"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 18.....2019 tarihli ve 2019/4720 Esas, 2019/13528 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından bireysel başvuru talebinde bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesinin 2019/29339 Başvuru numaralı ve 23.11.2021 tarihli kararı ile Daire kararının, adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının ihlali mahiyetinde olduğuna karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda Dairemizin 18.....2019 tarihli ve 2019/4720 Esas, 2019/13528 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın ... sözleşmesine geçerli bir sebep olmaksızın ve üstelik sendikal sebeple son verildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, işe başlatılmaması hâlinde ödenmesi gereken sendikal tazminat ve boşta geçen süre ücretinin de hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... sözleşmesine hakkında tutulan tutanaklara rağmen davacının davranışlarında bir düzelme olmaması sebebiyle 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin "Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri " başlıklı (II) numaralı bendi uyarınca ihbar süresi kullandırılarak haklı sebeple son verildiğini, ... sözleşmesinin sona erdirilmesinin sendikal bir sebebi olmadığı gibi davanın usulüne uygun şekilde açılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelere göre davalı işverence davacıya yapılan tüm uyarılara ve uygulanan görev yeri değişikliğine rağmen davacının çalışmalarında bir düzelme olmadığı, davacının işgörme edimini gereği gibi yerine getirmediği, davacının davranışlarının haklı sebep düzeyinde değil ise de ... sözleşmesinin sona erdirilmesinde geçerli bir sebebin bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; ... sözleşmesine sendikal sebeple son verildiğini, feshin geçersiz olduğunu, davacı asıl hakkında tutulan tutanakların asılsız olduğunu, dinlenmeyen davacı tanıkları bulunduğunu, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile makul sürenin geçmesi sebebiyle eski tarihli tutanakların feshin geçerliliğinin belirlenmesinde dikkate alınamayacağı, fesihten makul süre kadar öncesine ait tutanakların ise tutanak tanıkları davalı işverence dinletilmediğinden içeriklerinin ispatlanamadığı, diğer yandan davacı hakkında tutulan tutanakların tarihleri dikkate alındığında davalı işverenin davacıyla çalışmaya devam etmek istediği sonucuna ulaşıldığı, davacının diğer tanıklarının dinlenmesine gerek olmadığı, feshe konu edilen eylemlerin haklı ya da geçerli fesih kabul edilecek ağırlıkta olmadığı, bu sebeple feshin ölçülü olmadığı ve feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı, davacının işe iadesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; feshe konu edilen tutanakların içeriğinin ispatlandığını, feshin makul sürede yapıldığını, görev yeri değişiklikleri ile feshin son çare olması ilkesine de uyulduğunu, davacı ... O.A.'nın beyanına itibar edilemeyeceğini, davanın usulüne uygun açılmadığını, feshin geçerli nedene dayandığını, davacının işe iadesine karar verilmesi hatalı olduğu gibi işe iadenin mali sonuçlarından davalı Şirketin sorumlu tutulmasının da hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Yargıtay Kararı
Dairemizin 18.....2019 tarihli ve 2019/4720 Esas, 2019/13528 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 13.10.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davalı vekiline 13.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği; ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 29.04.2019 tarihinde karara karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
D. Bireysel Başvuru
Kesinleşen karara karşı davalı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
E. Anayasa Mahkemesi Kararı
1. Anayasa Mahkemesinin 2019/29339 Başvuru numaralı ve 23.11.2021 tarihli kararında, mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının başvurucuya tebliğ edildiği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği temyiz yoluna başvurma süresi kararın tebliğinden itibaren sekiz gün olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında temyiz yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak gösterildiği; başvurucunun, istinaf kararlarında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince, 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Dairemiz kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... sözleşmesinin feshinin usulüne uygun şekilde geçerli bir nedenle yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 4857 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre "... Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli ... sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır. ..." 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde yazılı fesih sebepleri işverene derhâl fesih imkânı vermekte olup bu bendin şartlarına uygun bir fesih yapıldığında işçinin savunması alınması gerekmez. Ancak davalı Şirket tarafından yapılan 09.09.2016 tarihli fesih bildiriminde, "...Kurumda çalışmanıza uygun olmadığına dair verilen yazıya istinaden ... Kanunu'nun 25/II maddesindeki haklı sebeplerin varlığı nedeniyle ihbar süreniz kullandırılarak yazının tebliğinden itibaren 6 hafta geçtikten sonra ... sözleşmesi feshedilecektir. ..." açıklamasına yer verilmiştir. Görüldüğü üzere işveren tarafından fesih, derhâl yapılmamış ve davacıya ihbar öneli kullandırılmıştır. İhbar öneli kullandırılarak fesih yapılması, süreli fesihler bakımından söz konusu olduğuna göre fesih bildirimi, kendi içinde çelişmektedir. Feshin haklı nedene dayanmadığı gerek İlk Derece Mahkemesinin gerekse Bölge Adliye Mahkemesinin kabulündedir. Şu hâlde haklı sebeple feshettiğini bildirmesine rağmen işçiye ihbar öneli kullandıran işverenin, geçerli nedenle fesih yaptığının kabulü gerekmektedir. Davranışa dayalı geçerli nedenle fesihlerde; 4857 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre feshe konu eyleme ilişkin işçinin savunması alınması, feshin şekil şartlarındandır. Ne var ki işçinin fesih öncesi savunması alınmamıştır. Açıklanan sebeple işveren tarafından yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesine göre geçerli nedene dayanmamaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle (2) numaralı paragrafta açıklanan ilave gerekçeye göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Temyiz olunan kararın, (2) numaralı paragrafta belirtilen ilave gerekçe ile onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Dairemizin 18.....2019 tarihli ve 2019/4720 Esas, 2019/13528 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,07.11.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.