Logo

9. Hukuk Dairesi2021/6585 E. 2021/10651 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işvereni aleyhine açtığı davada, gerçek ücretinin tespiti ve buna bağlı olarak fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanması.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, davacının gerçek ücretinin tespitinde Yargıtay’ın bozma ilamında belirtilen hususlara uygun ve yeterli bir emsal ücret araştırması yapmadığı, sadece Ticaret Odası ve aynı bölgede aynı işi yapan bisküvi fabrikalarından bilgi aldığı, işçi ve işveren meslek odaları ile sendikalarından, TÜİK’ten bilgi almadığı gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalı şirkette 2007 yılında çalışmaya başladığını, işverene keşide ettiği ihtarnameyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini, davacının haftada 6 gün, günde 2 vardiya ile 12 saat ve ayda bir Pazar çalıştığını, dini ve resmi tatillerde çalıştığını, yıllık izinlerini de eksik kullandığını, iş akdini 20.07.2015 tarihinden geçerli olmak üzere feshettiğini, davacının 2007 yılından 30.10.2009 tarihine kadar Karaman’daki fabrikada çalıştığını, 30.10.2009 tarihinden 27.12.2014 tarihine kadar davalı şirkete ait Kazakistan Almata şehrindeki Hamle ünvanındaki fabrikada çalıştığını, burada çalışırken aldığı maaşın 2.500,00 TL Karaman’daki banka hesabına yatırıldığını, 400.USD elden ödendiğini, daha sonra davacının tekrar Karaman’daki fabrikaya döndüğünü, davalı şirket ile Kazakistan’daki Hamle ünvanlı şirket arasında fiili ve organik bağ olduğunu, tüm hizmet dönemine ilişkin haklardan davalı şirketin 4857 sayılı yasanın 2/6.maddesi gereğince sorumlu olduğunu iddia ederek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin farkı, asgari geçim indirimi alacaklarının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 02.07.2007 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını, davacının yurtdışındaki çalışmalarının kıdemine eklenmesi gerektiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bahsi geçen Hamle şirketi ile davalı şirket arasında çalıştığını iddia ettiği tarihte herhangi bir organik yada fiziki bağ olmadığını, iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshettiğini, kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davalı şirketin kurumsal bir yapıya sahip olduğunu, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışması yapılması halinde puantaj kayıtlarına uygun olarak bordrolarda gösterilmek suretiyle ücretinin ödendiğini, davacının 2015 döneminde ait fazla çalışmalarının 270 saati aşmadığını, işyerine giriş ve çıkışlarda manyetik kart okutulduğunu, davacıya her ay asgari geçim indiriminin ödendiğini, hizmet süresinin hesabında davacının kullanmış olduğu ücretsiz izin ve raporların mahsubu gerektiğinisavunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Yerel mahkemenin fark ücreti talebinin reddine, kıdem tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne, hafta tatili, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi taleplerinin reddine ilişkin kararı taraflar vekillerinin temyizi üzerine (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 23.12.2019 tarih ve 2016/24607 E., 2019/24085 K. sayılı ilamı ile; “1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm , davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.

İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.

Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta; davacı , yurt içinde 2.500,00 TL, yurt dışında çalıştığı dönemde 2.500,00 TL+400 USD. Ücret aldığını iddia etmiştir. Davalı ise, davacıya bordroda belirtildiği miktarda ücret ödendiğini savunmaktadır. Mahkemece, davacının son ücretinin bordroda belirtildiği gibi aylık brüt 1.784,40 TL + 162,50 TL prim olarak kabul edilmiş ise de, davacının gerçek ücretinin belirlenmesine yönelik herhangi bir emsal ücret araştırması yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki "kazanç bilgisi sorgulama" kısmından da faydalanılabileceği göz önüne alınarak emsal ücret araştırması yapılmalı, bu araştırma sonucunda elde edilen veriler, tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.

İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.

Aynı ilkeler hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları için de geçerlidir.

Somut uyuşmazlıkta; Dosyaya bir kısım puantaj kayıtları sunulmuş olup imzasızdır. Yine dosyaya sunulan ücret bordrolarının bir kısmının imzalı bir kısmının ise imzasız olduğu ve puantajlarla uyumlu olmadığı görülmektedir. Buna göre fazla çalışma ücretinin hesabında imzalı bordrolarda tahakkuk bulunan aylar dışlanmalı, fazla çalışma tahakkuku bulunmayan aylar yönünden tanık beyanlarına göre bir değerlendirme yapılmalı,imzasız bordrolardaki tahakkukların banka kanalı ile ödendiğinin tespit edilmesi halinde mahsup yoluna gidilmelidir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, dosya bilirkişiye verilerek bilirkişi raporu doğrultusunda temyize konu kısmen kabul kısmen redde ilişkin hüküm kurulmuştur.

Temyiz Başvurusu:

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı aylık ücretinin Türkiye' de çalışırken 2.500,00 -TL olduğunu, yurdışında çalışırken ise aldığı maaşın 2.500,00-TL ve ayrıca 400.-USD olduğunu iddia etmiş, davalı ise ücretin bordrolarında belirtildiği gibi olduğunu savunmuştur. Mahkemece bordrolardaki son ücret 1.784,40 TL brüt ücret esas alınmak suretiyle hesaplama yapan bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Ancak bu hüküm Dairemizce davacının gerçek ücretinin belirlenmesine yönelik herhangi bir emsal ücret araştırması yapılmaması nedeniyle bozulmuş ve bozma ilamımızda emsal ücret araştırmasında davacının işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalara, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarına yazılarak ücretin sorulması yine Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki "kazanç bilgisi sorgulama" kısmından da faydalanılabileceği açıklanmıştır. Ancak Mahkemece emsal ücret araştırması yönünden sadece Ticaret Odası ve aynı bölgede aynı işi yaptığı anlaşılan bisküvi fabrikaları dışında bozma ilamında belirtildiği şekilde bir emsal ücret araştırması yapılması yoluna gidilmemiştir. Bu bakımdan emsal ücret araştırmasının bozma ilamına uygun ve yeterli olduğu söylenemez. Mahkemece yapılacak iş bozma ilamı doğrultusunda belirtildiği gibi işçi ve işveren meslek odalarından, işçi ve işveren sendikalarından davacı işçinin davacının işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek emsal ücret araştırması yapmak ve yine bozma ilamında belirtildiği şekilde TÜİK ekranından da emsal ücret konusunda faydalanmaktır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.