"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde davalı Şirket işçisi olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin 28.02.2018 tarihi itibarıyla davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedilmesi üzerine işe iade talepli dava açtığını, ... 26. ... Mahkemesinin 2018/90 Esas sayılı dosyası ile yargılaması yapılan davanın kabulle sonuçlandığını, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 11.....2019 tarihli ve 2019/2096 Esas ve 2019/1401 Karar sayılı kararı ile işe iade yönünden esasa girilmeden sadece işe iade kararının mali sonuçlara ilişkin olarak bu kararın bozularak ortadan kaldırıldığını, davacının işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminatın 5 aylık brüt ücret tutarı olan 35.596,45 TL olarak belirlenmesine, kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının 20.019,04 TL net olarak tahsilinin gerektiğine karar verildiğini, davacıya yasal süresi içinde işe iade başvurusunda bulunmasına rağmen işe başlatılmadığını ve hak ettiği alacaklarının da ödenmediğini, kesinleşmiş yargı kararını uygulamayan davalı Şirkete karşı ücret alacaklarının tahsili için ilamsız icra takipleri başlatıldığını ileri sürerek davalının icra takiplerine karşı yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazlarının iptalleri ile likit olan asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın Dışişleri Bakanlığına ihbar edilmesi gerektiğini, işe başlatmama tazminat ve boşta geçen süre ücretinden Dışişleri Bakanlığının sorumlu olduğunu, icra takibine konu edilen söz konusu alacakların hatalı hesaplandığını, davacının işe iade talebinde samimi olmadığı için kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava dışı Bakanlık ile imzalanan hizmet alım sözleşmesi gereği ihale ile alınan işler kapsamında davalı Şirket nezdinde çalıştığı, ... sözleşmesinin feshi sonrası işe iade talepli açılan davanın yargılaması sonunda davacının işe iadesine, 5 aylık brüt ücret tutarı 35.596,45 TL işe başlatmama tazminatı ile 4 aylık net ücret ve diğer haklar tutarı olan 20.019,04 TL boşta geçen süre ücretinin tahsili gerektiğinin tespitine karar verildiği, davacı tarafından yasal süresi içinde işe başlatılma talebinde bulunulmasına rağmen işe başlatılmadığını, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı alacağına hak kazandığı, kesinleşen mahkeme kararı ile tespit edilen işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret alacağının ödenmesi gerektiği, hesaplamada dikkate alınacak ücretin işe başlatılmadığı tarihteki son ücret olduğu, kıdem tazminatı tavanının da aynı tarihe göre belirlenmesi gerektiği, 4 aylık boşta geçen sürenin eklenmesiyle davacının kıdeminin 7 yıl, 5 ay, 18 gün olduğu, bilirkişi raporunda kesinleşen kararda belirtilen ücret tutarları esas alınarak yapılan hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının icra takip dosyalarına yaptığı itirazların iptaline ve icra inkâr tazminatı ödenmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili; işe iade davasında tespit hükmü olarak yazılan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretlerinin kesin hüküm teşkil etmediğini, ücret belirlenmesinde hata yapılarak davacıya bir kez ödenen ... arama izin ücretinin de tazminat hesabına esas ücrete ilave edildiğini, yapılan bu hatanın sonuç olarak tüm alacak kalemlerini etkilediğini, Mahkemece bilirkişiye dosya tevdi edilmeden alelacele yapılan hatalı hesaplama ile karar verilmesi sonucu davacının ücretinin fahiş bir farkla tespit edildiğini, bu durumda hesaplamaya esas alınacak ücretin alacak davasında yeniden belirlenmesi gerektiğini, bu husustaki taleplerinin kesinleşmiş Mahkeme kararı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu edilen alacağın likit ve çekişmesiz olmadığını, borcun diğer borçlu tarafından ödenmiş olma ihtimaline binaen dosyaya itiraz edildiğini, davacıya ihbarname ile sözleşmenin sona ereceği tarihin tebliğ edildiğini ve ... sözleşmesinin süresi içerisinde sona erdirildiğini, ... arama izinleri kullanmak istemeyen işçilere ... arama iznine ilişkin hesaplanan bedellerin son bordrolarına yansıtılarak ödendiğini, bu nedenle davacının ihbar tazminatına hak kazanmasının da mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının açtığı işe iade davasının kabulle sonuçlandığı, davacının davalı Şirket nezdindeki işine iadesine karar verildiği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/2096 Esas 2019/1401 Karar sayılı kararı ile davacının 5 aylık brüt ücret tutarı 35.596,45 TL işe başlatmama tazminat alacağı ile 4 aylık net ücret ve diğer haklar tutarı olan 20.019,04 TL boşta geçen süre ücret alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine kesin olmak üzere karar verildiği, davacı tarafından yasal süresinde keşide edilen işe iade başvurusu talepli ihtarnamenin işverene tebliğ edildiği, davacının işe başlatılmaması üzerine, işe iade kararına istinaden davacı tarafından davalı borçlu aleyhine 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağı ve işe başlatmama alacağı yönünden ... 11. İcra Müdürlüğünün 2019/11450 Esas sayılı takip dosyası ve kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ile işlemiş faiz talebi yönünden ise 2019/11465 Esas sayılı icra takiplerinin başlatıldığı, yapılan itiraz üzerine duran takibe karşı 1 yıllık yasal süresi içinde dava açıldığı, kesinleşmiş ilâm nedeniyle ücrete yönelik itirazların dinlenemeyeceği, özellikle ücretin kesinleşmesi sebebiyle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmamasının eksik yargılama olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafça talep edilen kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin, kesinleşen işe iade davasında tespit edilen ücret üzerinden hesaplandığı, söz konusu ücret alacaklarının likit olduğu, mahkemece borca itirazında haksız çıkan davalının asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
Uyuşmazlık, itirazın iptaline karar verilmesi gerekip gerekmediği ile icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kanuni koşullarının mevcut olup olmadığı, kesinleşmiş yargı kararı ile tespit edilen ücretin bağlayıcılığı ve davacının ihbar tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktalarındadır.
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 21 inci maddesi.
3. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İtirazın hükümden düşürülmesi" "İtirazın iptali" kenar başılık 67 nci maddesi şöyledir:
"(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.(2)
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İhbar öneli verilerek ... sözleşmesi feshedilen ve işe iade davası lehine sonuçlandığı hâlde işe başlatılmayan işçiye ihbar tazminatının ödenmesinin gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı Kanun'un “Geçersiz feshin sonuçları” kenar başlıklı 21 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında işçinin işe başlatılmaması hâlinde ödenmesi gereken tazminat belirtilmiş; üçüncü fıkrasında ise kararın kesinleşmesine kadar işçinin çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret ve diğer haklar düzenlenmiştir. Maddenin dördüncü fıkrasında işçinin işe başlatılması hâlinde varsa peşin ödenen ihbar ve kıdem tazminatının işçiye yapılması gereken ödemelerden mahsup edileceği belirtildikten sonra devamında “İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre işçiye geçersiz sayılan fesih bildirimi ile bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse ihbar tazminatının ödenmesi gerekecektir. Bir başka anlatımla, ihbar öneli verilmiş veya önele ait ücret peşin ödenmiş ise ihbar tazminatının ödenmesi gerekmeyecektir.
3. Geçersizliğine karar verilen fesih bildirimi ile işçiye daha önce usulüne uygun olarak verilmiş olan ihbar önellerine geçerlilik tanınması 4857 sayılı Kanun'un sözü edilen açık hükmü gereğidir. Bu nedenle davacı işçinin ihbar tazminatı talebinin yerindeliği kabul edilemez.
4. Somut uyuşmazlıkta davacı işçi, ... sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davasının lehine sonuçlandığını, davalı işverene süresinde başvurduğu hâlde işe başlatılmadığını belirterek ihbar tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı işveren, işe iade davası öncesinde davacının ... sözleşmesinin usulüne uygun önel verilerek feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Feshin geçersizliğine ilişkin verilen kararın kesinleşmesinden sonra davacının süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmadığı gerekçesiyle ihbar tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Zira dosya içeriğinde yer alan ve davacının imzası mukabili aynı tarihte tebliğ edildiği anlaşılan 03.01.2018 tarihli İhbar Tebliği başlıklı belgede; davacının ... sözleşmesinin 28.02.2018 tarihinde feshedileceği bildirilmiş olmakla hizmet süresine göre hak kazandığı 8 haftalık ihbar önelinin davacıya tanındığı anlaşılmaktadır. O hâlde davalı işverence, davacıya usulüne uygun olarak daha önce ihbar öneli verilmiş olup, feshin geçersizliğine karar verildikten sonra işe başlatılmayan davacıya 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tekrar ihbar öneli verilmesine gerek olmadığından ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı gerekçe ile talebin kabulüne dair hüküm tesis edilmesi hatalı olmuştur.
5. Diğer taraftan itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü hâlinde dâhi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
6. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.Bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. Şayet alacak tartışmalı ve yargılamayı gerektiriyorsa likit olduğundan söz edilemez.
7. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, asıl alacağın yüzde yirmisi oranında belirlenen icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de takip konusu alacağın varlığı noktasındaki uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği gözetildiğinde likit olmadığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde, Mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozma sebebidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alının temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye verilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.