Logo

9. Hukuk Dairesi2025/472 E. 2025/3207 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçen işçiye, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ve fark alacaklarının olup olmadığı noktasında çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, işçinin bireysel iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerini birlikte değerlendirerek ücret ve eklerini belirlemesinin hukuka uygun olduğu, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kararın bozulması için yeterli olmadığı gözetilerek, direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/3180 E., 2024/4102 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/385 E., 2024/389 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 02.04.2018 tarihinde davalı Kurum nezdinde, sürekli işçi statüsüne geçtiğini, bu tarihe dek ücretinin asgari ücretin %61 fazlası olarak belirlendiğini, davacının Öz Sağlık İş Sendikası üyesi olduğunu, geçiş esnasında mevcut ücret ve sosyal haklarının korunduğunu, 02.04.2018 tarihinde yapılan belirsiz süreli iş sözleşmesinde de ücretinin, asgari ücretin yüzde fazlası olarak belirlendiğini, fakat 2019, 2020, 2021 yıllarında asgari ücretin yüzde fazlası olarak değil geçiş öncesindeki aldığı ücretin üzerine %4 zam yapılarak ücretinin eksik belirlendiğini, iş sözleşmesinin müvekkili davacı aleyhine esaslı bir biçimde değiştirildiğini, değişikliğe yazılı muvafakat etmediğini belirterek ücret farkı, ikramiye alacağı ve ilave tediye alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesinde belirlenen ücreti ve bir yandan toplu iş sözleşmesinde belirlenen ücretini talep edemeyeceğini, kaldı ki ücretin düşürüldüğü iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının 31.12.2018 tarihinde aldığı ücretin korunarak %4 oranında zam uygulandığını, her sene asgari ücretin üzerine %4 zam yapılması talebinin hukuka aykırı olduğunu, bireysel iş sözleşmesinde belirtilen ücretin 2018 asgari ücret olduğunu, toplu iş sözleşmesinde belirlenen ücretin de 2018 asgari ücretine göre belirlendiğini, her iki sözleşme doğrultusunda zam yapılması hâlinde çifte zam olacağını, ücret düşürülmesinin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinde belirlenen zam oranlarının davacı ile davalı arasındaki davacının kadroya geçişi sırasında imzalanan iş sözleşmesi gereğince, önceki asgari ücrete bu oranda zam yapılıp devamen eklenmesi gerektiği, ilave tediye haricinde en yüksek banka mevduat faizlerinin uygulanması gerektiği, faiz başlangıç tarihleri hususunda ise arabuluculuk son tutanak tarihinin esas alınması gerektiği, davalı tarafın usulünce ileri sürdüğü, dava ve ıslah zamanaşımı dikate alınarak resen hesaplama yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda tarafların kadroya geçiş döneminde imzaladıkları sözleşmenin 7. maddesinde asgari ücretin belli oranda yüzde fazlası olarak ücret düzenlemesi kararlaştırıldığı, davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23. maddesi uyarınca idarelerce sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücret ve diğer mali sosyal haklarının belirlenmesinde Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve 31.10.2020 tarihine kadar uygulanacak olan toplu iş sözleşmesinden ve üyesi bulunduğu Sendika ile davalı arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandığı, bilirkişi rapor ve ek raporlarında 01.01.2019 tarihinden 31.12.2021 tarihine kadar dönemsel asgari ücretlerin belli oranda yüzde fazlasına ilave olarak toplu iş sözleşmesi nazara alınarak fark ücret hesabı yapıldığı, bireysel iş sözleşmesindeki oranın % 61 olduğu, 01.01.2023-31.12.2024 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesindeki taban ücret uygulaması sebebiyle davacının bireysel iş sözleşmesinde belirlenen ücretin asgari ücretle olan bağının kesilmediği, bilirkişi rapor ve özellikle son ek raporu kapsamında verilen hükmün dosya kapsamına ayrıca istinaf edenin sıfatına göre kanuna uygun olduğu, zamanaşımı def’inin isabetli olarak değerlendirildiği gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;

1. Bireysel iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinin bire bir, tek tek ya da bütün olarak değil konuların gruplandırılarak karşılaştırılması gerektiğini, bu karşılaştırma neticesinde işçinin ücret ve ekleri açısından daha lehe olan hükümler içermesi hâlinde, bireysel iş sözleşmesinin ücret konusundaki hükümlerinin geçerliliğini sürdürdüğünün kabul edilmesi gerektiğini, bu yönde bir karşılaştırma yapılırken ücrete ilişkin lehe olan hükümlerin bir kısmının toplu iş sözleşmesinden bir kısmının ise bireysel iş sözleşmesinden alınarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığını,

2. Davacı ile imzalanan bireysel iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşme hükümleri karşılaştırıldığında işçilere bireysel iş sözleşmesinden fazla olarak toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ödeme yapıldığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin daha lehe olduğunu, davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki artış hükmünden, diğer yandan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden aynı anda yararlanmasının mümkün olmadığını, davacıya ait bordrolar incelendiğinde aylık ücrete yanında ikramiye, ilave tediye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı gibi sürekli nitelikte tahakkuk eden ücret ve ücret ekleri ilave edildiğinde iş sözleşmesinde belirlenen ücretin üstünde bir ücret almaya başladığının, eş deyişle toplu iş sözleşmesi ile ücretinde artış olduğunun görüleceğini,

3. Müvekkili İdare ile davacı arasında “asgari ücretin belli oranda fazlasının ödeneceğine" dair bireysel iş sözleşmesi hükmü olmadığını, ücret bordrolarından anlaşılacağı üzere davacının 31.12.2018 tarihli ücreti korunarak üzerine %4 oranında ücret zammı yapıldığını, herhangi bir ücret indirimine gidilmediğini,

4. Davacının ücretinin her seneki asgari ücrete yükseltilerek iş sözleşmesindeki oran üzerinden tekrar tespit edilmesi talebi hukuka aykırı olduğunu, zira bireysel sözleşmede kastedilen asgari ücretin 2018 yılı asgari ücret olup kadroya geçiş ücreti de davacının 2018 yılı ücreti korunarak belirlendiğini,

5. Aksi yorumda davacı ve aynı durumda görev yapan sürekli işçilere hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu iş sözleşmesinden kaynaklı zammın yapılması gibi (çifte zam) bir durum oluşmakta olup bu durumun Ülke genelinde görev yapan tüm çalışanlar arasında eşitsizliğe yol açacağını, bu ücretin de işçilerin kadroları ve özlük hakları ile bağdaşmayacağı, diğer çalışan personellerin aldığı ücretlerle arasında büyük bir dengesizlik ve eşitsizlik oluşacağından davacının dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde talep ettiği alacakların tamamından müvekkili Bakanlığın sorumluluğu cihetine gidilemeyeceğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile davacının fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve alacakların hesaplanmasına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.