Azerbaycan hukuklarında uygulanan genel zamanaşımı süresi araştırılmalıdır. Tespit edilen genel zamanaşımı süreleri, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece, genel zamanaşımı sürelerine öncelik verilmelidir. Ancak Türkmenistan ve Azerbaycan hukuklarında öngörülen genel zamanaşımı sürelerinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse bu durumda, hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.

Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 1 ay ve 3 aylık zamanaşımı sürelerinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyorum.

Dava tarihi itibarıyla Rusya Fedarasyonu İş Kanunu'nda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğu dikkate alındığında Rusya hukuku uygulanan dönem yönünden bu değişik gerekçe ile karar yerinde bulunmakla birlikte; Türkmenistan ve Azerbaycan hukukları uygulanan dönem yönünden öncelikle yetkili yabancı hukuk olan

Türkmenistan ve Azerbaycan hukuklarında uygulanan genel zamanaşımı süreleri araştırılmalı, tespit edilen genel zamanaşımı süreleri, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece genel zamanaşımı sürelerine öncelik verilmeli; ancak Türkmenistan ve Azerbaycan hukuklarında öngörülen genel zamanaşımı süresinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse bu durumda, hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.